Özeleştiri

BEKLENMEDİK bir kaza geçirip kolumuzu kırdık. Sorumsuz bir köpek bakıcısının hatası sonucu kolumun üzerine düşerek, kendimi Amerikan Hastanesi'nde buldum.

Prof.Dr. Mehmet Demirhan ve ekibinin başarılı müdahalesiyle koluma protez takıldı. Hastanenin seçkin, titiz ve müşvik bakımı altında kısa zamanda ayaklanıverdik. Ve kendimizi fizikoterapist Elif hanımın bakımına bıraktık.

‘‘Olur böyle şeyler’’ diyemiyorum. Eğer bu ülkede bir insan yolda ya da kaldırımda yürürken böyle bir kaza atlatıyorsa, burada sorumluluğu olanlar köpekler değil, onların sahipleridir. Yırtıcı şöhrete sahip bir köpeği teslim ettiğiniz insanı da eğitmeniz gerekir. Bu sorumluluğu taşımıyorsanız, köpek de beslemeyin. Sevimsiz olan hiçbir zaman köpek değil, onun yetiştiği şartlara saygı göstermeyen sahipleridir.

Bu arada televizyondan devamlı yattığım yerden Irak Savaşı'nı izledim. Anladım ki yetkili-yetkisiz, bilgili-bilgisiz herkes her şeyi konuşuyor. Bu ülkede amma çok general varmış. Hayret doğrusu. Aslında fazla şaşırmamak gerekir. Spor da böyle değil mi? Maşaallah spordan da anlayan, o kadar çok ki. Hele hele futbol gündeme gelince, daha da çoğalıyor bu adet. Çok anlayan da çok yanılır. En açık ve seçik örnek de F.Bahçe.

Anlamadıklarını ispatladılar

Tam iki yıldır Fenerbahçe Yönetim Kurulu bize futboldan anladığını değil, hiç anlamadığını öyle bir şekilde ispat etti ki. Kendi kafalarına göre, üstelik de oylama yaparak önce felaket bir Alman'ı getirdiler, sonra da daha teknik direktörlüğün teorisyeni bile olmayan Oğuz Çetin'e muhteşem yıldızlarla dolu bir armadayı teslim ettiler. Ne oldu? Bu iki hoca, Ortega'lı, Lazetiç'li, Revivo'lu, Rapaiç'li müthiş kadroyu bir anda siliverdiler. Bu da yetmedi, palayı Yusuf, Abdullah, Ogün gibi Türkiye çaplarına göre yıldız olan futbolcuların kafalarına salladılar. Ne oldu? Sevgili kardeşim Devrim Sağıroğlu'nun yazdığı ve söylediği gibi Rüştü'den başka yıldız kalmadı takımda.

Eh, o zaman iş kolay. Ne diyecek Oğuz Çetin, ‘‘Elimde futbolcu mu var ki takımı şampiyon yapayım.’’ 1.5 yıllık mukaveleyi de yaptı. Maaşını alacak, keyfine bakacak, bir takım bilimsel uygulamalar çıkartarak, bu işi bildiğini gösterecek falan filan.

Asıl suçlu kim?

Peki asıl suçlu kim? Elbette Fenerbahçe'yi ve Fenerbahçeli taraftarları 2 yıldır üzüntüden ve utançtan sokağa çıkmalarını dahi engelleyen yönetim kurulu. Bu yönetim kurulu futbolu bilmiyor. Soruyorum, acaba içlerinden kaç tanesi lisanslı olarak futbol oynamış? Futbolla geçmişte ne gibi ilgileri var. Bunlar doğrusu bizim için de artık merak edilecek konular oldu.

Hiçkimseyi kişisel olarak suçlamak adetimiz yok, ama bence F.Bahçe Yönetim Kurulu'nun kendi kendini sorgulaması gerekir. Biz nerede hata yaptık? Verdiğimiz kararların yanlışlığı nerede? Takım niçin bu hale düştü? Bunu düzeltmek için acaba futboldan gerçekten anlayan bir uzmandan görüş almamız gerekir mi? Bunları yapmak çok basit. Ama yapmak için önce özdeğerlendirme, bilimsellik ve çağdaş olmak gerekir.

Unutmadan belirtmek istiyorum. Ameliyat öncesi ve sonrası beni arayıp soran tüm dostlara, sayın Rahmi Koç'a, F.Bahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'a, G.Saray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın'a, TMOK BaşkanıSinan Erdem’e ve diğer bütün sevgili meslektaşlarıma candan teşekkür ederim. Sağolun, varolun.
Yazarın Tüm Yazıları