DışiÅŸleri Bakanı DavutoÄŸlu'nun Suriye yaptırımları açıklaması

Güncelleme Tarihi:

Dışişleri Bakanı Davutoğlunun Suriye yaptırımları açıklaması
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2011 13:04

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye'ye yönelik yaptırımları açıkladığı konuşmasının tam metni.

Haberin Devamı

                                                                          30 Kasım 2011

  

Değerli Basın Mensupları,

 

Hepiniz Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuz. Dolayısıyla, bugün bizi biraraya getiren nedenleri de gayet yakından biliyorsunuz.

 

Yaklaşık bir yıl önce Tunus’ta başlayan ve bütün bölgemizi etkisi altına alan bir değişim sürecinin içinde bulunuyoruz.

 

Halkların kendi iradeleriyle başlattıkları bu hareketin sonucunda, bölge ülkelerinde refah, özgürlük ve demokrasi yönünde çok büyük bir toplumsal ivme oluşmuş durumda.

Haberin Devamı

 

Bu doğrultuda, ilk kıvılcımın ortaya çıktığı Tunus’ta geçtiğimiz günlerde son derece başarılı bir seçim yaşandı ve demokratik bir hükümet oluşum süreci içine girildi.

 

Libya, daha sancılı bir dönemden geçti, ancak orada da Libya halkının iradesi yönünde, çok sağlıklı bir geçiş sürecinin işlemekte olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz.

 

Bugün tabii Tahrir Meydanı’nda toplanan kalabalığın talepleri göz önüne alınmakta, bu talepler haklı talepler olmakla birlikte, Mısır’ın da çok uzun yıllardır ilk kez gerçek ve kapsamlı bir seçim sürecine girmiş olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz.

 

Fas ve Ürdün gibi diğer bazı bölge ülkelerinin de halkın demokrasi, özgürlük, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi talepleri doğrultusunda doğrudan inisiyatifler alınmış ve bu ülkelerde reform yönünde çok ciddi adımlar atılmıştır. Nitekim Fas’ta, yine geçtiğimiz günlerde, başarılı ve objektif bir seçim süreci uluslararası toplumun gözü önünde gerçekleşmiştir.

 

Haberin Devamı

Böylesine yaygın bir değişim sürecinin yaşandığı bir dönemde, dost ve komşu Suriye’de de halkın talepleri doğrultusunda bir değişim sürecinin yaşanmış olmasını çok isterdik, beklerdik. Bütün arzumuz, Suriye’nin bu geçiş süreçlerine öncülük etmesiydi, Suriye yönetiminin bu değişim süreçlerini kendi inisiyatifiyle yönetebilmesiydi.

 

Çünkü biz son 10 yıl içinde Suriye’yle iliÅŸkilerimize büyük bir yoÄŸunluk kazandırdık ve yoÄŸun emekler sonucunda iliÅŸkilerimizi en üst düzeye getirdik. Suriye’nin tarihi, kaderi, geleceÄŸi, bizim tarihimiz, bizim kaderimiz, bizim geleceÄŸimizdir. Hiçbir ÅŸekilde Türkiye, Suriye’yi ne tarih boyunca yalnız bırakmıştır, ne ÅŸimdi yalnız bırakacaktır. En zor dönemlerde Suriye’yle birlikte olmaya özen gösterdik. 2005 yılında bütün dünyada Suriye’ye yönelik izolasyon çabaları olduÄŸunda, bu çabalar karşısında en güçlü ve kararlı duruÅŸu Türkiye sergiledi. Suriye’yle temaslarımızda kendi tecrübelerimizi paylaÅŸmaya, Suriye yönetimini günümüz dünyasının gerektirdiÄŸi reformları yapmaya hep teÅŸvik ettik. KurduÄŸumuz Yüksek Düzeyli Stratejik Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi ile Bakanlıklarımız arasındaki yoÄŸun temaslar neticesinde, bu reformların en kapsamlı bir ÅŸekilde gerçekleÅŸtirilmesine katkıda bulunmaya çalıştık.ÂSahip olduÄŸumuz bütün teknik bilgi, deneyim ve donanımı paylaÅŸtık. Ä°stedik ki, Suriye bizimle birlikte, ekonomik kalkınmayı, refahı gerçekleÅŸtirsin ve her konuda tam bir entegrasyon iliÅŸkisi içine girelim. Bu ümidimiz, bu amacımız, bu vizyonumuz hala sürmektedir.

