Özgür kadın artık burada oturmuyor

Geçenlerde sahilde yürürken kulübeyi göremedim. Avuç kadar bahçesinde bu yıl ilk kez ektiği domatesler, biberler dalındaydı. Köpekleri etraftaydı. Ama kulübe ve kadın yok olmuştu. Plajdaki genç çocuklara sordum...

‘Kulübeyi kaldırdılar, kadını Kayışdağı’nda bir huzurevine götürdüler. Üç metreye üç metre kulübesinde yaşamasına izin vermediler’ dediler.

Yaşlıydı diyemem çünkü çok yaşlı değildi. Yaşı olmayan kadındı da diyemem çünkü yüzünde yaşanmışlığın derin izleri vardı.

Deniz kıyısında, üç metreye üç metre bir kulübede, tek başına mevsimleri devirmenin izleri.

Kulübesi öyle ıssız bir yerde değildi.

Bir zamanlar yalı olmanın keyfini sürmüş evlerin, eski konakların hemen önündeydi.

Daha doğru bir tarif gerekirse, şu ünlü Caddebostan Plajlarının başladığı noktadaydı.

Zaten o da, daha önceleri, belki on yıl önce, o apartmanların bahçesinde yaşıyordu galiba.

SAHİLDE YÜRÜDÜĞÜNÜZDE MERHABASI HEP OLURDU

Denizin hemen dibinde ona, üç metreye üç metre kulübeyi sağlayan Kadıköy Belediyesi olmuştu.

Sahilde yürüyüşe çıktığınızda o hep oradaydı.

Rengi kaçmış sarı saçları, içki ve güneşten kızarmış yüzüyle mutlaka ‘merhaba’sını atardı.

Birkaç anlamı vardı ‘merhaba’sının.

Kedi ve köpekleri için mama talebi, kendisi için giyecek, belki de para talebi.

Biraz sohbet.

Biraz çevredekileri çekiştirme.

Sabahın erken saatleri, üç metreye üç metre kulübesinin önünü süpürdüğü, bir bahçeden su taşıdığı, çiçeklerini suladığı saatlerdi.

Öğleden sonra kimi zamanlar karşınıza güneş gözlükleri ve sahte kürküyle köpeklerinden birini gezdirirken çıkıverirdi.

Onu öyle karşınızda gördüğünüzde herhangi biri gibi gelirdi.

Evli barklı, köpeğini gezmeye çıkartmış biri.

Gün batımında, kulübesinin önündeki masada mutlaka birkaç kişi olurdu.

İçki saatini paylaşanlar.

Gece çöktüğünde kulübesinin oralarda olmayı pek sevmezdim.

Kafasının dumanlı olduğu, gelip geçenlere laf attığı saatlerdi çünkü.

FENERBAHÇE BURNU’NDA İKİ ÇOCUĞUYLA BİR ARABADA

Uzun lafın kısası o hep oradaydı.

İsmini bilmediğim, yaşını bilmediğim kadın.

Hayat, onu nasıl bu kulübeye sürüklemişti hep merak ederdim.

Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ten; yıllar, uzun yıllar önce Fenerbahçe Burnu’nda bir arabada yaşadığını, iki çocuğunun olduğunu duymuştum.

Çocuklarına sonradan birileri sahip çıkmış.

Doğru mu, değil mi?

Bilmiyorum.

Bir ara, kendisi gibi yarı berduş biriyle yaşadığı ama adamın gözünün önünde denizde boğulduğu konuşuldu.

KÖPEKLERİ ETRAFTAYDI AMA KENDİ YOKTU

Geçenlerde sahilde yürürken kulübeyi göremedim.

Avuç kadar bahçesinde bu yıl ilk kez ektiği domatesler, biberler dalındaydı.

Köpekleri etraftaydı.

Ama kulübe ve kadın yok olmuştu.

Plajdaki genç çocuklara sordum...

‘Kulübeyi kaldırdılar, kadını Kayışdağı’nda bir huzurevine götürdüler. Üç metreye üç metre kulübesinde yaşamasına izin vermediler’ dediler.

‘Kim’ diye sordum.

‘Büyükşehir Belediyesi’ dediler.

Anlaşılan Caddebostan Plajlarının kurbanı olmuştu.

Köpeklerine genç çocuklar bakıyordu.

‘O, orada duramaz... Kaçar gelir buraya’ dediler.

‘İnşallah öyle olur’ dedim.

Önemli düzeltme:

Zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış. Bir de aklını karıştırırmış. Geçen haftaki ‘Ayna ayna söyle bana, kim daha zengin’ yazımda korktuğum başıma geldi. Milyonlar, milyarlar birbirine karıştı. Dünyadaki zengin sayısı şöyle: 8 milyon dolar milyoneri. Bunların toplam serveti ise 31.000 trilyon dolar.
Yazarın Tüm Yazıları