Yatırım ile çevre çatışıyor

Güncelleme Tarihi:

Yatırım ile çevre çatışıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2007 00:00

Kaz Dağları’nda altın sondajı gibi bazı olaylar, toplumda büyük yankı yaratıyor ama Türkiye’de yatırımla çevrenin çatıştığı tek nokta burası değil. Ülkenin çeşitli noktalarında irili ufaklı fırtınalar kopuyor. Çevre örgütlerinin, bölge halkının çevreye zarar vereceği için karşı çıktığı, çoğu dava sürecinde olan, kimi sesini duyuran kimi sessiz bir mücadeleye konu olan, birkaçı 20 yıl geriye giden olaylardan sadece bazılarını seçtik.

Bu çatışmalar en çok suyun tüketilmesi ve kirletilmesi gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Zararlı gazlar diğer itiraz nedenleri. Artık Türkler temiz madencilik, temiz enerji, ekonomik su kullanımı istiyor. Yıllar süren doğa-yatırım çatışması gösteriyor ki Türkiye’de hükümetler yatırımın yapılmasını mutlaka istiyorsa, defalarca kanun veya kapsam değişikliği yaparak mahkeme kararlarını bile etkisiz hale getirebiliyor. Bundan sonrası doğaseverlerin azmiyle baştakilerin vicdanına kalıyor.

ORMAN TAHRİBATI

İğneada Longozu: Kırklareli İğneada, dünyanın sayılı longoz ormanlarından (belli dönemlerde ağaçların kökleri su altında kalıyor). 25-30 metrelik ağaçların olduğu bu ormanları besleyen derelerin yatağı İstanbul’a su getirmek için İSKİ tarafından değiştirilmek istenince tartışma başladı. Bölge, dünya mirası olarak Dünya Bankası’ndan hibe yardımı almış ve hükümet tarafından Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ilan edilmişti. Ama hükümet bu yıl bölgenin statüsünü milli parka çevirdi, böylece mutlak korunması gereken bölge statüsünü kaybetti. Dernek burada baraj kurulacağını ancak bunun halktan saklandığını iddia ediyor. Doğal Hayatı Koruma Derneği de hukuki süreç başlatmaya hazırlanıyor.

İskenderun 2. Organize Sanayi Bölgesi: Çam ve okaliptüslerin bulunması tepki çekti. Çelik Sendikası ve SHP dava açtı, yürütme durduruldu.

Golf sahaları: Antalya’daki Sorgun plaftormunun çabalarıyla Sorgun ve Belek ormanları sit alanı ilan edildi. Ancak yine de golfe yönelik yeni otel inşaatları için kesimler görülüyor. Golf sahaları çok su istediği için de karşı çıkılıyor.

ÇİMENTO FABRİKALARI

Pazarcık: Kahramanmaraş Pazarcık’taki Narlı Ovası’nda iki çimento fabrikası yatırımına karşı "Onuruma ve Ovama Dokunma Hareketi" kuruldu. Çimento fabrikalarının sera gazı emisyonu da, fuel oil ve kömür tüketimi de çok yüksek. Temmuz ayında Gaziantep İdare Mahkemesi’nde dava açtılar, iddia iki fabrikanın ilin bir yılda tükettiği kömürün 7 katını tüketeceği.



TAŞ OCAKLARI

Ulubat Gölü çevresi: Gölün güneyinde, özellikle Fadıllı köyündeki taş ocağı büyük tepki aldı. Göle bir km kuş uçumu mesafede, uluslararası tarımsal sertifikayla şeftali, armut ve karaincir yetiştiren 51 köylü var. Taş ocağının çalıştığı dere, köye ve göle çamur taşıyor. Muhtar, Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği, Nilüfer Yerel Gündem 21 Derneği iznin iptali için dava açtı. Maden çalışmıyor.

İskenderun: Amanos Dağları’nda 30 taş ve mermer ocağı, çok sayıda da yeni başvuru var. Yöre halkı hem orman alanı kesildiği, hem peyzaj bozulduğu, hem alan açmak için dinamit kullanılması, hem de çıkan toz nedeniyle rahatsız.

YAPILAŞMA

Uludağ Milli Parkı: TMMOB, Bursa Barosu ve vatandaşlar, Uludağ’da yapımına başlanan ikinci yerleşim bölgesinin Kırkpınar su kaynakları üzerinde kurulmasına itiraz edip 1998’de dava açtılar. Yargıdan yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Hükümet yeni bir kararla burayı Uludağ Kış Sporları turizm merkezi ilan etti. Çevreciler dava kazandıkça hükümetler yerleşim bölgesinin sınırlarını küçülttü. Bu arada 5 otel inşa edildi, 7 otelin yerinin tahsisi yapıldı. Burada, 2 bin metrenin üzerinde Alpine Zone denilen bölgede sadece Uludağ’a özgü 36 bitki var.

