Piyasaların tepkisizliği IMF’yi de şaşırttı

IMF’le anlaşmanın gecikmesi, teşvik yasası, torba yasa gibi popülist kararların gündeme gelmesi, piyasaları eskisi kadar rahatsız etmiyor.Piyasaların tepkisizliğine IMF’in bile şaşırdığını öğreniyoruz. IMF Türkiye Masası Şefi Bredenkamp’ın, popülist kararların çoğalmasına rağmen piyasaların hiç tepki vermemesi üzerine hareket geçme kararı aldığı artık anlaşıldı. Bredenkamp’ın bu hareketini Washington’dan bağımsız başlatmadığı da kesin. Bunun somut kanıtlarını, daha sonra Washington’dan gelen, somut uyarı taşıyan mesajlardan rahatlıkla anlayabiliyoruz.Hem yerli hem yabancı bankacılar, olumsuz bir hareket başlamamasına rağmen, piyasalarda Türkiye’nin daha yakından izlemeye alındığını ve biraz tedirginlik başladığını söylüyorlar. Bankacılar, rahatsızlık yaratacak kadar sorun oluşmaya başladığını ama herkes birbirine baktığı için, kimsenin uyarı olarak algılanabilecek bir harekete başlayamadığını kaydediyorlar. Bankacılar, tedirginliklerini tek başlarına piyasaya yansıttıkları takdirde zarar ettiklerini, çünkü herkesin ‘iyi’ye oynadığını ve ‘hiç birşey olmamış gibi hareket etmeye devam ettiğini’ ifade ederek, ‘Aksi takdirde zarar, kardan zarar ediyoruz’ diyorlar.Buna karşılık piyasaların bu tür kararlara karşı hareketsiz kalmasının, ileriye dönük riski artırdığı konusunda da hemen herkes hemfikir. Zamanında verilemeyen piyasa tepkilerinin yok olmayacağını, birikerek gideceğini kaydeden bankacılar, daha önce de bunun örneklerinin görüldüğünü, olumsuz hareketin başladığı noktada bu birikimin, hareketin gücünü ve etkisini artırdığını hatırlatıyorlar.Bu arada yerli ve yabancı bankacıların hareketsizlik konusunda üzerinde mutabık kaldıkları başka bir husus da ‘Hareketsizlikte, dışardan gelmeye devam eden fonların belirleyici olduğu’ yönünde. Uluslararası piyasalarda hala yüksek atıl fonlar bulunduğunu, bu fonların gelişmekte olan piyasalara akmaya devam ettiğini, son dönemde barış çabalarıyla birlikte bu piyasalara İsrail’in de eklendiğini ama bunun da Türkiye, Brezilya gibi ülkelere akan yüksek miktardaki fonları etkilemediğini söylüyorlar. Yani sıcak para girişi sürdüğü müddetçe, içeride ne olursa olsun bir bozulma olmayacağından sözediliyor.Yerli ve yabancı bankacılar, bu sıcak para girişi sürdüğü takdirde, içerde Hükümetin yanlışkararlarına rağmen olumsuz bir hareket görülmeyeceği üzerinde mutabık kalırken, ‘Tabi ki bu yanlış kararların da bir sınırı bulunduğunu’ kaydediyorlar.Bu sınırların aşıldığının ortaya çıkmasının, daha çok uluslararası ilişkilere bağlı olduğu kaydedilirken, örneğin IMF’le anlaşmanın olmayacağının açıklanması ya da AB ile ilişkilerde pürüzün ortaya çıkmasının, uluslar arası sermayenin Türkiye’ye bakışını da olumsuz etkileyip, atıl fon devam etse de, bunun Türkiye’ye akışını artık durduracağını söylediler.Bir yabancı banka yetkilisi, ‘Türkiye’deki bankacılar içeriye izlemeyi bırakıp ABD’deki gelişmeleri, Greenspan’ın ne diyeceğini izlemeye başladılar. Son dönemde biraz gözlerini içeriye de çevirmeye başladılar ama hala gözleri dışarda ve oradaki gelişmelere göre Türkiye’deki yatırımları yönlendiriyorlar’ gözlemini dile getirdi.Bir yerli bankanın genel müdürü ise olumsuz kararlara rağmen kayıtsız kalınmasının tümüyle dışardan kaynaklandığını belirtti. Aynı yetkili, 5 yıl vadeli tahvilleri Türk bankalarının çok az aldığını, asıl alanların yabancılar olduğunu belirterek, ‘Yani anlamadığımız kadar uzun risk alıyorlar’ dedi. 5 yıl vadeli kağıt satın alınmasının önemli sonuçları olduğunu kaydeden aynı bankacı, bir puanlık bir faiz artışının 1 yıl vadeli tahvilde yaratacağı zarara kıyasla, aynı faiz artışının 5 yıl vadeli tahvilde yaratacağı zararın çok daha büyük olacağını hatırlatarak,. ‘Yani yabancılar, kendi çıkışları için ellerine kollarını bağlıyorlar’ dedi.Umarız Hükümet piyasaların tepkisizliğini ‘Hiçbir şey olmuyor, popülizme devam edelim’ diye algılamaz. Umarız; dışardan hareket başladığında, buna hazırlıklı bir konumda oluruz...
Yazarın Tüm Yazıları