Perişan olan sadece iki kişi değil

“Kim suçlu” diye soruyor genç kadın…

Haberin Devamı

Yasak bir ilişki yaşarken… Kendisi de evli ve çocuklu, sevdiği ve 5 yıldır beraber olduğu adam da... Kadın sevmeden evlenmiş. Ama ya adam?  Bilemiyoruz tabii… Ama “Yaşanacak tek bir ömür var” diyor kadın. Bunu da mutsuz ve sevgiden uzak geçirmek istemiyor. Hazır gerçek sevgiyi bulmuşken…
Düşününce hak verebiliyorsunuz. Bir tarafta sevgi tükenmişse… İnsan sevgisizliğe mahkum ederek mi tüketmeli yaşamını…  Bu, çelişkiye düşürüyor... Bence her ne olursa olsun, eşler belki, ama çocuklar asla terk edilmemeli… Çünkü kendi yaşamını düşünürken, tertemiz, körpe ve masum yaşamları da yok etmeye hakkı yok kimsenin…

İkimiz de başkalarıyla evliyiz ama birbirimizi seviyoruz

Biliyorum, sizin asla katlanamadığınız bir konudan söz edeceğim. Ama unutmayın ki Güzin Abla, hayatta hiçbir şeye “asla olmaz” gözü ile bakmamak lazım.
Evliyim; bir yar sevdim, o da evli. Genç yaşta mantık evliliği yaptım, beni sevenle, sevmeden evlendim. Çünkü önemli olanın kadının sevmesi değil erkeğin sevmesi olduğunu düşünmüştüm. Yanıldığımı anladığımda yıllar geçmişti ve çocuk sahibi olmuştum.

Yatağımızı bile ayırdık

Bir gün onunla tanıştım; başlangıçta ikimiz de gerçekleri birbirimizden sakladık ve itiraf ettiğimizde gerçekler acıtsa da, artık olan olmuştu... Biz  gerçek anlamda bir ilişki yaşıyorduk. Başlarda çok zordu, ben evli bir kadınım ve çocuklarım var. Vicdan azabından uyuyamadığım geceler, ağlama krizlerine girdiğim günler oldu. Eşime defalarca sorunlarımızın olduğunu, belki de ayrılmamız gerektiğini söyledim; her defasında aldığım cevap, “Ama ben seni çok seviyorum” oldu. Beraber olduğum kişi de benden farklı değil; o da eşine her açıldığında, “Ama ben seni seviyorum” cevabını almıştı ve almaya devam ediyor.
Diyeceksiniz ki “neden ayrılmıyorsunuz”; çocuklarımız var. Çocuklarımızın biraz daha büyüyüp, durumu anlayabilecekleri bir yaşa gelmelerini bekliyoruz.  Keşke her ikimiz de vicdansız, sadece kendimizi düşünen insanlar olsaydık; ama olamıyoruz…

40’ımıza yaklaştık, çocuk değiliz ama verilmiş sözler ve kimseyi kırmadan, incitmeden halledilmesi gereken yüklerimiz var.

Ben bir kadınım ve başka bir kadının kocasını seviyorum, bu ne yaman çelişkidir... Aynı şey benim başıma gelse ne yapardım diye düşünüp duruyorum. Ben alıp başımı giderdim, “Seni seviyorum”  diye duygusallığa başvurup, gözyaşlarına boğulup, çocuklarımı kullanmazdım. Bazen haykırmak geliyor içimden; “aldatıyorum seni” demek istiyorum, son çarem bu… Ancak çocuklarımı düşünüyorum; aynı durum sevdiğim adam için de geçerli. Bu neyin görmezden gelinmesidir, bu neyin inadıdır anlamış değilim; ne onun eşinin ne de benim eşimin bu durumu anlamamasına imkan var; sabahlara kadar konuşuyoruz, gündüzleri buluşuyoruz. Hatta eşlerimizle beraber bile olmuyoruz. Boşanmaya yanaşmayan ve her türlü manevi baskıyı ve duygu sömürüsünü deneyen eşlere sahibiz. Yıpranan iki kişi değil dört kişi ve beraberinde sürüklenen yaşamlar.

Kırsal bir yerde yaşasak ya da hiçbirimizin meslekleri, maddi gücü olmasa, diyeceğim ki “haklı olabilirler…”  Ancak dördümüz de üniversite mezunu, maddi imkanları yerinde insanlarız. İçimizde maddi anlamda mağdur olacak kimse yok. Manevi anlamda ise ruhen ve bedenen sahip olmadıkları eşlerini kaybetmemek için hâlâ inat eden, isteyen, yalvaran yakaran iki bencil insanın yarattığı bu durum “benim olmadı hiç kimsenin olmasın” inadından başka nedir?
Yaşanacak tek bir hayat var; başkası yok… Bu neyin savaşıdır, neyin inadıdır?

Ve sayın çocuklarımın babası olan adam; seni sevmiyorum, başkasını seviyorum… Hayatımda beni seven bir erkek var; her boşanmaya kalkışımda beni durdurmaya çalışman, yalvarışlarından, çocukları öne sürüşünden, tehditkar konuşmalarından bıktım… Bir gün seni aldattığımı herkesin içinde yüzüne haykırıp çekip gideceğim.

Sayın sevdiğim erkeğin eşi; bir kadın kocasının onu aldattığını bu geçen 5 yıllık süreçte nasıl olur da anlayamaz; ayrılmak istediğinde çocuklarını kullanır, “her şey kabulüm” der, üstünü örtmeye çalışır, hatta intihar edeceğine dair tehditler savurur?
Şimdi sorarım size; kim suçlu?
RUMUZ: B.K.

Yazarın Tüm Yazıları