Pembelerle dans

Güncelleme Tarihi:

Pembelerle dans
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bu yıl kadın modasında tutan trendler kendini gösterdi. Renklerden ağırlıklı olarak pembe, turuncu; bir de yeşil. Kumaşlar uçuşan türden, mesela şifon. Tarza gelince, tahttan inmeyen serbest stilin yanı sıra kadınsı şıklık yükselişe geçti. Yani etek-bluz, küçük çanta ile çıtkırıldım hanımefendiler de göreceğiz. Ama asıl bu yıl ne var derseniz, cesur seçimler derim.

Modacıların renk tutkusu sürüyor. Podyumlar egzotik çiçek serası gibi. Pembeler, turuncular ve yeşil... Giysiler, makyaj, aksesuvar, hepsi renklendi. Tepeden tırnağa bir rengin çeşitli tonlarını görmek mümkün. Ortaya atılan renk trendlerinden en çok pembe ve turuncular tuttu. Bunları ise yeşil izliyor. Göz alan, ışıl ışıl yeşiller. Pembeler mi giydiniz, gözlerinizden tırnaklarınıza pembenin tonlarını kuşanacaksınız.

İsterseniz renk bileşimleri de yapabilirsiniz. En çok tutulanları ise çingene pembesi ile turuncuyu birarada kullanmak.

Kumaşlar, şifon gibi, ince, ışık oyunlarına imkan tanıyan, kadınsı ve narin malzemelerden oluşuyor. Son yıllardaki cesur ya da Lolitavari stile ek olarak bu yıl bir de Pariziyen kadın şıklığı sahneye çıktı.

Hani o eski Fransız filmlerinde Catherine Deneuve'ün tarzı gibi: Hanım hanımcık, etek-bluzlar, zarif ayakkabılar ve küçük çantalar... Ama 2000'in kadın şıklığında sadelik renklerle taçlanıyor. Yani elegan giysiler, uyumlu ama farklı renklerdeki ayakkabı veya çantalarla (veya kemer gibi aksesuvarlarla) çarpıcılık kazanıyor.

Bana sorarsanız bu yılın trendleri moda dünyasında mozaik kavramının şahikasına ulaşıyor. Bir yandan 70'ler, bir yandan kadınsı şıklık; çarpıcı ve sıradışı, yani cesur makyaj, insana kendi yaratıcılığını ortaya koymak için bulunmaz fırsat sunuyor. Sanki bir tiyatronun kostüm odasından seçilmişçesine anakronik, çeşitli ve özgün.

GALİBA CÜRET İŞİ

Bizde bu stil özgürlüğü biraz da cesaret demek. Çünkü hala renk ve çeşide alışmış değiliz. Geçenlerde saçlarımı turuncuya, gözlerimi yeşile boyadım. Gördüm ki, İstanbul sokaklarında, hem de en modern sokaklarında bile tutuculuk hala kol geziyor.

Üstelik sessiz bir tutuculuk da değil, insanların bağnaz bakışlarına bir de taciz edici sözler ekleniyor.

Sıradan çoğunluktan görünmenin verdiği bir cüretle taciz edici sözler...

Oysa moda kanalı fTV'nin kablolu yayınlara girişiyle sevinmiştim. Tamam, demiştim hiç değilse gözler, zihinler yaratıcılığa, farklılığa, sıradışılığa alışır diye düşünmüştüm. Ama sürüye aykırı kara kuzu maumelesi gördüm!

Yine de eninde sonunda farklı olanı yadırgasak da insanların seçimlerine tepki vermemeyi öğreneceğiz diye umuyorum.

Biraz ağır ilerliyoruz bu yolda. Bir düşünün, eskiden,aynı anda küpe, bilezik ve kolye takmak görgüsüzlük kabul edilirdi.

Gündüz vakti koyu makyaj yapmak, çoğunluğun ‘‘cumartesi güzeli’’ damgasıyla karşılaşırdı. (Çok sevdiğim bir komşumuz Ezine'de ilk kez sokağa naylon çorapla çıkan kadın olduğunu söylerdi. Bu yüzden taşlandığını anlatmıştı, yetmezmiş gibi aynı günün akşamı olan depremden de sorumlusu tutulmuş!)

Bir de bugüne bakın: Çarpıcı şıklığa artık alışıldı. Sıra, sıradışılığa alışmaya geldi.

Pembelerle dans

ACAİP MAKYAJ

Bu yıl belleri incecik, rengarenk kemerler saracak. Giysilerde puantiye desen de modacıların çok tuttuklarından. Ama yine birincilik çiçek desenlerinde. Çantalarsa neredeyse egzotik diyarlardan alınma hatıra bibloları gibi. Makyaja gelince, bir makyaj fanatiği olarak en müjdeli yıl diye düşünüyorum. Çünkü yüzlerde turuncular, sarılar, pembe hatta kırmızılar parıldayacak. Kimi modacıların yüze desen ve çizgi uygulamaları da var. Kısaca neden hoşlanıyorsanız sonuna kadar gidebilirsiniz! Yüzünüz tuval, siz ressam olacaksınız. Renklerle oyun... Ve oyunun kuralı yok. Devir cesur seçimler devri...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!