Peki Hoca'nın değirmeninin suyu nereden geliyor?

NECMETTİN Bey'in mal varlığı listesi önümde. Bakıyorum, yukarıdan aşağı tam bir gazete sayfası boyunda.

Bu bildirim 1995 yılına ait.

Bu tarihten sonra Hoca'nın mal varlığına neler eklendi, tam olarak bilemiyoruz.

Ama son zamanlarda müritleri tarafından satın alınıp onarılan ve ikametlerine hazır hale getirilen Boğaz kıyısındaki muhteşem yalıdan bütün kamuoyu haberdar.

Tanrı sağlık versin de güle güle otursunlar.

Ama doğrusu 4 daire, 7 arsa, 7 tarla, 3 yazlık ev, bir malikane, bir kooperatif hissesi, 148 kilo altın, 1 milyon dolardan fazla döviz, 3 lüks otomobilden oluşan muazzam serveti, kafamı ciddi şekilde kurcalıyor.

30 küsur yıldır çalışmayıp siyaset yapan ve bu arada tek geliri zaman zaman da kesintiye uğrayan milletvekili maaşı olan Erbakan'ın bu göz kamaştıran serveti nasıl elde ettiğini gerçekten merak ediyorum.

Sahi nereden geliyor dersiniz bu değirmenin suyu?

Hocamızın da tıpkı genç rakibi Tayyip Bey gibi bir eli yağda bir eli balda...

Mercedes'ten aşağı inmiyor. Çevresi çifter çifter hizmetlilerle çevrili. Yediği önünde, yemediği arkasında...

* * *

Geçtiğimiz yıllarda bu muhteşem serveti nasıl edindiğini halkımız da merak etmişti.

Bunun üzerine Hoca, bir basın açıklamasıyla konuyu aydınlatmıştı.

Meğer kendileri Teknik Üniversite'de asistan, doçent olarak görev yaptığı yıllarda yurtdışına gittiği zaman aldığı harcırahları biriktirirmiş hep.

Sonra bunları altına yatırmış.

Altınlar üremiş üremiş dövize dönüşmüş, dövizler değerlenmiş malikane, daire, ev, arsa, tarla olmuş.

Böylece bu muazzam servet meydana gelmiş.

Biz o zaman bu açıklamayı okurken Zati Sungur'un silindir şapkadan çıkardığı tavşanları anımsadık hep...

Aslında kabul etmek gerekir ki, bu büyük serveti harcırahlarını biriktire biriktire yaratan Hoca tam bir para büyücüsü.

Kendisini takdir etmeyen günah işler.

Doğrusu ben takdir ediyorum ve sihirbazlar kralı Zati Sungur'da bile böyle numaralar görmediğimi açıkça itiraf ediyorum.

Hoca'nın iktidar olduğu dönemlerde nasıl hayali fabrikalar kurduğunu da çok takdir etmiştik zamanında.

Sayelerinde Anadolu'nun her karış toprağı hayali temellerle dolmuştu.

Sonra o çukurların hepsi birer gölet oldu. Yaz sıcaklarında çoluk çocuk oralarda yüzüp serinledi.

* * *

Yalnız Hoca, yeni parti kurulması konusunda sözünü dinlemeyen yaramaz öğrencileri yüzünden bir hayli sıkıntılı.

Hoca onlara kızıyor, ama elinden pek bir şey gelmiyor.

Diyor ki, ‘‘Ben karar vereceğim, siz itaat edeceksiniz’’.

Ama Erdoğan ve arkadaşları, Milli Görüş terbiyesinin dışına çıkıp ‘‘Olmaz... Mutlak itaat olamaz’’ diyorlar.

Tövbe... Tövbe...

Hoca'ya göre, Tanrı affetsin ama hepsi büyük günah işliyor.

Eeee iktidar bu... Baba ile oğulu bile kanlı bıçaklı yapan bu sihirli gücün Hoca ile öğrencilerini birbirine düşürmesi doğal.

Yani ne kadar gayret edilirse edilsin, siyasal İslam hareketi ikiye bölünüyor.

Bunlardan kendilerini ‘‘Yenilikçi’’ diye tanıtanlara katılanlar, siyasal İslam'ın bir kanadına girdiklerini iyi bilsinler.

Bence bir de bu değirmenin suyunun nereden geldiğini biraz irdelesinler.

Bakalım neler bulacaklar.

Bu harekete taa başından beri gönül vermiş olanlar ise bunları sorgulayanlara küfredeceklerine, bu değirmen ve su işine biraz kafa yorsunlar.

Bakarsınız bir mucize gerçekleşir, onların da gözleri açılır.
Yazarın Tüm Yazıları