Haberin Devamı

 

Ancak maalesef Suriye yönetimi, Ortadoğu’da, bölgemizde akan tarihi akışı, tarihin normalleşme sürecini yanlış yorumladı. Ciddi bir sarmalın, kısır döngünün içine girdi. Bu kısır döngünün içine girilmemesi için de bu dönemde elimizden gelen her türlü çabayı sarf ettik. Arap Baharı’nın ilk rüzgarlarının estiği dönemlerde, biliyorsunuz Sayın Başbakanımız da Suriye’ye gittik Ocak ayında. Halep’te yaptığımız görüşmelerde elimizdeki tüm tecrübe ve birikimleri paylaşacağımız taahhüdüyle Suriye Yönetimini reformlara teşvik etmeye çalıştık. Son derece açık, son derece samimi bütün görüşlerimizi paylaştık. Halkın talep ve beklentisi doğrultusunda atılması gereken adımlar ve reformların biran önce hayata geçirilmesinin elzem olduğunu vurguladık.

Haberin Devamı

 

Maalesef, Suriye Yönetimi bu tavsiye ve uyarılarımıza, kanaatlerimize rağmen, demokratik açılımlarından daha çok şiddet sarmalı içine giren güvenlik politikalarına ağırlık verdi.

 

Nisan ayında bu kez Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın sözlü mesajlarını iletmek üzere tekrar Suriye’ye gittim. Yine çok kapsamlı görüşmelerde kanaatlerimizi Suriye tarafına ilettik. Suriye tarafının hayata geçirmesi gereken reformlar konusunda da birçok teknik heyet gönderdik. Bütün imkanlarımızla, bu reform doğrultusundaki çabalara destek vereceğimizi bir kez daha vurguladık. Ancak, Suriye yönetimi maalesef, yine reformlara yoğunlaşmaktansa şiddet politikalarını gittikçe artıran bir yol benimsedi ve reform taahhütlerini hep bir oyalama taktiği gibi gündemde tuttu.

Haberin Devamı

 

Buna rağmen vazgeçmedik. Ülkemize Mayıs ayında çok yoğun Suriye vatandaşlarının, kardeşlerimizin giriş talepleri, sığınma talepleri olduğunda da, bu talepleri hem karşıladık, hem de Suriye yönetimine gerekli tavsiyelerde bulunduk. Onlara gerçekleri görmeleri ve doğruya yönelmeleri konusunda sürekli olarak tavsiyelerde bulunduk. Hatta birçok çevre tarafından Suriye yönetiminin vaatlerine kanmakla eleştirilmemize rağmen, bu ısrarlı tutumumuzu sürdürdük.

 

Son olarak geçtiğimiz Ağustos ayında yeni bir inisiyatif geliştirdik ve Ramazan ayının ilk günlerinde Suriye’de artan şiddet politikasına rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın yazılı, Sayın Başbakanımızın sözlü mesajlarını iletmek üzere bir kez daha Şam’a gittim. Bu uzun görüşmede, bir yol haritası üzerinde anlaşmış olmamıza rağmen maalesef ilk atılan birkaç olumlu adım sonrasında, Suriye yönetimi şehirlere yönelik askeri baskılarını arttırdı.

 

Bugün Suriye'deki krizin ne olduÄŸunu, hangi sebeplere dayandığını biliyoruz. Bölgemizde yaÅŸanan geliÅŸmeler göstermiÅŸtir ki, yönetenler ile halk arasındaki en derin baÄŸ, meÅŸruiyet bağıdır. Bir devletin devamlılığı, yönetenler ile halk arasındaki meÅŸruiyet iliÅŸkisinin siyasi, vicdani, akli açıdan devamlılığına baÄŸlıdır. Bu baÄŸ koptuÄŸu takdirde,ÂSuriye'de olduÄŸu gibi, kriz kaçınılmaz hale gelmekte, geriye dönüş olmamaktadır. Suriye yönetiminin bugüne kadar idrak edemediÄŸi de budur.

 

Nitekim kollektif cezalandırma yöntemleri, şehirleri kuşatma altına alma, camileri bombalama, barışçıl gösteri yapanlara aşırı şiddet kullanma, şebiha gibi silahlı çeteleri öne sürüp, ardından ordu birlikleriyle kendi halkına silah doğrultup her gün onlarca insanı öldürme Suriye yönetiminin, meşruiyet konusundaki idrak yoksunluğunun tezahürleridir. Halka sıkılan her kurşunla, bombalanan her minareyle, Suriye yönetimi meşruiyetini daha da kaybetmiş, sadece kendi halkıyla değil, uluslararası alanda en zor baskılara ve izolasyona maruz kaldığı dönemde kendisine sahip çıkan Türkiye ve Arap devletleriyle arasındaki mesafeyi daha da açmıştır. Bize göre, Suriye yönetimi, kendisine tanınan her fırsatı, son olarak da Arap Ligi'nin sunduğu büyük fırsatı ve çıkış yolunu da heba ederek, yolun sonuna gelmiş, dahası bu sonucu bizzat kendisi hazırlamıştır.

