Peygamberimizin yüce ahlakı IV

TEVAZU Mekke’ye girerken Hz. Enes (ra) anlatıyor:

Mekke’nin fethedildiği gün Rasulullah (sav) Müslümanlarla birlikte şehre girdiğinde insanlar yüksek duvarlara çıkmış onu seyrediyordu. Tevazusundan ötürü başını o kadar eğmişti ki, neredeyse başı bineğinin ön kısmına değecekti.
Yine bir başka rivayette Abdullah b. Ebu Bekir (ra) şöyle anlatıyor:
Mekke’nin fethi günü Rasulullah (sav) Zi-Tuva denilen yere geldiğinde durdu. Bineğinin üzerindeydi ve kırmızı bir örtüyü başına sarık gibi sarmış, sarığının bir ucunu da boğazını sarmayacak şekilde yüzünün öbür tarafına bağlamıştı. Allah Teâlâ’nın kendisine ihsan ettiği fetih ikramını görünce tevazusundan başını öne eğdi; öyle ki, neredeyse sakalı bineğinin ön kısmına değiyordu.
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
Rasulullah’la (sav) birlikte çarşıya gitmiştik. Rasulullah (sav) kumaşçıların yanına oturdu ve onlardan dört dirheme bir elbise satın aldı. Dirhemleri ağırlıklarına göre tartıp elbiseyi satana vermesi için çarşının sarrafına (para bozan) uzattı ve:
- Bunu tart ve ağır gelen kefedeki dirhemleri elbiseyi satana ver, dedi.
Sarraf:
- Böyle bir sözü senden önce hiç kimseden işitmedim, dedi.
Ben de adama;
- şu ahmaklık ve kötü ahlak sende fazlasıyla var. Sen Peygamberini tanımıyorsun galiba! dedim.
Rasulullah’ın (sav) ölçü ve tartıda ne denli özen gösterdiğini gören sarraf elindeki tartıyı attı ve öpmek için sıçrayarak Rasulullah’ın (sav) eline yapıştı. Resul-ü Ekrem (sav) ise hemen elini çekti ve:
- Bu hareket farislilerin hükümdarlarına (kisralara) yaptığı davranıştır. Ben ise bir hükümdar değil sizin gibi birisiyim, dedi.
Daha sonra Hz. Peygamber (sav) elbiseyi alarak oradan ayrıldı. Ben de elindeki elbiseyi almak isteyerek yanında yürüdüm.
- Bir şeyin sahibi, o şeyi taşımaya başkalarından daha layıktır, fakat o işi yapamayacak kadar aciz ve zayıf olursa müstesna. O takdirde bir Müslüman kardeşi ona yardım edebilir, buyurdu. Ben;
- Ya Rasulullah! Bu elbiseyi (şalvara benzeyen geniş pantolon) siz mi giyeceksiniz? diye sordum.
- Yolculukta veya mukimken, gece yahut gündüz (bunu giyebilirim)! Ben örtünmekle emrolundum ve bundan başka daha güzel örten bir şey bulamadım.
Yazarın Tüm Yazıları