Park Zirve

‘Ayşe Arman denilen o karı var ya...’

Sabah 7 uçağıyla Adana«ya gidiyorum, daha afyonum patlamamış, güvenlik kontrolünden geçiyorum, bir elimde Alya, diğer elimde çantalar ve puset. Tam arkasında durduğumu fark etmeyen bir adam, yanındaki adama işte aynen böyle diyor:

‘Ayşe Arman denilen o karı var ya...’

Tepemin nasıl attığını anlatamam.

‘Siz ne biçim konuşuyorsunuz’ diyorum. En pişkin haliyle ne dese beğenirsiniz: ‘Hanımefendi, size ne oluyor, biz kendi aramızda konuşuyoruz!’

‘İyi ama benim hakkımda konuşuyorsunuz’ diyorum. ‘Ne olacak yani, bir durum mu var?’ diyor.

En dayı haliyle. En tehditkar haliyle. Kusura bakmayın, ağzımdan öyle çıktı dese yemin ederim yoluma devam ederim. Ben de dünyanın en edepli konuşan insanı değilim. Ama işte adam hem suçlu hem güçlü. Şaşkınlık içinde oracıkta ayakta duruyorum, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

‘Gitsene işine kardeşim ne dikiliyorsun yanımızda’ diyor.

Şaka gibi. Belli ki, bu iki havaalanı magandası, Alya ile yalnız seyahat ettiğimi görüyor. Yanımda onlara ‘Hop!’ diyecek bir erkek olmadığını biliyor, yüklendikçe yükleniyorlar. Ben onlarla eşit şartlarda değilim. Kucağımda 8 aylık bir çocuk var. Alya varken, kendimi kontrol ediyorum. Sesimi bile yükseltmiyorum. Onu ürkütecek hiçbir şey yapmıyorum.

O anda kendimi ne kadar çaresiz hissettiğimi size anlatamam. Resmen kızım var diye rezalet çıkarmadım. O adamlarla dalaşmadım. Ama bu ülkede kadın olmanın ne kadar zor olduğunu bir kere daha anladım. Hele bekar anne olmak, kim bilir ne zordur. Allah bütün kadınları, bütün anneleri bu tür okumuş magandalardan korusun! Amin.

HAMİŞ: Trafikte bize zarar veren araçların plakalarını teşhir ediyoruz değil mi? Neden peki magandalık yapan adamları etmiyoruz? Okumuş şehir magandaları öykülerinizi beklerim efendim...

LİMONCU DAYI

Okumuş maganda Erciş O. ve Kaba M’yı, İzmir’e uğurladıktan sonra, 102 No’lu kapıdan Adana uçağına biniyoruz. Alya’nın 2. Adana seferi bu. ‘Alya, kime gidiyor? Limoncu dayıya!’ Yurtdışında uluslararası ilişkiler okuduktan sonra, çiftçilik yapmak üzere kendi isteğiyle baba ocağına dönen kardeşim Nevzat«ın aramızdaki kod adı ‘Limoncu dayı.’ Limonları yeni sattı da! Limoncu dayı bizi karşılıyor, Alya mutluluktan ölüyor, ona çipil çipil bakmaya başlıyor. Adana’da böyle bir yeni nesil var: İyi bir eğitim alıyorlar, ama kurumsal şirketlerde çalışmak yerine, baba ocağına dönüp kendi kendilerinin patronu olmayı seçiyorlar. Eski pamuk ağaları yerlerini, yeniliğe açık olan böyle bir genç nesile bırakıyor.

Pamuk ağası deyince, bilmem izlediniz mi? ATV’de yeni bir dizi başladı: Beyaz Gelincik. Memleketimde çekiliyor. Adana’yı son derece modern ve gelişmiş bir şehir olarak gösteriyor. Bir Adanalı olarak 2 şey dikkatimi çekti, yazmadan edemeyeceğim:

Her ne kadar genç bir nesil bu işleri devralmış olsa da, beyaz keten takım elbiseyle hiç kimse pamuk tarlasına gitmez... Keşke... Ama nerede?

Ziraat mühendisi kız, kolsuz bir bluzle amelelerin arasına giriyor. Tamam Adana son yıllarda gelişti ama ne yazık ki, bu da mümkün değil. Bir insanın topuklu ayakkabılarla tarlaya gitmesi ise... Zaten fiilen mümkün değil!

Ama yanlış anlaşılmasın, Adanalı olarak bayılıyoruz bu diziye. İlgiyle izlemeye devam edeceğiz.

Adana'da müthiş bir yer

Adı Zirve. Park Zirve. Kartal yuvası gibi bir şey. Bir tepenin zirvesine konuşlanmış vaziyette. Seyhan Baraj Gölü«ne bakıyor. Manzarayı görünce insanın nefesi kesiliyor, ‘Ben neredeyim?’ oluyor. Burası Adana’da hizmete yeni sunulan bir yer. Sahibi Tayyar Zaimoğlu. 3 ayrı restoran, açık ve kapalı bir bar... Önünüzde uçsuz bucaksız bir göl ve gölün içinde küçücük adacıklar... Ön cephesi olduğu gibi cam, 270 derece. 4000 metrekare üzerine kurulmuş üç katlı bir yer. Doğanın içinde kayboluyor, hiçbir şekilde insanı rahatsız etmiyor. Ben en çok palmiyeleri sevdim. 14 adet ince gövdeli palmiye göğe doğru yükseliyor. Bu palmiyeleri Tayyar Zaimoğlu, taa Mısır«dan getirtmiş. ‘Türkiye«de palmiye kalmadı mı?’ derseniz, bunların her biri 10 metre yüksekliğinde ve ince gövdeli. Manzara kapanmıyor. Türkiye’de bu cins palmiye yokmuş, bizimkiler şişman gövdeliymiş. O kadar sevdim ki Zirve’yi ‘Beni burada bırakın gidin’ dedim, o manzaraya daldım gittim.

Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın keşif ve teşvikleriyle açılmış. Zirve, Adana’ya farklı bir vizyon kazandırmış. Tayyar Zaimoğlu’nu kutlamak lazım. O zaten benim tanıdığım en cins adamlardan biri. Kafası fevkalade farklı çalışıyor. Düşünsenize, hálá göle inen yatay bir asansör yaptırmayı istiyor. Orada iki tekne olacak, gölün içinde tespit ettiği beach’lere gidilecek, gölde her türlü su sporu yapılabilecek. Ben size söyleyeyim Adana, Tayyar Zaimoğlu gibi yenilikçi ve cesur adamların omuzlarında yükselecek...
Yazarın Tüm Yazıları