 

Bir hususu burada bir kez daha açıklıkla vurgulamak istiyorum. Bizim, ne Suriye ne de bölgemizi ilgilendiren herhangi bir meselede gizli gündemimiz olmamıştır, olmayacaktır. Tek gündemimiz ve stratejik vizyonumuz, ortak geleceğimizi teminat altına almak, bölgemizde istikrar, barış, huzur ve refahı hakim kılmaktır.

 

Suriye yönetimi, bu coğrafyada yaşayan herkesin maalesef kaygıyla izlediği yöntemler uygulamaktadır. Suriye konusu, bütün bölgenin bir meselesi halini almış durumdadır ve aslında bölgesel bir sahiplenmeyle ele alınmadıkça bu krizi aşmak da mümkün değildir. Onun için son dönemlerde Arap Ligi’yle birlikte çok yoğun bir çaba içinde bulunduk.

 

Çünkü kaygılıyız. Suriye halkı için kaygılıyız. Bölge için kaygılıyız. Bölgemizi kuşatma altına almaya başlayan etnik ve mezhepsel kimlik temelli siyaset anlayışı ve bunun uzantısı olan çatışmalar, bütün bölgemiz için bir tehdit niteliği taşımaktadır. Bu tehdit ancak bir demokratik uzlaşı kültürünün inşası ile bertaraf edilebilir.

 

Bu itibarla, Suriye bakımından bugün üstlendiğimiz sorumluluk ve yaptığımız girişimler, barış, huzur ve istikrarı hakim kılmanın ve geleceğe sahip çıkmanın bir ifadesi ve tezahürüdür.

 

Son dönemde, uluslararası camianın tüm çabalarının Suriye’de akan kanın durması yönünde olması gerektiğine inanıyoruz.

 

Nitekim, 22 Arap ülkesinin bir araya geldiği Arap Ligi de Suriye’deki gelişmeler karşısında büyük bir kaygıyla çözüm arayışına girmiş, Suriye’de yaşananların tam olarak anlaşılabilmesi amacıyla gözlemciler göndermeyi önermiş, ancak önceki tüm fırsatlar gibi, Suriye kendisine sunulan bu son fırsatı da heba etmiştir.

 

Gözlemcilerin mevcudiyeti Suriye’de sürecin doğru anlaşılması imkanını sağlayacak ve bundan sonraki şiddet ihtimalini ortadan kaldıracak önemli bir girişimdi. Maalesef bu girişim de Suriye yönetimi tarafından olumlu bir şekilde karşılanmamıştır.

 

Bunun üzerine geçtiğimiz hafta sonu Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan ve benim de Kahire’ye giderek bizzat temaslarda bulunduğumuz Arap Ligi Bakanları Suriye’nin bu tutumu karşısında, bizimle de istişare ederek, bu ülkeye yönelik bir dizi önlemleri karara bağlamışlardır.

 

Diğer Arap ülkelerinin Suriye’deki gelişmeler karşısında gösterdikleri bu sorumluluk ve hassasiyet kuşkusuz son derece anlamlı ve takdire şayandır. Suriye halkının diğer Arap halkları tarafından yalnız bırakılmadığını göstermektedir.

 

Öte yandan, BM Ä°nsan Hakları Konseyi tarafından Suriye’deki insan hakları ihlallerini araÅŸtırmak üzere kurulan Suriye Bağımsız Uluslararası SoruÅŸturma Komisyonu,Â28 Kasım 2011 tarihinde kamuoyuna açıkladığı raporda, Suriye’deki insan haklarının durumuna iliÅŸkin yer verilen hususlar ülkedeki insani durumun vahametini ortaya koymaktadır. Bu raporda daha da ileri gidilerek, Suriye güvenlik güçlerinin insanlığa karşı suç iÅŸlediÄŸi sonucuna varılmıştır.

 

Suriye yönetiminin meşru taleplerini dile getiren sivil halka karşı uyguladığı şiddetin, kendi halkına silah doğrultan bir zihniyetin kabul edilmesi mümkün değildir. Hiçbir idare kendi halkına karşı giriştiği mücadeleden galip çıkamaz.

 

Suriye'de ulaşılan bu noktada, sivil halka yönelik şiddet ve aşırı güç kullanımının derhal durdurulması; güvenlik güçlerinin şehirlerden derhal çekilmesi şarttır. Halkın meşru talepleri doğrultusunda anayasal demokrasiye geçiş sürecinin sözde ve görüntüde değil, özde ve gerçek manada biran önce başlatılması gerekmektedir. Bunu Rejim'in kendiliğinden yapmayacağı maalesef yaklaşık 9 aydır süren tecrübeyle sabittir.

