Pencereden atamazsın

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Düne kadar Tansu Çiller'le kuzu sarması olacaksın.

Al gülüm ver gülüm yapacaksın. ‘Ülkenin başına kadın başbakan getirdim Türkiye’yi Batılı yaptım' diye gerinip duracaksın.

Çiller sektörünün her türlü yolsuzluk uğursuzluk işlerini görmezlikten geleceksin.

Sonra, bir yerlerden kan kokusu alıp tornistan edeceksin.

Temiz siyaset isteyen ama temizliğini ispat edememiş insanları partisine ‘yamayan’ ara rejim başbakanının saflarında yer tutacaksın. İktidar tahtalarına hep sağlam basmak için, hesabını çok iyi yapacaksın.

Sonra çıkıp esip savuracaksın.

Diyeceksin ki ‘Ben efe bir adamımım. Vurdum mu kırarım. Kimsenin gözünün yaşına bakmam. Bakanlığıma bağlı kuruluşları yıl sonuna kadar özelleştiririm. Bunu uzun vadeli kiralama yoluyla yaparım. Kiralamayı beceremeyen yöneticileri de pencereden atarım’...

Türkiye'nin gündemine 1983'te giren özelleştirmeyi, ‘pencereden atma’ yöntemiyle hızlandıracak hızlı kişi Sanayi Bakanı Yalım Erez.

Yöntemi, ‘Vay be ne erkek adam, tam icraat adamı’ dedirtecek tarzda.

Bu hükümetin, ön saflarda giden epey kabadayısı var. Bu kabadayıların ifade biçimi hep birinci tekil şahısla. Pekiştirilmiş birinci tekil şahıs. ‘Ben yaptım oldu’. ‘Ben atarım, saçarım, ben çalışanın parasını vermem’ gibisinen bir kükreme, güç gösterisi, demode bir megalomani.

Bir tanesine, geçenlerde, ‘sus’ deyiverdiler, şimdilik sus pus oldu. Purosunu püflüyor.

Kısa bir süre geçti, diğeri aldı sazı eline, ‘pencerelere, kapılara musallat oldu. Hoşuma gitmeyen yöneticiyi sallandırırım’ diyor. Diyebiliyor. Dedirdiliyor.

‘Benim yaptığım doğrudur’a, hem kendisini hem de çevresindekileri öyle bir inandırmış ki, kimse de çıkıp sormuyor bu gibilerine, ‘Kardeşim, iyi hoş da, Tansu pencereye çıkarıp sonra neden atıverdin aşağı’ diye.

Ve gene sorulmuyor, ‘senin mensubu olduğun DYP, bir önceki iktidarın yaptığı özelleştirmelerin iptali için dava açmadı mı’ diye.

‘Pencereden adam atarak’ özelleştirme yapma nöbeti geçirenlere duyurulur.

Ciddi ülkeler, bu işi, yasalar, kurallar çerçevesinde mutlak bir şeffaflıkla yapıyorlar.

Türkiye'nin sorunu ise özelleştirmeyi inandırıcı, güvenilir ve istenilir hale getirmek. Yani, ‘Özelleştirmeden kim avanta sağlayacak’ şüphesini ortadan kaldırmak.

Bu da yaz boz tahtasına çevrilen bir özelleştirme kurumuyla yapılabilir mi?

Vergi toplama cesareti olmayanların, kapıdan pencereden adam atarak özelleştirme kabadayısı kesilmeleri de pek inandırıcı olmuyor.

Şeffaf özelleştirme şeffaf siyasetçilerin işidir...

Yazarın Tüm Yazıları