Papa ile kaçan büyük fırsat

VATANDAŞLIĞA kabul edildiğine ilişkin belge, daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı elden, polisler tarafından getiriliyor. Başbakan Erdoğan’ın özel emriyle.

Vatikan’ın İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch İstanbul’da konsoloslar arasında duayen. Yaklaşık otuz yıldır bu görevi sürdürüyor. Bir karşılaşmada Erdoğan’a ‘Türk vatandaşlığına geçmek istediğini’ söylüyor.

Erdoğan bu isteği inceletiyor, mümkün olabileceğini öğrenince, Marovitch’in yeni nüfus cüzdanı, İstanbul Vatikan Temsilciliği’ne doğrudan polislerce getiriliyor. Jest ve nezaket yerinde.

Bir rastlantı bu olaya tanıklık ediyorum. Senyör Marovitch’i ziyaret ederken, polisler Türk nüfus cüzdanını getiriyor.

Bu anlamda Ankara-Vatikan ilişkileri sıcak. Hatta, Papa 16. Benedikt’in Türkiye’yi ziyaret programıyla daha da sıcak geçmesi beklenirken, Ankara bir çuval inciri berbat ediyor.

RESMİ DAVET

Papa 30 Kasım’da İstanbul’da bir ayin nedeniyle, Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret etmeyi öngörüyor. Papa dini liderliği yanında, aynı zamanda Vatikan Devlet Başkanı.

Protokol gereği, bir devlet başkanının bir başka ülkeye gitmesi, gittiği ülkenin resmi davetini de gerektiriyor. Ziyaret nedeni farklı olsa bile.

İstanbul Temsilcisi Marovitch, Papa’nın Türkiye’yi resmen ziyaret etmesi için çok çaba harcıyor.

Ankara uzun uzun düşünüyor. Sonuçta, Cumhurbaşkanı Sezer, Papa’yı Türkiye’ye gelecek yıl davet ediyor.

Ve Türkiye ciddi bir fırsatı kaçırıyor.

Üstelik, kaçan fırsatın kimse farkında değil. Kaçan fırsat, Papa Ayasofya’da dua etsin mi, etmesin mi tartışmaları arasında kaynayıp gidiyor.

ÜÇ EKİM VE HATAY

3 Ekim’de AB görüşmeleri başlıyor. Bu hafta sonunda da, Hatay’da Uygarlıklar Buluşması var. Farklı dinlerin buluşması.

Ayrıca, B.M. çerçevesinde, aralarında Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın da bulunduğu onaltı akil adam, uygarlıkların buluşmasına yol açacak bir projeye katılıyor. Bu proje sadece dinler arası diyalog değil, aynı zamanda sanatı, bilimi, kültürü de içine alan geniş bir akademik çalışma. Farklı kültürlerde eğitim sistemi, ders kitapları ve medya incelemesine kadar varan, uygarlıkların buluşma projesi. Sonuçlandığında, B.M. damgası taşıyacak.

Papa 16. Benedikt bir yanıyla bu projeyle ilgileniyor.

Öte yanı çok daha önemli. Papa geçen aylarda Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan bir açıklama yapıyor. Ankara ziyareti onun Türkiye-AB görüşünü gözden geçirmesine yol açıyor.

O kadar ki, ‘eğer, Ankara’ya gelirse, yanlış anlaşıldığını’ söylemeyi planlıyor. Belki, yine AB-Türkiye ilişkilerine sıcak bakmıyor. Ama, arada bazı nüansların bulunduğunu vurgulamak düşüncesinde. Papa kimliği ile, ayrıntılar üzerinde durmak istiyor. Ki, o ayrıntıtılar Türkiye’nin işine yarayabilir. Tam 3 Ekim başlamışken.

Ne yazık ki, artık çok geç. Ayasofya’da dua etsin mi, etmesin mi gibi, saçma sapan takıntılar, ne Hatay toplantısıyla, ne de B.M. çerçevesindeki çalışmayla bağdaşıyor.

Tipik bürokratik, kendine güvensiz, dünyanın tek bir pencereden gören bir bakışın kurbanı olarak, Papa’ya davet gelecek yıla sarkıyor.

Çok önemli bir fırsat böyle kaçıyor.

Reytingin bayrağı olmaz

Gelinen
nokta hazin. Türk toplumunun sosyolojik ve psikolojik analizden geçmesi gerek.

TV dizilerine bu merak neden?..

Bunca sorun arasında Türk Halkı, o kırdı, geçti, o ona aşık oldu, öteki diğerini aldattı, birinin poposu, berikinin fofosu merakıyla TV başında neden nöbet tutuyor?..

Zerre kadar içerik taşımayan yarışmalar geniş kitleleri TV başına neden çakıyor?.. Bu arada, reyting uğruna medya ne yapıyor?..

Bunların tümü, hayattan kaçış mı, yaşanan sorunları unutmak isteği mi, yoksa başka sorunların kaynağı mı?..

Bir yarışmada ün kazanan, sonra hayatını kaybeden bir gencin cenazesinde yaşanan olaylar, bunun TV’lerde yansıma biçimi, o sırada uzak-yakın, istisnasız herkesin gösterdiği tepki, normal değil, hastalıklı.

Cenazeye Türk Bayrağı sarılması ise, her şeyin topluca çığrından çıktığı son nokta.

Herkesin kendine gelmesinin tam zamanı.
Yazarın Tüm Yazıları