Dünya basınından manşetler- 8 Şubat

Güncelleme Tarihi:

Dünya basınından manşetler- 8 Şubat
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2011 10:09

Dünya basınında öne çıkan manşetler:

Haberin Devamı

LOS ANGELES TIMES: Türkiye’nin İslamlaşmasının nedeni Filistin değil

Los Angeles Times’ta yayımlanan bir köşe yazısında, Türkiye’deki İslamlaşmanın Filistin’den kaynaklanmadığını, İsrail’deki dinamiklerin Ortadoğu’ya bakışı etkilediğine dikkat çekildi.

 

İşte Los Angeles Times köşe yazarlarından Jonah Goldberg’in kaleme aldığı makale;

 

İsrail’in ulusal güvenlik forumu Herzliya Konferansı’na katılmak için İsrail’e geldim. Eleştirmen ve meslektaşlarımın ortak görüşü, İsrail’in özel bir fikir, farklı bir düşünceyi temsil ettiği.


Bu özellikle ABD’li realistler için geçerli. İsrail’i sevsinler ya da sevmesinler, ABD’nin Tel Aviv’e yaptığı yardımların nefret ve istikrarsızlığı güçlendirdiği konusunda ikna olmuş durumdalar. ABD’nin İsrail-Filistin konusundaki takıntısı da ayrı bir konuya işaret ediyor.

Haberin Devamı

 

Örneğin, General James Jones, 2009 yılında, “dünyada çözebileceği tek bir sorun olsaydı, bunun ABD dış politikasının merkez üssü olan İsrail-Filistin çatışması olacağını” belirtti.

Bu tür düşünceler fazlasıyla abartılı ve mantıksız fikirlerin arasına düşüyor. İran, nükleer silah elde etmek istiyor. El Kaide, ABD’nin yok olmasını istiyor. Bir zamanlar sıkı müttefik olan Türkiye, İslamlaşıyor. Rusya, otokrasiye doğru gidiyor ve Çin, giderek güçleniyor.

 

Diğer yandan, ABD iki ülkede savaş veriyor ancak bir numaralı ulusal güvenlik danışmanının önceliği İsrail-Filistin savaşı?


Bu saplantı, İsrail’i soyutlamaktan kaynaklanıyor. Filistin nedeniyle doğan nefret Ortadoğu’daki sorunların üstüne yenilerini ekliyor. Ancak İsrail ne Ortadoğu’daki sorunların ana kaynağı ne de ABD’nin dış politikasındaki en büyük mücadeleyi oluşturuyor. Türkiye ise Filistin yüzünden İslamlaşmıyor.

Mısır’daki ayaklanmaların nedeni İsrail değil, otokratik şiddet ve ekonomik sıkıntılar: Aynısı Tunus ve 2009 yılında protestoları bastırılan İran’daki Yeşil Hareket için de geçerli.El Kaide İsrail’den nefret ediyor ancak kökleri Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi’ne karşı nefreti ve Müslüman Kardeşlerin İslami arzularında yarıyor.

Haberin Devamı

Yine de, ABD’nin “ilk önce Araplar” veya “ilk önce Müslümanlar” diyen dış politikası ödüller kazandırmaya devam edecek. Fransızlar buna örnek gösterilebilir. Eski kolonilerine özel imtiyazlar sundular. Karşılığında birkaç değerli petrol anlaşması karşılığında çok sayıda ayaklanmayla karşılaştılar.

İsrail’in Ortadoğu’daki en demokratik ve en istikrarlı ülke olduğunu tekrar gördük. Ancak ABD’ye öğretilen, diktatör rejimlerine karşı gönül alıcı, “Arap sokağına” ise daha sempatik olmak ve böylece bölgede istikrar sağlamayı ummak.

 

Bu şüphesiz Ortadoğu’daki otokratların herkesin inanmasını istediği şey. Tiranlar günah keçilerine, ulusal gururu ve gölge düşmanlarını ayaklar altında çiğnemeye odaklanıyor.

