Piyasa hareketleri IMF ile anlaşmayı zorluyor

ULUSLARARASI Para Fonu (IMF) Türkiye Masası İstanbul’a geldi ve dün özel sektör temsilcileriyle temaslarına başladı.

Hafta sonunda Ankara’ya geçecek ve resmi temaslar başlayacak.

Türkiye’nin bu yılın başlarında biten stand-by anlaşmasından sonra IMF ile ilişkilerini nasıl düzenleyeceği konusu hala belirsiz. Zaten borçlu olduğumuz için bir süre daha IMF’in izlemesi altında olacağız. Ancak bir yandan da ihtiyati stand-by anlaşması için uzun süredir görüşmeler yapıldığı halde bu konuya netlik kazandırılamadı.

Stand-by anlaşmasından sonra AKP hükümeti harcamalarda biraz gaza bastı. Özellikle ulaştırma yatırımları konusunda yatırım ödenekleri bir hayli aşılmış durumda. İşte IMF’in bu tür yatırımlardaki aşırı artışı frenlemek gerektiğini söyleyip, işsizlik fonundan yapılan aktarmalar gibi mali disiplini bozucu kararları geri almasını istediğini biliyoruz.

AKP Hükümeti ise önümüzdeki mart ayındaki seçimleri de düşünerek, harcamaları kısmaya yanaşmayıp, "olabiliyorsa IMF’le anlaşma olmadan bu işi götürmek" istiyor.

AKP Hükümetinin bu ikircikli tutumunu biran önce netleştirip, artık "IMF’yle anlaşma yapıyoruz" ya da "yapmıyoruz" diyeceği bir noktaya geliyoruz. Verilecek karar küresel krizin etkilerinin en yoğun hissedileceği dönemde, Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyor.

AKP hükümeti bir süre daha küresel kriz etkilerinin görülmemesi halinde "IMF ile yeni anlaşmaya girmeyip, bütçeye mali kural maddeleri koyarak işi götürme" noktasındaydı. Ancak son günlerde yaşananların özellikle de kurlardaki aşırı hareketlerin giderek AKP Hükümetini anlaşma konusunda zorladığını düşünüyorum. Daha doğrusu tek karar verici olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı piyasaların zorladığını düşünüyorum.

İSTEMEYE İSTEMEYE

Bu nedenle önümüzdeki bir hafta-on gün içinde IMF ile ihtiyati stand-by anlaşması yapılacağı açıklanırsa, artık benim için sürpriz olmaz.

Özetle; AKP Hükümeti istemeye istemeye IMF ile yeni anlaşmaya doğru yol alıyor.

Ekonomi bürokratları uzun zamandır IMF ile yeni anlaşma yapmak istiyordu, son yaşanan hareketler bu konudaki eğilimlerini iyice güçlendirdi. İşalemi zaten "çıpaların kaybolmaması" için, verilemeyen güvenin bu yolla sağlanması için IMF ile yeni bir anlaşmayı destekliyor.

Son dönemde piyasalar da zorladığı için bence AKP hükümeti çaresiz bu yola girecek gibi gözüküyor. En azından aksi takdirde doğacak sonuçlardan kurtulmak için yapacaklar...

TÜSİAD’dan Başbakan’a usturuplu yanıt geldi

TÜSİAD üyelerinin, krizle ilgili eleştirilerine karşı Başbakan’ın geçen haftaki sert çıkışına çok kızdıklarını biliyorum. O nedenle ne yanıt vereceklerini merakla bekliyordum.

Beklediğim yanıt dün geldi. Türkiye’de güven duygusunu artırmak gerektiğini, bunun için küresel krizin boyutları ve Türkiye’nin riskleriyle ilgili ciddi bir farkındalık içinde olunduğunun gösterilmesi gerektiğini kaydeden TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Devir, devletin özel sektörün bir arada olma devridir. Önerilere kulak verme devridir. Konuşanı susturma, ’biz gerekeni yaparız’ diyerek tartışmaları bastırma, yatırım yapan, istihdam yaratan, elini taşın altına koyan, sırtında yumurta küfesi taşıyan özel sektörü suçlama devri değildir.Evet, Türkiye’de görünen bir yangın yok, ama yön değiştiren ve kuvvetini artıran bir rüzgarın tehdidi altındayız" dedi.

HERKES ÇİZGİME GELSİN

IMF ile anlaşma konusunda "gereksiz biçimde gecikildiğini" kaydeden Yalçındağ, yapısal olarak ciddi bir sorun oluşturan cari açığın, küresel likiditenin daraldığı bu dönemde de finansman açısından bizi sıkıntıya sokabileceğini söyledi. Yalçındağ, "Demokrasi kültürünü içine sindirememeyi, ’herkes benim çizgime gelsin’ düşüncesini, ülkeyi yolundan saptıran suni gündem konuları ortaya atarak siyasetin ve bürokrasinin ulusal hedeflere kilitlenmesine engel olmayı siyasal istikrar anlayışıyla bağdaştıramıyoruz" şeklinde de konuştu.

Bazılarına sert gelebilir ama bildiğim kızgınlıklarıyla kıyasladığımda, TÜSİAD’ın Başbakan’a çok üsturuplu bir yanıt verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Belli ki Başbakan’ın ortalığı geren sertliğine uymamak, yani sorumlu davranma gereği duydukları için bu yolu seçtiler...
Yazarın Tüm Yazıları