Pişman olmamak için...

Güncelleme Tarihi:

Pişman olmamak için...
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2002 00:00

FRANSA'da Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimlerinin verdiği dersi göz önünde tutan İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin seçim yasalarını değiştirmeyi amaçlayan bir çalışma başlattığı bildiriliyor:Fransa'daki seçim sisteminin ayrıntıları da, aksayan noktalarıyla ilgili eleştiriler de uzmanların işi... Bizi bu sistemin dayandığı temel unsurlar ile yapılmak istenen değişikliğin amacı ilgilendiriyor.Bilindiği gibi Fransa'daki sistem iki turlu seçime dayanıyor. Yani birinci oylamada yüzde 51'den fazla oy alan aday seçilmiş oluyor ama bu oranı tutturamayan fakat yüzde 12.5'tan fazla oy alan partiler (adaylar) ikinci turda da yarışıyorlar. Böylece sağ oylar da, sol oylar da kazanması en güçlü partide toplanıyor ve Meclis'in üçer beşer sandalyeli partilere bölünmesi engellenmek isteniyor.Ancak, káğıt üstünde basit ve makul görünen bu sistemin isteneni yeterince vermediği sonucuna varılmış. Şimdi yapılan hazırlığa göre yüzde 12.5'tan fazla oy alanlara değil, ilk turda seçilemeyen ama en çok oy alan iki adaya ikinci turda yarışma hakkı tanınacakmış.Gördüğünüz gibi ‘‘uçlardaki’’ partileri yani marjinalleri mümkünse Meclis'e sokmamak isteniyor.Hani aşırı ırkçı Le Pen gibileri...Yüzeysel bir değerlendirme ile ‘‘Bu nasıl demokrasi? Hem çoğulculuk önleniyor hem de demokrasinin en önemli ölçütlerinden biri olan azınlıktaki görüşe bir gün çoğunluk haline gelme yolu tıkanıyor’’ diyebilirsiniz.Oysa durum öyle değil:Avrupa Birliği'nde artık, sizin seçiminiz sadece sizi ilgilendirmiyor. Yani örneğin Fransızlar, ‘‘İktidara biz faşist (veya bizdeki örneğinde dinci) bir partiyi getirdik, kime ne?’’ diyemiyorlar. Oradaki iktidar, kalan Avrupa Birliği üyesi 14 ülkeyi de çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü Avrupa Birliği hálá temel konularda ‘‘oybirliği’’ ile karar alıyor ve oybirliğinin sağlanması temel konularda aynı anlayışa sahip partilerle mümkün oluyor. O yüzden örneğin Avusturya'da Jörg Haider'in başında olduğu faşizan eğilimli Avusturya Özgürlük Partisi, 3 Ekim 1999 seçiminde 183 sandalyeden 52'sini aldı. Gerçi Sosyal Demokrat'lar 65 sandalye kazanmıştı ama seçimde büyük kayba uğramışlardı. O yüzden hükümeti ya faşizan eğilimli Jörg Haider kuracaktı, ya da Sosyal Demokrat'ların lideri Wolfgang Schüssel.Avrupa'dan Haider'a o kadar büyük tepki geldi ki, hem Meclis'ten çekildi hem de Başbakanlığı Schüssel'e bıraktı.Aynı şey bir ölçüde Hollanda'da ve bilindiği gibi Fransa'da da meydana geldi.O nedenle bizde de aklımız başımızda iken önümüzü görelim ve demokratik hukuk devletinin gerektirdiği önlemleri alalım.Hani Kemal Derviş ikide bir ‘‘4 Kasım sabahı pişman olmamak’’tan söz ediyor ya... İşte öyle bir durumu yaşamamak için.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!