ZEHİRLİ ATIK TESİSLERİ

Silivri ve Tarsus: Zehirli atıklardan kurtulmak için büyük fabrikalara yakın atık yakma, depolama ve geri dönüşüm tesisleri gerekiyor. Bu tesislerin yerleşime hangi mesafede olacağını belirleyecek yönetmelik henüz taslak halinde. Mersin Tarsus’ta düşünülen bir tesis için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapıldı ancak Tarsus Belediyesi rapora karşı dava açıp yürütmeyi durdurdu. Dava sürüyor. Trakya’ya konacak tesis için İstanbul Silivri’de iki yer değerlendiriliyor. Büyük Çavuşlu Beldesi’ne yapılması planlanan tesis ÇED sürecinde. Bölge halkı kampanya başlattı ve iptal davası açmak için bilirkişi raporu alınıyor.

TERMİK SANTRALLAR

Saray: Bölge halkının meşe ormanlarının altındaki linyit yataklarının üzerine kurulacak termik santral girişiminden iki yıl önce haberi oldu. Tekirdağ Saray’da Doğayı Koruma ve Temiz Çevre Derneği’ni kurdular, ihalenin iptali için dava açtılar ve yürüyüşler yaptılar. Burada hem ağaç kesilmesiyle, hem de kükürt salımıyla doğa katliamı yapılacağını, rüzgar nedeniyle 70 km’lik alanın etkileneceğini belirtiyor, rüzgar santralı için araştırma yapılmasını istiyorlar.

Bursa-Kozağacı Köyü: Termik santral projesi, Napolyon kirazı üreten yöre halkını kızdırdı. Bölgede linyit yatakları var. Kömür yakıldığında havaya salınan kükürt, asit yağmuru olarak toprağı etkiliyor. 5 Haziran 2006’da dünya çevre gününde 2 bin köylü yürüyüş yaptı. Adana Tufanbeyli’de de termik santral projesine karşı yerel örgütler tepki gösteriyor.

ALTIN MADENLERİ

Kaz Dağları: Şirketler altın aramayı bitirdi, sıra maden çıkarma ruhsatına geldi. Kaz Dağlarını Koruma Girişimi birçok yönden buna karşı çıkıyor: Dünyanın akciğerlerinden biri olan Kaz Dağları’nda 3 bin 800 hektarlık alanda ağaç kaybı, yaban hayatının ve bitki örtüsünün etkilenmesi, altın arama için kullanılan suyun kaynakları tüketmesi, siyanürün verdiği zarar.

Kozak Yaylası:
Bir yıl önce altın aranmaya başlandı. Kozak Yaylası Doğal Çevreyi Koruma Kültür ve Turizm Derneği Haziran ayında 5 bin kişilik bir karşı piknik düzenledi. Burada hayat çam fıstığına dayalı. Köylüler ağaçlar kesilirse heyelan riskinin doğmasından ve su probleminin artmasından kaygılı.

Cerattepe: Köylüler dünyanın en yaşlı ve en zengin bitki örtüsüne sahip 25 bölgeden biri olan Cerattepe için 20 yıldır kampanya sürdürüyor. Artvin Barosu ve Yeşil Artvin Derneği girişimleriyle Haziran 2005’te işletme ruhsatının iptali için yürütmenin durdulması kararı verildi, yargı devam ediyor.

NÜKLEER SANTRALLAR

Akkuyu ve Sinop: Nükleer santral için en ciddi girişim 1975-2000 arasında sürdürülen Mersin Akkuyu projesiydi. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit projeyi iptal etti. Sonra gözler Sinop’a yöneldi. AKP hükümeti 5 nükleer santral inşa etmeyi düşündüğünü açıkladı. Enerji Bakanı Hilmi Güler, ihaleye 21 Şubat 2008’de çıkılacağını açıkladı. Sinop’taki nükleer santral sahasının lisanslama çalışmaları tamamlanmadığı için yeniden Mersin Akkuyu gündeme geldi. Hem Akkuyu hem Sinop yıllardır santrala karşı direniyor. Nükleer Karşıtı Platform, çevresel riskler ve yüksek maliyet nedeniyle nükleer santrala tümden karşı.

BARAJLAR

Fırtına Deresi ve Hemşin Vadisi: Rize’deki Fırtına Deresi üzerine kurulması planlanan Dilek Güroluk Hidroelektrik Santralı yapımı Danıştay kararıyla durduruldu. Bu baraja Çamlıhemşin ve Hemşin Vakfı, Hemşin Dernekleri, WWF, TEMA gibi birçok örgüt itiraz etmişti. Daha sonra buraya çok yakın Dikkaya köyünde yapılmak istendi. Şirket, santral için 12 Temmuz’da Çevre Bakanlığı’ndan "Çevre Etki Değerlendirme raporu gerekli değildir’ kararı almıştı. Hemşinlilerin açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı çıktı. Dava sürüyor.

Çoruh Nehri: Doğa Derneği, Çoruh Nehri’nde kurulacak iki barajı en tehlikeli 5 baraj arasında gösteriyor. İlçe merkezini de sular altında bırakacak Artvin Yusufeli barajı 133 canlı türü için çok önemli olan Çoruh Vadisi’nin 5 bin 535 hektarlık bir alanını etkileyecek. Güllübağ Projesi, 2 bin 200 hektarlık alanı su altında bırakacak, bu yüzden nesli tehlikedeki iki endemik bitki türü de (Campanula choruhensis ve Erysimum leptocarpum) yok olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!