Haberin Devamı

 

 

NEW YORK TIMES: ABD reformlar için Süleyman’a baskıyı sürdürüyor

Mısır Devlet Başkanı Yardımcısı Ömer Süleyman, 30 yıldan bu yana geçerli olan olağanüstü hal önlemlerini kaldırılmasına gerek olmadığını belirtti. Ayrıca, görevinin sona ereceği Eylül ayından önce Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in istifa etmesini de gerekli bulmadığını belirtti.  

 

Öte yandan, elinde çok fazla seçenek bulunmayan ABD, Süleyman’ı halen belirsiz olan dönüşüm sürecindeki müzakerelerde cesaretlendirmeye çalışıyor ve mevcut hükümetin yıllardan bu yana beklenen reformları yapmasını istiyor.

 

Obama yönetimi, iki hafta süren çalışmaların ardından, değişim sürecinde dengeleri kurmaya çalışıyor. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, sürecin çok hızlı yaşanması halinde “demokrasi yanlısı hareketin farklı amaçlar uğruna kullanılabileceği” uyarısında bulundu.

Haberin Devamı

 

Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs ise “Mısır’ın hala demokrasiye hazır olmadığı düşüncesi, Tahrir Meydanı’nda ve ülkenin diğer bölgelerinde gördüklerimizle uyuşmuyor… Şu ana kadar yapılan açıklamaların Mısır halkının isteklerini karşılamadığı için karşılık görmeyeceği açık” yorumunu yaptı.

 

Yetkililerin kontrolü yeniden sağlamaya başladığı Mısır’da, istenen reformlar için Obama’nın, Mübarek’e sadık olan Süleyman’ı ne kadar etkileyebileceği şüpheli.

 

1993’ten bu yana Mısır’ın istihbarat şefliğini yapmış olan Süleyman, CIA başta olmak üzere ABD ile yakın bağlara sahip. Ayrıca, Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde yer aldığı dönemden bu yana Süleyman ile güçlü bir ilişki içinde olan Obama’nın yardımcısı Joe Biden, Süleyman’a demokratik reformları içeren bir plan yapması için baskı yapıyor.

Haberin Devamı

 

Yine de Mısır’daki protestocular ve muhalif gruplar, Washington’un Süleyman’a gerekli baskıyı yapmadığı görüşünde. Obama yönetimi, ilk reformlar kapsamında politik partilerin yasal kılınması, tek parti kuralının iptal ve diğer demokratik yasaların çıkartılmasını istiyor.

 

Ancak, Pazar günü muhalif gruplarla Süleyman arasında yapılan görüşme, birçokları tarafından politik bir oyun olarak görülüyor.

 

GUARDIAN: Irak işgalinin mimarlarından Donald Rumsfeld’den “yalan ifade” itirafı

Irak işgalinin başladığı dönemde ABD’nin Savunma Bakanı olan Donald Rumsfeld, yazdığı anı kitabında, işgalde yaşananlar hakkındaki pişmanlıkları ortaya döktü.

 

Rumsfeld, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in “Bağdat civarında kitle imha silahları depoladığı alanlar bulunduğu iddiasının” bir hata olduğunu kabul etti. Rumsfeld ve diğer ABD’li yetkililerin, kitle imha silahlarına yönelik iddiaları, Irak savaşının başlamasının en büyük nedeniydi.

 

Rusmfeld, kitabında yaptığı açıklama için, “Yanlış bir beyanda bulundum” ifadesini kullandı ve kitle imha silahları saklanan ‘şüpheli alanlar’ olmadığını kabul etti.

 

Guardian, ABD’nin eski başkanı George Bush’un kabinesindeki en tartışmalı isimlerden biri olan Rumsfeld’in “Bilinen ve Bilinmeyen” adlı 815 sayfalık otobiyografisinin bir kopyasını elde etti.

