Parçacık hızlandırıcıların sağlığımızla ne ilgisi var?

GEÇMİŞTE de böyle dönemler olmuş, şimdilerde yeniden oluyor. Bilimsel gelişmeler neredeyse baş döndürücü bir hız kazandı.

Haberin Devamı

Bu hızlanmanın görünür sebebi, parçacık hızlandırıcıları.
Bizde hala bir fantezi gibi bakılıyor, yerin altına tüneller kazmaya, bu tünellerin etrafına mıknatıslar yerleştirmeye ve tünellerin içinde atom altı parçacıkları hızlandırıp birbiriyle çarpıştırmaya.
Oysa dünyanın pek çok yerinde son 40 yıldır hızlandırıcılar üzerinde çalışılıyor. Dünyanın yatırımı yapıldı bunlara. İçlerinde en büyüğü, 27 kilometrelik tünelleriyle CERN. Ki onlar bu tünelin de yetmediğini, daha büyüğünü inşa etmek istediklerini geçenlerde söylediler.
Peki ne oluyor bu hızlandırıcılarda?
Aslında çok fazla şey oluyor; ben bir tanesini anlatayım bugün.
Protein, hayatın temel yapıtaşı. Sayısını bilmediğimiz kadar çok protein çeşidi var.
Eskiden bir proteinin moleküler yapısını çözmek çok uzun ve zahmetli bir işti. Bir yıldan uzun sürüyordu.
Bugün hızlandırıcılar sayesinde bu durum değişti. Artık bir proteinin moleküler yapısını çözmek 2 nano saniye bile sürmüyor.
Öyle olunca da, dünyanın orasında burasında mütemadiyen protein çözülüyor ve sonra da bunların patentleri alınıyor.
Bizim ve bütün canlıların temel genetik kodlarını üzerinde taşıyan DNA proteinlerden oluşuyor. Dolayısıyla artık DNA çözümlemesi yapmak da çok hızlandı.
Hal böyle olunca kanser dahil olmak üzere hastalıklarla mücadelede yepyeni bir kapı açıldı. Her türlü genetik tedavide de.
Bir yandan biyoloji kitapları proteinlerin çözülme hızının artması yüzünden baştan sona yeniden yazılırken bir yandan da tıp bilimi biyo-genetik sayesinde kendisine inanılmaz bir genişleme alanı buldu.
Bize vaad edilen şeylerden biri şu: Vücunuzdan alınacak kanserli hücrenin DNA’sı hızla çözülecek ve o DNA içinde hücrenin vücudun korunma sisteminden gizlenmesini belirleyen ‘gen’ saptanacak, sonra o geni etkisiz kılacak bir yöntem bulunacak ve böylece vücudun kendi savunma sistemi kanserli hücreleri öldürüp dışarı atacak!
Kök hücre ve gen tedavisinin bir araya geldiği, hastalığa yol açan genlerin sağlam gene sahip başka birinden alınan genlerle değiştirilip kimi hastalıkların tedavi edildiği yep yeni imkanların peşinde bilimciler artık.
Bazı kısmi başarılar var. Mesela kalp krizi geçirdiği için kalbinde doku kaybı olmuş hastalara kendi kök hücreleri verildi ve ölmüş kalp kası hücreleri yenilendi, bir yerde kalp tamir edildi.
Ama başarısızlıklar da var. Omurilik felçli hastaları çok umutlandıran bazı gelişmeler daha sonra boş çıktı.
Ve bütün bunlar fizikçilerin yaptığı parçacık hızlandırıcılar sayesinde, burada belirlenen teknolojilere mümkün oldu, daha da olacak. Çünkü dünya yepyeni bir başlangıçta esasında.

Haberin Devamı

Ölümsüzlüğe doğru mu?

Haberin Devamı

BAŞLIKTA kullandım ama aslında ‘ölümsüzlük’ yanlış kelime. Belki ‘Çok uzun ve kaliteli yaşam’ demek lazım. Çünkü tek başına uzun yaşam bir anlam ifade etmiyor; insanoğlu hem çok uzun yaşamak hem de o uzun yaşamın son yıllarında dahi yürümek, görmek, duymak, konuşmak, hatırlamak vs istiyor, yani kaliteli bir yaşam istiyor.
Şu an tıp bize bunu sunamıyor. Ama gerek yeni tedavi yöntemleri ve gerekse biyo genetikle kök hücre tedavisinin el ele verip çalışması, gelecekte çok uzun ve kaliteli hayatın mümkün olabileceği konusunda bazı ümitler vermiyor değil.
Bu yılki Nobel tıp ödülü sonrasında Hürriyet’te Ertuğrul Özkök de yazdı, kök hücre tedavisindeki gelişmeler bizi neredeyse organlarımızı yedekleyebilir, ihtiyaç halinde ihtiyaç duyulan organı yeniden yapabilir hale getirecek. Ama unutmayın: Daha orada değiliz, oraya varmamız sadece bir ‘ihtimal.’
Bazıları tahminler de yapıyor. Mesela geçen hafta okuduğum bir makalede çok uzun ve kaliteli hayatın 2045 yılına kadar gerçekleşeceği savunuluyordu.
Umarım gerçekleşir; hiç değilse oğlum ve kızım bu yeni tıptan yararlanır; uzun ve kaliteli bir ömür yaşarlar.


 

Yazarın Tüm Yazıları