Palandöken'in karı Hafız Esat'ın payı

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Oman'dan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne geçtik. Abudabi Havaalanı'ndan kente uzanan yolda belli bir alan yemyeşil. Petrol geliri, dolardan suya dönüşmüş ve su çöle hayat vermiş.

Dört günlük gezide en çarpıcı gerçek, su olayında haklı olmamıza rağmen Suriye Devlet Başkanı'nın Arap ülkelerine kendini haklı göstermiş olması. Türkiye, Hafız Esat'ın hakkını vermiyormuş, gasp ediyormuş gibi! İki ülkede de, gazeteciler önce su sorununu Demirel'e yöneltti. Demirel cumhurbaşkanı, ama siyasetten önce su mühendisiydi:

‘‘Su sorunu diye birşey yoktur. Suriye'nin bazı iddiaları var. Bu iddiaların ne olduğunu bilmeden, Arap alemini de karşımıza geçirmeye çalışıyor. Yanlışın savunması yapılamaz. Fırat'ın tüm suyu Suriye'ye akıyor. Suriye’de Fırat suyu yüzünden tek ağaç yaprağı ve tek ot kurumamıştır.’’

Bu kadar açık. Ama Hafız Esat her zaman, her yerde Türkiye'nin suyu kestiğini iddia ediyor. 1991 seçimlerinden sonra yeni hükümeti kuran Demirel, başbakan olarak Şam'da bu konuyu masaya yatırmıştı. 6 saat süren müzakereyi heyetteki bir bakandan dinlemiştim.

Esat, lafı evirip çeviriyor, ‘‘Bu suyun yarısını siz kullanın, yarısı bizim olsun’’ demeye getiriyor. Demirel ise bu öneriden sonra Fırat'ın nereden doğduğunu, nerelerden geçtiğini ve nasıl Suriye'ye ulaştığını adım adım anlatıyor. Esat, yine diretiyor, ‘‘Suyun yarısını siz, yarısını biz kullanalım ve bunu anlaşmaya bağlayalım’’ diyor. Demirel, yeniden anlatıyor. Öyle bir noktaya geliniyor ki, Baba dayanamıyor:

‘‘Kardeşim, Palandöken dağına yağan karda senin ne payın var?’’

Türkiye ne suyunu kesiyor, ne de terör ihraç ediyor. Ama Araplar da biliyor ki, Hafız Esat suyu bahane ederek, Apo'yu bağrında besleyip, terörü büyütüyor. Sonra da geçip karşımıza, ‘‘Türkiye suyumuzu kesiyor’’ diye bağırıyor. Demirel, Arap gazetecileri yanıtlarken, ‘‘Düşmanlık yapmak komşuya yaraşır mı? Teröre destek vermek kardeşliğe sığar mı? İnsanın öldürülmesine yardım etmek müslümanlığa yakışır mı? Haksız yere bir insanı öldürürseniz, bütün insanları öldürürsünüz diyen bizim peygamberimiz değil mi? Benim 5 bin askerim öldürüldü, 5 bin de sivilim.’’

1992 yılında Demirel, Palandöken'deki karı hatırlattıktan sonra bir kağıt çıkarıp Hafız Esat'a veriyor. O kağıtta Abdullah Öcalan'ın Şam'da kaldığı evin adresi, numarası ve telefon numarası yer alıyordu. Demirel, dün de Abu Dabi'de neredeyse aynı bilgileri, Apo'nun yeni adresi ve telefon numarasını da verecekti. Gerçek şu ki, Hafız Esat Arap ülkelerini bizden daha iyi bilgilendirmiş. Üstelik en haklı olduğumuz konularda bile.

Yazarın Tüm Yazıları