 

Rumsfeld kitabında, işgalin başladığı dönemde kendisinden kitle imha silahları hakkında bir basın açıklamasında bulunmasının istendiğini belirtiyor. Rumsfeld, kendisine yöneltilen ‘şüpheli alanlar’ sorusuna cevap olarak, “Nerede olduklarını biliyoruz. Tikrit ve Bağdat civarlarındalar” diyor. Ancak, bu beyanının hatalı olduğunu kabul ediyor.

 

Rumsfeld ayrıca, hatalı açıklamaları nedeniyle savaş karşıtlarının fazlasıyla hedefi haline geldiğini, ancak bu hataya fazla düşmediğini belirtiyor.

 

Ancak, kitle imha silahları hakkında yaptığı açıklamanın ardından Rumsfeld’i etkileyen en büyük pişmanlığı, Irak savaşı hakkında yaptığı açıklama olmuş: “Böyle şeyler olur.” Rusmfeld, bu açıklamayı, işgalin başlamasından kısa bir süre sonra yağmalanan Irak Ulusal Müzesi hakkında yapmıştı.

 

Irak’ın güvenliğini sağlamak için bu ülkeye yeterli asker göndermediği için de eleştirilerin hedefi olan Rumsfeld, Bağdat Müzesi için yaptığı açıklamayı, “Kızgınlığı gidermek için birkaç dikkatsizce seçilmiş kelime kullandım” diyerek açıklıyor.

 

Rumsfeld, “Böyle şeyler olur” demeden önce, söz konusu basın toplantısında ağzından en az bin kelime çıktığını da ekledi. Ayrıca, sadece az miktarda tarihi eserin çalındığını öne sürdüğü yağmalama olayını abarttıkları için basına tepkisini dile getirdi.

 

Obama yönetimini de çatan Rumsfeld, Irak ve Afganistan savaşlarında çok sayıda sivilin ölümüne neden olan insansız hava araçlarından yapılan roket saldırılarını eleştirdi.

 

TELEGRAPH: Wikileaks: İsrail ile Süleyman arasındaki direkt telefon hattı görüşmeleri ortaya çıktı

Wikileaks belgeleri, Mısır’ın ilk Devlet Başkanı Yardımcısı Ömer Süleyman’ın, sık sık Tel Aviv’le doğrudan telefonla görüşen bir müttefiki olduğunu ortaya çıkardı. Belgeler, İsrail ve ABD arasında 2008 yılında yapılan görüşmelerde, Süleyman’ın Mübarek’in yerine geçmesi için öne çıkarıldığını gösterdi.

 

Ortadoğu barışı için önemli figürlerden biri olarak kabul edilen Süleyman, bir keresinde, Gazze’den Hamas’a ulaştırılan silahların önüne geçilmesi için İsrail askerlerinin Mısır’a girebileceklerini belirtmişti.

 

Süleyman, muhalefet ile yaptığı görüşmelerde bulunduğu Pazar günü, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in istifa etmesi gerektiğini belirten ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın desteğini de kazandı.

 

Dahası, geçtiğimiz gün İngiltere Başbakanı David Cameron, Süleyman’a telefon ederek, dönüşüm sürecinde “cesaretli adımlar” atması gerektiğini belirtti.

 

Kahire’deki büyükelçilikten Washington’a gönderilen Wikileaks belgeleri, Süleyman, ABD ve İsrail hükümeti ile diplomatlar arasında yapılan görüşmelerde,giderek yaşlanan Mübarek’in yerine Süleyman’ın başkanlığa gelmesinin ele alındığını ortaya koydu.

 

Ayrıca, Mısır’ın Ortadoğu barışını sağlamaktaki katkısına ve ABD ile İsrail’le en iyi ilişkilere sahip Arap ülkesi olduğuna değinildi. 2008 yılında, istihbarat şefi olan Süleyman, İsrail hükümetinin doğrudan temasa geçtiği temsilci konumuna geldi. İsrail Savunma Bakanlığı David Hacham, o dönem yaptığı açıklamada, Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Süleyman’dan oldukça etkilendiğini belirtti.

