"Bir İsrailli’nin canı 9 Türk'ten daha kutsal değildir"

Güncelleme Tarihi:

Bir İsrailli’nin canı 9 Türkten daha kutsal değildir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2011 00:00

Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler şu anda donmuş durumda olsa da sivil toplum nezdinde tartışmalar geri planda devam ediyor.

Haberin Devamı

Bu minvalde bir toplantı da dün İstanbul'da konunun uzmanı, birbirinden önemli isimlerin katılımıyla yapıldı.

 

İstanbul Kültür Üniversitesi nezdindeki Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPOT) tarafından düzenlenen yuvarlak masa toplantısında Türkiye-İsrail ilişkileri ele alındı.

 

Toplantının ana konuşmacısı her iki ülke ilişkilerini çok yakından bilen bir isimdi: İsrail'in Ankara eski Büyükelçisi Alon Liel.

 

Liel aynı zamanda, kısa bir süre önce piyasaya çıkan "Türkiye-İsrail İlişkileri" adlı, ilişkilerin tarihini fotoğraflarla anlatan kitaba GPOT'un Kıdemli Araştırmacısı Can Yirik'le birlikte imza atan isim.

 

Haberin Devamı

İKİ SÜRPRİZ KONUK

Liel'in ilişkilerin geçmişine ilişkin çok da bilinmeyen anekdotları anlattığı toplantının iki de sürpriz konuğu vardı:

 

Türk diplomasisinin duayenleri, emekli büyükelçiler Yalım Eralp ve Özdem Sanberk.

 

Bu önemli toplantıya katılanlar içerisinde Sanberk'i ayrı bir yere koymak gerekiyor.

 

Çünkü kendisi hem Türkiye-İsrail ilişkilerini çok yakından biliyor hem de diplomatik ilişkilerin düzeyinin düşürülmesine neden olan Mavi Marmara raporunu hazırlayan BM komisyonunun Türk üyesi.

 

Hatta o dönem, raporda İsrail'in Gazze ablukasının meşru olduğu söylendiği için Sanberk eleştirilere hedef olmuştu.

 

Hal böyle olunca toplantının sonlarına doğru Sanberk de söz aldı.

 

BİR İSRAİLLİ’NİN HAYATI, DOKUZ TÜRK’TEN KUTSAL DEĞİL

Kısa ve net konuştu emekli diplomat:

 

"Türkiye'nin özür ve tazminat konusunda sarsılmaz bir duruşu var. Bu konudaki tutumu değişmeyecektir.

 

Haberin Devamı

"İsrail, bir askeri için bin (Filistinli) tutukluyu serbest bıraktı. Biz ise dokuz canımızı yitirdik. Bir İsrailli'nin hayatı, dokuz Türk'ün hayatından daha kutsal değildir."

 

Sanberk'in bu sözleri yalnızca Türk hükümetinin değil Türk toplumunun da içinden geçenleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

 

/images/100/0x0/55ea0d22f018fbb8f86782f1
İSRAİL TOPLUMU İÇİN KONU KAPANDI

İsrail tarafındaki durumu ise Liel'den dinliyoruz:

 

"İsrail toplumu için konu kapandı. Mavi Marmara gemisine müdahale edildi, karşılığında da Türkiye diplomatik ilişkilerin düzeyini düşürdü.

 

"Bu nedenle de (aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Avigdor) Lieberman, Türkiye özür dilesin dediğinde destek bulabiliyor. Çünkü halkın gözünde Türkiye yaptırım uygulamış durumda."

 

Haberin Devamı

Liel'in Lieberman'dan bahsetmesi önemli. Zira İsrail hükümetinin özür dilediği yani İngilizcede üzüntü ya da pişmanlık anlamına gelen "regret" değil "apology" kelimesini kullanmayı kabul ettiği bir metin üzerinde uzlaşmaya varılmıştı.

 

Ancak bu uzlaşma Lieberman'ın müdahalesi üzerine bozuldu ve BM, Mavi Marmara raporunu yayımladı. Türkiye de diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürdü.

 

ERDOĞAN HİÇBİR ZAMAN 'SİZİ SEVİYORUZ' DEMEDİ

Esasında Mavi Marmara, Aralık 2008’deki Gazze operasyonuyla başlayan ve giderek artan gerilimin zirve yaptığı olay. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e yönelttiği eleştiriler de bu dönemde başladı.

 

Bu nedenle Liel, toplantıda Erdoğan'ın İsrail'e yaklaşımına da değindi:

 

Haberin Devamı

"Erdoğan, Süleyman Demirel, Tansu Çiller gibi önceki başbakanlardan farklı olarak bize hiçbir zaman 'Sizi seviyoruz' demedi. Ama ilişkilerin sürmesi gerektiğini kabul ediyordu."

 

Liel, Türkiye'nin Gazze konusundaki hassasiyetinin de Erdoğan dönemiyle başlamadığını vurguladı.

 

HASSASİYET 2002 ÖNCESİNDE DE VARDI

Liel'in anlattığı bir anekdota göre, 2000 yılında Ankara’da görev yaparken dönemin İsrail Büyükelçisi’yle birlikte Dışişleri Bakanlığı'nı ziyaret ediyorlar.

 

Dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu, İsrail'in Gazze operasyonunu sert bir dille eleştiriyor. Loğoğlu, İsrailli heyete, "Türkiye'de herkesin evinde televizyon var, Gazze'de yaptıklarınızı görüyorlar. Bu şekilde devam edemezsiniz" mesajı veriyor.

 

Haberin Devamı

ORTADOĞU’NUN İLK DEVRİMİ 3 KASIM 2002’DE OLDU

Konuşmasında Liel, Ortadoğu'da yaşanan son gelişmelere değinmeden de edemedi. Sözlerine, "Özellikle gazetecilerin bulunduğu bir ortamda sözlerime katılmıyor olabilirsiniz ama..." diye başlayan Liel, Ortadoğu'da ilk devriminin 3 Kasım 2002'de yapıldığını söyledi:

 

"Evet farklı bir devrimdi, sonuçta sandıkta oldu. Bu devrimin bir lideri vardı, diğerlerindeki gibi kalabalık halk kitleleri önce harekete geçip sonra bir lider bulmadılar. Ama yine de bir rejimin yerine yenisi getirildi. İslam ile demokrasinin birlikte yaşayabildiğini gösteren Türkiye, Ortadoğu'ya da örnek olmalıdır."

 

İstanbul Kültür Üniversitesi'nin 6'ncı katında dün Ortadoğu'daki değişimler ve Türkiye-İsrail ilişkileri tartışıldı.

 

Ortadoğu değişirken, bölgenin iki kilit aktörü Türkiye ve İsrail "birbirinin yüzüne bakmıyor." İkili ilişkiler üzerindeki kara bulutlar da yakın bir zamanda dağılacak gibi durmuyor.

 

ikoker@hurriyet.com.tr

http://twitter.com/ikoker

 

İrem Köker

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!