Pembe günlere duyulan özlem, Michael Kors’dan Louis Vuitton’a, Gizia’dan Nike’a birçok markanın kış koleksiyonlarında pembeye geniş yer vermesine yol açtı.
Renk uzmanı Rana Nuhoğlu, pembe rengin kırmızı ailesinden geldiğini söylüyor. Çekingen ve romantik bir yumuşaklığa sahip olduğunu anlatıyor: "Dişilik ve aşkı sembolize ettiği de bir gerçek. Aynı zamanda sevgi ve yardımseverlik güdüleri çok kuvvetli. Pembe, kıskançlık ve kini barındırmayacak kadar yumuşak bir karaktere sahiptir. Gerçek pembe, toz pembesi diye tabir edilen çok açık tondur. Bu tonu seven insanlar, kolaylıkla incinebilecek yapıdadır. Parlak pembe neşe anlamına gelir. Pudra pembesi kasları gevşetir, duyguları geliştirir."
Kısacası pembe ile ilgili negatif bir şey duymak neredeyse imkánsız. Renklerin bu en pozitif olanının soğuk, karanlık, yağmurlu kış günlerinde moda olması hiç tesadüf değil. Moda dünyası eski pembe günlerine özlem duyuyor. Ekonomik kriz tüm markaları bezdirdi, herkes bulutlar dağılsın, eski şaşaalı günler geri gelsin istiyor.
Pembeyi en çok kullanan tasarımcıların başında Michael Kors ve Marc Jacobs geliyor. Michael Kors, defilede mankenleri pembe perukla podyuma çıkardı. Jacobs’un Louis Vuitton için tasarladığı koleksiyonda en baskın renk hiç tartışmasız pembe. Bileklikler, çantalar, etekler, eldivenler bile pembe. Ayakkabı derseniz en pembe ve en iddialı model Christian Louboutin’den çıktı. Unutmadan, Dolce Gabbana ve Iceberg pembeden kürk bile yaptı. En pembe haute couture koleksiyonu ise Christian Dior’a ait.