Özgün bir cumhuriyetçi: Attilá İlhan

GÜNLERDİR 1950’lerin dergilerini karıştırıyordum. Sonunda Attilá İlhan’ın aradığım makalesini Kaynak Dergisi’nin Mayıs 1955 sayısında (Cilt: 9, Sayı: 106) buldum.

Buluncaya kadar da elli yıl önce yayınlanmış makalelerinin ilk okuduğumda altını çizdiğim yerlerini bir kez daha dikkatle okudum:

‘Hatırlasanıza, Osmanlılık batılılaşmağa, medenileşmeğe çalıştıkça, gayret ettikçe nasıl müstemlekeleşiyor, nasıl zayıflıyor, dağılıyor, çözülüyordu.’ (Kaynak, 15 Kasım 1953, ‘Batılılaşmamıza ve batılılaşmanın şekillerine dair’).

Sonunda bulduğum yazının adı: ‘Atatürkçü Sanat Tutumunun Toplumculuk ve Gerçekçiliği.’

ATA’DAN ALINTI

Attilá İlhan, Atatürk
’ten bir alıntı yapmış: ‘Öğretmenlerimiz, şairlerimiz, ediplerimiz, yazarlarımız millete bu feláket günlerini ve onun hakiki sebeplerini açık ve kat’i olarak terennüm edecekler; bu günlerin geri dönmemesi için dünya yüzünde medeni ve asri bir Türkiye’nin mevcudiyetini tanımak istemeyenlere onu tanıtmak zorunda olduğumuzu hatırlatacaklar.’ (Atatürk Diyor ki, Varlık Yayınları.)

HALKINI SEVMİŞTİ

Attilá İlhan’
ın yorumu: ‘Atatürk sosyal olayları gerçek sebeplerini kurcalayarak işleyecek sanatçıların açık ve kat’i olmaları gereğinin altını önemle çizmiştir. Biz bunu şöyle anlıyoruz: Sanatçı, toplumcu bir görüşle ele aldığı olayları bilim kanunlarının kat’i gerçeklerini gözönünde tutarak açık açık işlemelidir. Fikrimizce, bu realist ve halkçı sanat tutumu ve düşüncesidir. Demek ki, eninde sonunda Mustafa Kemal aynı zamanda sosyal ve realist bir sanatın kurulmasını istiyor.’

1955 yılında 18 yaşımda okuduğum bir makale. Asla unutmadım. İnatla aradım ve buldum. 50 yıl boyunca Attilá İlhan’la sık sık konuşmuştuk bu makaleleri.

Malum çevre, Attilá İlhan’ın ölümünü bahane ederek gene ‘Cumhuriyet’e saldırıyor: ‘Attilá İlhan’ı 16 yaşında hapse atabilen hoyrat devlet zihniyeti ve milliyetçilik anlayışı maalesef bugün de varlığını sürdürüyor.’

İsmi artık yazmayı gerektirmeyen yazar Orhan Pamuk ile Hrant Dink’in başına gelenleri bahane ederek saçmalıyor. Oysa, evet, Orhan Pamuk ve Hrant Dink’in başına gelenlerden dolayı bugüne kadar yasaları değiştirmeyen AKP hükümeti suçlanabilir. 1941’in devleti ile 2005’in devleti aynı devlet ise bunun suçlusu soyut devlet olamaz. Zaten 1941 devletini eleştiren Attilá İlhan, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ idealine ve düşüncesine asla küsmemiştir. Malum marazlı zevat gibi devletinden, vatanından, halkından nefret etmemiştir. Aksine onu bütün varlığıyla sevmiştir.

VATAN ŞAİRİ

İşte Attilá İlhan bu nedenle cumhuriyetçi, devrimci, bağımsızlıkçı, özgürlükçü, Kuvvayı Milliyecidir.

13 Ekim 2005 Perşembe günü yapılan cenaze töreni, Marksist şair Attilá İlhan’ın halkın gönlündeki, bilincindeki, vicdanındaki yerini gösterdi: Ulusal Şair! Vatan Şairi!

Tıpkı Namık Kemal, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Názım Hikmet, Victor Hugo, Louis Aragon ve Yannis Ritsos gibi!
Yazarın Tüm Yazıları