Özelleştirme kargaşası

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, burada üç günden beri özelleştirme yazıyorum. Bazen bilmeden bile olsa bir yaraya neşter vurulduğunda her kesimden sesler yükseliyor. Deniz Nakliyat T.A.Ş'nin kördüğüme dönen özelleştirme işi de büyük ses getirdi. Şimdi, bu konuda dün gelen bazı açıklamaları özetleyerek size sunuyorum. İlk açıklama Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'ndan:

‘‘Bu şirketin özelleştirme süreci 1995 yılı sonunda başlamıştır. En yüksek teklifi veren Ortak Girişim Grubu üyeleri tarafından kurulacak ve en az yüzde 51 hisse sahibi olacakları anonim şirkete 129 milyar TL bedelle 20 Mart 1997 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile satışına karar verilmiştir. (Rakamı yanlış veriyorlar. 129 milyar lira değil, 129 milyon dolar olacak. E.Ç.)

O tarihten bugüne kadar kendilerine karar gereğinin yerine getirilmesi için yapılan yazılı ve sözlü çağrılara rağmen peşinat yatırılmamış ve gerekli teminat mektubu verilmemiştir. Bu nedenle satış gerçekleşmemiştir.

Siyasi gelişmeler nedeniyle sürecin uzaması, Deniz Nakliyat T.A.Ş'nin mali yapısının bozulmasına neden olmuştur. Yeniden ihaleye çıkıldığı takdirde durumun daha da kötüye gideceğini dikkate alan ÖYK, peşin ödeme ve teminat konusunu yeniden düzenleyerek yeni bir satış kararı alınmasını uygun görmüştür. Ancak karar henüz çıkmamıştır.

Ortak Girişim Gnrubu'nun parası olmadığını yazıyorsunuz. Kişisel bir yorumdur. Kaldı ki, ihalenin üzerinde kalması, sözleşmenin kesinlikle yapılacağı anlamına gelmez. Peşinat yatırıldığı ve borçlar ödendiği takdirde sözleşme yapılacak, aksi halde geçici teminat, gelir kaydedilecektir.’’

Görüldüğü gibi, yazdıklarımın tümünün doğru olduğu bu açıklama ile de ortaya çıkıyor.

***

Dr. Müh. Mehmet Çinçik'ten dün gelen faksı özetliyorum:

‘‘Özelleştirme yazılarınızı dikkatle okudum. Yazdıklarınızın her kelimesi bir yaraya neşter vuruyor. Oluşturduğunuz yazar-okur birlikteliği için tekrar onurlandım.

Ben 27 yıllık devlet hizmetimin tamamını Deniz Nakliyat T.A.Ş'de, bunun son 8 yılını da Genel Müdür Yardımcısı olarak geçirdim. Dolayısıyla, bu kuruluş çalışanlarının Deniz Nakliyat'ı satın almak için kurdukları Ortak Girişim Grubu'nun da yetkilisiyim. Bu sıfatlarıma rağmen, Sayın Dalan'ın İstek Vakfı'nın bu tabloya nasıl girdiğinden bilgim ve haberim olmadı. Ama bu oluşumun nasıl tezgâhlandığını Sayın Dalan çok iyi bilir! Durum böyle olmakla birlikte, Sayın Dalan'ın da bugünkü yönetimden şikâyetçi olduğu anlaşılıyor!

Sizin de sık sık değindiğiniz benzer konuları ve yolsuzlukları dile getirdiğim için görevden alındım. Bu işlemlerden gerek Sayın Dalan'ın ve gerekse işbirliği yaptığı bazı yöneticilerin haberi olmaması mümkün değildir...’’

***

Türkiye Denizciler Sendikası Yönetim Kurulu adına Necdet Öksüz'ün dün çektiği faksı özetliyorum:

‘‘Yeni hükümet, Deniz Nakliyat T.A.Ş'ye siyasileri getirdi. Bunlar arasında ihaleye bize rakip olarak katılıp kazanamayanlar da var. Yönetim Kurulu'nun bazıları ihaleyi iptal ettirip arpalıkların devamı için çaba harcarken, bazıları da Deniz Nakliyat üzerinde çok yönlü hesabı bulunanlarla işbirliği içine girdi... Gemi kaptanlarına bile emir verilip personeli kışkırtmaları istendi. Belgeler elimizdedir.

Şu anda işletmemiz tam bir ekonomik çöküş içindedir. Büyük bir dram yaşanmaktadır. Özelleştirme ihalesini kazandığımız tarihte şirket kasasında 5 milyon dolar vardı. Şu anda 20 milyon dolar borçluyuz! Borçlar yüzünden gemilerimize dış limanlarda el konulmak üzere. Şirketimizi felakete sürüklüyorlar. Yüzde 51 hisse sahibi olan çalışanlarımızın bize olan güveni ise devam etmektedir...’’

***

Bedrettin Dalan'ın da içinde bulunduğu ve Deniz Nakliyat'ın özelleştirmesini alan ERK şirketinin Başbakanlık Özelleştirme İdaresi'ne yazdığı 22 Eylül 1997 tarihli yazıyı özetliyorum:

‘‘Bugün Deniz Nakliyat'ı yöneten kişilerin çalışmalarının özelleştirmeyi önlemek veya geciktirmek yönünde olduğu, usulsüz ve yasaya aykırı atamalar yapıldığı, aylar önce işten atılanların yeniden işe alındığı ve daha üst makamlara getirildikleri, şirketin içinde bulunduğu parasal güçlükleri dikkate almadan gereksiz harcamalar yaptıkları anlaşılmaktadır.

Bunlardan kaynaklanacak gecikmeler veya hisse devrini imkânsız kılacak gelişmeler olduğu takdirde, zararımızı karşılayacağınıza inanıyoruz. Ancak yine de, böyle durumlarla karşı karşıya kalmamak için işbaşında olan Deniz Nakliyat T.A.Ş. yönetim kurulunu, herkes tarafından kabul edilecek yeni bir yönetim kurulu ile değiştirme hususunda yüksek emirlerinizi...’’

***

Sevgili okuyucularım, bundan tam 2 yıl önce bir karar alınmış ve devletin en büyük kuruluşlarından biri olan Deniz Nakliyat T.A.Ş'nin özelleştirme süreci başlatılmış. Yaklaşık 30 gemisiyle Türkiye'nin en büyük deniz filosunu oluşturan bu koskoca devlet kuruluşunun özelleştirilmesi, bir yerde tıkanıp kalmış.

İki günden beri yazdıklarımdan ve yukarıdaki yazışmalardan ortaya çıkan tabloya bir bakınız!

Herkes birbirini şikâyet ediyor, suçluyor ve herkes ağlaşıyor. Kim haklı, kim haksız? Bilmek bizim açımızdan mümkün değil.

Deniz Nakliyat böyle de, özelleştirme kapsamına alınan diğer kuruluşların durumu farklı mı? Değil!

Özelleştirmeye her dönemde siyaset bulaşmış. Bir sürü sorumsuz adam, bu konuyu kendi siyasal ve parasal çıkarları için kullanmış. İş tıkanmış, laçkalaşmış, ciddiyetini ve anlamını yitirmiş. Özelleştirme yıllardan beri yürümüyor. Ondan sonra da herkes birbirine giriyor.

Bir işi yapacaksak ya adam gibi yapalım, ya da hiç yapmayalım.

Bu memleketin koskoca kuruluşlarına, parasına, emeğine, zamanına yazık değil mi?.. Günah değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları