Özcan Deniz ve biseksüel BBG

Herhalde bu bir ilk. Şebnem Şefır’ın avukatı, biseksüelliği tespit edilsin diye Özcan Deniz’in Adli Tıp ya da bir devlet hastanesine gönderilmesini talep etmiş.

Eh, karşı tarafı akıl sağlığı yerinde mi değil mi diye incelettirirsen olacağı budur.

Olay bu boyuta varır. Lakin, gerçekten mahkeme bu talebi onaylarsa nasıl tespit edilebilir ki biseksüellik?

Bir arkadaşım, "Kan örneği mi alıp test edecekler acaba?" diye korkunç bir espri yaptı. Ama böyle "sonuca varıldığını" düşünen de vardır yurdum insanı içinde, emin olun.

Peki nasıl tespit edilecek hakikaten biseksüellik?

Acaba Özcan Deniz’i yakışıklı bir erkek ve güzel bir kadınla 30 gün aynı eve kapatıp gelişmeleri mi izleyecek Adli Tıp’çılar? Bir tür cinsel BBG evi gibi, "Bak bugün de diğerine yanaştı, abi ben hálá karar veremedim ne olduğuna" diye berbat yorumlar yapılarak mesela, 30 günün sonucunda "Öyledir ya da değildir" raporu mu hazırlanacak?

Ya da bir psikiyatrist oturup sorular mı soracak Deniz’e?

Nedir yani kriter?

En fenası bu işin kriteri olabilir mi?

Siz ne düşünmektesiniz acaba bu mevzuda?

Ödül almamak Üç Maymun’a yaradı

Çünkü herkes "Nasıl Altın Portakal’da ödül alamaz" diye diye "Üç Maymun"u konuşuyor. Film sürekli manşetlerde.

Oysa en iyi film ödülü alan "Pazar: Bir Ticaret Masalı"nı merak eden/konuşan yok.

Yani ödül almamak "Üç Maymun"a yaradı.

Filmi daha çok kişi merak etti. Altın Portakal’da ödül almamanın böyle bir artısı olabiliyor...

’Ben de köşeci olmak istiyorum’culara...

Her yazara geliyordur böyle mailler. "Ben de köşe yazarı olmak istiyorum, çünkü şöyleyim, böyle yazıyorum, bakınız altta da yazılarımdan örnekler var. Yardımcı olun, ne yapabilirim?" diyen...

En son bu ateşle yanıp tutuşan benzer mailler arka arkaya gelince toplu yanıt vereyim dedim, buyrun:

1. Ben bilirkişi değilim, "ne yapabilirim" diye biri geldiğinde "ne yaparsan yap" diyesim gelir.

Aslında en iyisi de budur. Birine danışmak çok iyi bir şey değildir. Danışma, yaz! Danışma, seviş! Pardon, bu başka bir şeydi... Yanisi: Kendi bildiğini yapmak en iyisidir.

2. İlle de tavsiye isteyene: Neden bu işe blog’la başlamıyorsunuz ki? Herkesin takip ettiği bir blogunuz olursa bir süre sonra yazılı medyanın da ilgisini çekersiniz.

3. Ve bir uyarı: Köşecilik dışardan göründüğü gibi değildir. Yazını üstünkörü okuyup hede hödö yanıt döşenene sinir olmayacaksın. Sürekli kafanda yazı konuları dolaşıp duracak, her şeye "malzeme" gözüyle bakacaksın, sonra bir de bu iş rutine binecek sıkılacaksın ve daha fenası yazında ti’ye aldığın bir ünlü seni telefonla arayıp "niye ama niyee ben" diyecek... Zor iş yani, yol yakınken köşeyi dönüp gitmek en iyisi sevgili adaylar...

Klip atlasI

Yonca Lodi - Yeter


Lodi’nin klibi, deniz kenarında gece elbisesi giymiş şarkıcıyı bir o yana bir bu yana salınırken çeken Türk klip alışkanlığında avangard bir soluk. Neden mi?

Klipte Lodi deniz kenarında. Şık bir elbise üzerinde. Bir süre sonra yarı çıplak beyaz maskeli bir adam çekiştirmeye başlıyor Lodi’yi.

Sonra bu maskeli adamlar üç tane oluyor. Hep beraber çekiştirmeye başlıyorlar. Araya başka kareler giriyor bu arada. Yatakta bir o yana bir bu yana dönen bayan Lodi karesi. Anlıyoruz ki, meğer Lodi kábus görüyormuş.

Nicole Kidman’ın "Eyes Wide Shut"ta Tom Cruise’a anlattığı erotik rüya gibi bir şey mi bu?

Hatırlamayana hatırlatma: Tom eve gelir. Nicole rüyasında gülmektedir. Uyandığında Tom’a rüyasını anlatır. Başka adamlarla sevişir rüyasında. Maskeli filan. Bundan da zevk alır. Tom onu bu halde görür. Nicole de Tom’un haline bakıp güler.

Neyse dağılmayalım, klip böyle açılımlar yapabildiği için ufkumuzda, on üzerinden yedi. Yoksa en fazla dört yani...
Yazarın Tüm Yazıları