Profesörden kreşlere dil eleştirisi

Güncelleme Tarihi:

Profesörden kreşlere dil eleştirisi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2015 11:40

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, 3 aylıkken çocukların kreşe verildiğini, bu nedenle ana dilin yerini kreş dilinin aldığını söyledi

Haberin Devamı

Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde 'Somut olmayan kültürel mirasın korunması' konulu panel düzenlendi. Etkinlikte konuşan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, 3 aylıkken çocukların kreşe verildiğini ana dilin yerini kreş dilinin aldığını söyledi. Kreş öğretmeninin çocuğun yeni annesi olduğunu anlatan Prof. Dr. Oğuz, çalışan annenin ise akşam okuldan aldığı çocuğuna yeterince vakit ayıramadığını bu nedenle iletişimin son derece sınırlı olduğunu belirtti.

Okuldan kovulan hayattan kovuluyor

Türkiye'de kültür öğretilen bir kreş müfredatı olmadığını anlatan Prof. Dr. Öcal Oğuz şöyle devam etti:

"Batıdan çevrilmiş kitaplardan veya popüler kültürden alınmış örnekler üzerinden bir kreş müfredatı var. Bir şey okuldan kovuluyorsa hayattan da kovuluyor. Pamuk Prenses masalını duymuşsunuzdur, ama onun Türkler tarafından anlatılan versiyonu Nardaniye Hanım. Aynı şekilde ülkemizde zenginden alıp fakire veren Robin Hood her şeyde sembol haline geldi. Ama Köroğlu öyle olmadı. Dede ile torun görüşmüyorsa, anne ve baba yeterince çocuğuna vakit ayırmıyorsa, gelenekler nasıl öğretilecek? Düğün davetiyelerine bile '2 kişiliktir çocuk getirilmemesi rica olunur' diye yazılıyor. Nerede öğrenecek bu çocuk o zaman hayatı ve kültürü. Kültür aktarma alanları son derece sınırlandı. Aile içi eğitim alanlarının gittikçe daralıyor. Dede ve nineleriyle görüşmeyen çocuklar, bir kültüre yönelik eğitimi alamıyor. Bir kültürel mirası nasıl koruruz? Dede ve nineyle torun arasına bariyer koymayın. Onların sıklıkla görüşmesini sağlayın, kültürü korursunuz. Ama şu anda yok. Çekirdek aileler 2 odalı apartman dairelerde yaşıyor. İstanbul'dan bayramdan bayrama Erzurum'a geliyor. Çocuk, dede ve ninesinin elini öpüyor. Bayram bitiyor. Bunun sonunda popüler alanda kültürel mirasın anlatıldığı bir dünya kuruyoruz. Sanat, edebiyat, sinema, dizi, çizgi filmleri, bale ve opera yazanlar popüler, kültürden etkileniyor. İşte onun için eğer dede ile torun arasında öğrenme alanı kesilmişse, eğitim alanında mutlaka kültür eğitimini yapacak bir sistem kurmamız lazım. Çocuğumuzu 3 aylıkken eğitim sistemine verip 22 yaşında alıyoruz. Ne öğreniyor bu çocuk okulu bitirince, popüler gördüğümüz Paskalya, Noel, Cadılar Bayramını görüyor."

Haberin Devamı

Panele Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Somut Olmayan Kültürel Miras İhtisas Komitesi Başkan vekili Prof. Dr. Metin Ekici ve Muhtar Kutlu, Aziziye Kaymakamı Zafer Öz, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!