 

Dolayısıyla, halka karşı şiddet uygulayan Suriye yönetimi üzerinde bölgesel ve uluslararası baskının artırılması ve bu yönetimin kendi halkına zulmetmesini engellemek yolunda adımlar atılması zorunlu hale gelmiştir. Bu itibarla, bu gerçekleri görmezden gelmeye devam eden Suriye yönetimine karşı bir takım önlemler alınması, Arap Ligi gibi Türkiye için de kaçınılmaz hale gelmiş bulunmaktadır.

 

Bu çerçevede, Hükümetimiz tarafından ilk aşamada alınması kararlaştırılan önlemler şu şekilde ele alınabilinir ve bu önlemler konusunda ilgili Bakan arkadaşlarımızla kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik; Sayın Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan aldığımız talimatlar doğrultusunda da bu önlemleri şu şekilde özetleyebiliriz:

 

1.       ÂSuriye’de halkıyla barışık meÅŸru bir yönetim iÅŸbaşına gelene kadar Yüksek Düzeyli Stratejik Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi mekanizmasının askıya alınması.

 

2.       ÂSuriye’de temel liderlik kadrosu mensubu olup, haklarında halka karşı ÅŸiddete ve hukuk dışı yöntemlere baÅŸvurduklarına dair iddialar bulunan bazı yetkililere seyahat yasağı konulması ve bu kiÅŸilerin ülkemizdeki malvarlıklarının dondurulması; Suriye rejiminin kuvvetli destekçisi konumundaki tanınmış bazı iÅŸadamlarına da benzer tedbirlerin getirilmesi.

 

3.       ÂSuriye Ordusu’na her türlü silah ve askeri malzemenin satış ve tedarikinin durdurulması.

 

4.       ÂTürkiye toprakları, hava sahası ve karasuları kullanılmak suretiyle üçüncü ülkelerden Suriye’ye silah ve askeri malzeme transferi yapılmasının uluslararası hukuka uygun olarak engellenmesi.

 

5.       ÂSuriye Merkez Bankası ile iliÅŸkilerin durdurulması.

 

6.       ÂSuriye Hükümeti’nin Türkiye’deki finansal varlıklarının dondurulması.

 

7.       ÂSuriye Hükümeti ile kredi iliÅŸkilerinin durdurulması.

 

8.       ÂMevcut iÅŸlemler hariç, Suriye Ticaret Bankası (Commercial Bank of Syria) ile iÅŸlemlerin durdurulması.

 

9.       ÂSuriye’deki altyapı projelerinin finansmanı için imzalanan Eximbank kredi anlaÅŸmasının askıya alınması.

 

Bu vesileyle bir hususun önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

 

Bu önlemlerin kardeş Suriye halkını olumsuz etkilememesini teminen ilgili Bakan arkadaşlarımla son derece titiz bir çalışma yürüttük. Seçeneklerimizi çok hassas bir süzgeçten geçirdik.

 

Suriye Yönetimine karşı uygulamayı öngördüğümüz önlemlerle ilgili gözettiğimiz temel ilke, herşeyden önce, Suriye halkının incitilmesine, yönetimin hatalarından dolayı halkın eza ve cefa çekmesine mahal verilmemesidir. Bu bağlamda, başta su olmak üzere, Suriye halkının gündelik yaşamının idamesi için elzem maddeler bu önlemler kapsamına girmeyecektir. Suriyeli kardeşlerimizin günlük hayatlarında herhangi bir zorluk çekmemesi için de her türlü tedbiri almaya devam edeceğiz.

 

İkinci olarak, bu önlemlerle Suriye rejiminin kendi halkına karşı şiddet uygulayacak her türlü imkan ve kapasitesini hedef almaktayız.

 

Diğer taraftan, bundan sonra da Suriye yönetiminin tutumuna göre alabileceğimiz ilave tedbirleri de aynı titizlik içinde değerlendireceğiz.

 

Temennimiz, Suriye yönetiminin girdiği çıkmaz sokaktan tek kurtuluş yolunun, bir an önce halkın meşru taleplerini tam olarak uygulamak olduğunu idrak etmesi ve sivil halka yönelik şiddet ve baskı politikalarına son vermesidir.

 

Türkiye, bu zor dönemde Suriye halkının yanında kararlılıkla durmaya devam edecektir. Çünkü biz Suriye halkıyla birlikte ortak bir geleceği paylaştığımıza ve bu ortak geleceği birlikte inşa edeceğimize güçlü bir şekilde inanıyoruz. Suriye halkına, girdikleri bu haklı mücadelede başarılar diliyoruz.

 

Çok teşekkür ederim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!