Güncelleme Tarihi:
Hafta başından bu yana Tunus, Kahire ve Beyrut protestolarla sallanırken, Başkan Obama ve bölgedeki üst düzey temsilcileri protestolara açık destek vermeye başladı. Protestocular Washington’ın bölgedeki en köklü müttefiklerinden Mısır gibi ülkeleri hedef alırken ABD’li yetkililer ifade ve toplanma özgürlüğü lehine açıklamalar yaptı.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, dün yaptığı açıklamada “Mısır hükümetinin elinde halkın meşru ihtiyaçlarına ve çıkarlarına yanıt verebilmek için çok büyük bir fırsat olduğunu” söyledi. Clinton, Mısır yetkililerinden barışçıl protestolarını engellememelerini ve sosyal medya siteleri dahil iletişim kanallarını kapatmamalarını” istedi.
Obama yönetiminin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i destekleyip desteklemediği sorusu üzerine Beyaz Saray Basın Sözcüsü Robert Gibbs sadece “Mısır güçlü bir müttefikimizdir” yanıtını verdi.
Yetkililer önümüzdeki haftalarda ikili bir yol izleyeceklerini, bir yandan Mısır’daki sivil aktivistlerle görüşüp diğer yandan Arap ülkelerinin lideri konumundaki ülkenin yöneticileriyle reform müzakereler yapacaklarını açıkladı.
Böyle bir yaklaşım bölge açısından riskli bir durum. Çünkü demokratik reformlar çoğu zaman politikaları ABD’nin hedefleriyle çatışan, iyi organize olmuş İslamcı hareketlerin güçlenmesiyle sonuçlandı. Sonuç olarak, ABD çoğunlukla Ortadoğu’da demokratik değişim sonucu istikrarsızlık yaşanmasındansa, otoriter müttefiklerinin istikrarını tercih ediyor.
Beyaz Saray’ın aktif duruşu Obama’nın başkanlıkta geçirdiği ilk yıl boyunca sergilediği duruşla çelişiyor. Obama daha önce çoğunlukla insan hakları ve demokrasiyi pragmatizmle birleştirmişti. Başkan’ın bu seferki kararı dış politika hedefleri bağlamında bu sorunların öneminin ne kadar arttığını gösteriyor.
Dahası Başkan, Müslüman dünyasına iki yıl boyunca doğrudan hitap ettikten sonra bugün ABD’yi Ortadoğu’daki Arap dünyasının içine katmaktan kaçınıyor.
Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, adının açıklanmaması kaydıyla “Hükümette geçirdiğimiz sürenin verdiği güven ve kararlılıkla, artık hangi noktalarda baskı yapmak gerektiğini öğrendik” dedi.
Yetkili Obama’nın internet özgürlüğü ve ülkede hukukun üstünlüğüyle hükümetin hesap verebilirliğini artırmak için geliştirilen ABD finansmanlı programların, hükümetin değişimi desteklemek için hayata geçirdiği girişimlerden olduğunu belirtti. Yetkili, “Yaklaşımımızı demokratik reform dalgalarını gözlemleyebileceğimiz alanlara odakladık” dedi.
Obama Salı gecesi yaptığı “Birliğin Durumu” konuşmasında Tunus’ta yaşanan gösterilere de değindi. Başkan, “Halkın iradesinin bir diktatörün fermanından daha güçlü olduğu kanıtlandı” derken ABD’nin Tunus halkının yanında olduğunu ve herkesin demokratik haklarını desteklediğini belirtti.
Üst düzey Obama yönetimi yetkilileri, konuşmanın hazırlandığı sıralarda Tunus’ta olaylar yaşandığını ve Obama’nın demokratik değerleri savunmak için bu olayları örnek olarak kullandığını belirtti.
ABD’nin bölgedeki en önemli diplomatlarından biri olan Jeffrey Feltman, Tunus’a bu hafta düzenlediği ziyareti sırasında, “Ben Tunus örneğini kullanabileceğimizi ve diğer Arap liderleri değişime yöneltebileceğimizi düşünüyorum” dedi.
Yıllardır ABD’nin Ortadoğu politikalarının en önemli müttefiklerinden biri olan Mısır’a her yıl ABD’den milyarlarca dolar yardım gidiyor.
Brookings Doha Merkezi’nden araştırmacı Şadi Hamid, “ABD’nin kısa vadede yapabileceği en büyük şey retoriğini değiştirmektir. İnsanlar moral desteği istiyor, yüreklendirici sözler duymak istiyor. Şu an ellerinde bu yok. Dünyanın kendilerini umursamadığını ve kendilerine karşı çalıştığını düşünüyor” dedi.
Washington Post'ta yayımlanan "As Arabs protest, U.S. speaks up" başlıklı haberden derlenmiştir.
http://twitter.com/HurriyetPlanet