 

Ağustos 2008’de gönderilen belgede, Hacham’ın, görünüşü ve aksayan konuşması karşısında Mübarek’i görünce şok geçirdiği, diğer yandan Süleyman’dan övgüyle bahsettiği belirtildi.

 

Belgede, “Hacham, eğer Mübarek ölür veya görevini terk etmek zorunda kalırsa, İsrail, göreve gelecek kişi olarak Süleyman’ı görüyor” ifadesini kullandı.

 

Belgelerde ayrıca, İsrail’in Filistinli militanlara gönderilen silahların önüne geçemediği için Mısır’ı eleştirdiği ve Süleyman’ın bundan hiç hoşnut kalmadığı da yer alıyor. Bunun üzerine, Süleyman bir noktadan sonra, İsrail askerlerinin silah kaçakçılığını önlemesi için Mısır’a girmelerini teklif ediyor.

   

Belgelerde, silah kaçakçılığı yüzünden İsrail ve Mısır arasında yaşanan gerginlik döneminde, Mısır Savunma Bakanı Hüseyin El Tantavi ve Süleyman’ın, “kaçakçılığın önüne geçebileceklerine inandıkları takdirde, İsrail askerlerine Mısır’ı işgal etme teklifinde bulunmayı” önerdiği öne sürülüyor.

 

FINANCIAL TIMES: Mısır’daki kaos Gazze’yi ve Hamas’ı etkileyecek

Filistinli Ayman Noyfal için, Mısır’daki isyan hareketi en büyük hayallerinin gerçeğe dönüşmesi oldu. Hamas üyesi olduğu için Mısır’da tutuklanan ve henüz iki hafta önce hapishanede güçten düşen Noyfal, günler süren yolculuğun ardından Sina Yarımadasındaki bir mülteci kampına ulaştı.

 

Hamas’ın askeri kanadında yer alan Noyfal, üç yıl önce bir ziyaret için gittiği Mısır’da tutuklanmıştı. Bugün, sekiz arkadaşıyla beraber, Mısır-Gazze sınırındaki bir tünelin yardımıyla iyice güvenli bölgeye kaçmış durumda. Noyfal ve diğer tutukluların bu kadar kolay kaçabilmesi, hem İsrail, hem de Gazze ile sınırı bulunan Mısır’ın hala çok yıpranmış bir halde olduğunu gözler önüne seriyor.

 

Yetkililere göre, Mısır’ın Sinai bölgesindeki El-Ariş kentinde yetkililerin yerinde yeller esiyor. Yerel halk, polis ve İşişleri Bakanlığı yetkililerinin görevlerini terk ettiğini, güvenliğin sadece “birlik hissinden” sağlandığını belirtti.

 

Kısa dönemde, Mısır’da yaşanan kargaşa Gazze ve Hamas hükümeti için sorun oluşturacak. Petrol, yakıt, beton ve kaçakçılığın kaynağını oluşturan diğer önemli ürünlerin ticareti durma noktasına gelirken, Sina Yarımadasında kaçakçılık gittikçe güçleşiyor.

 

Sinai’de tünel işletenler, Sina’den geçmek zorunda kalan her kamyon için ek 100 dolar ödemek zorunda kalıyor.

 

Uzun dönemde ise Mısır’daki karışıklık Hamas ve Gazze’deki halk için fırsat getirebilir. Mısır’da demokratik bir hükümetin iktidara gelmesi, Gazze-Mısır sınırının açılmasını ve ticaretin serbestçe yapılmasını sağlayabilir.

 

Bu durumda, ekonomisi gelişecek ve yaşam koşulları artacak olan Gazze’de, Hamas’ın üzerindeki en büyük baskılardan biri de yok olmuş olacak.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!