Oyun içinde oyun

Meğer ne kadar özlemişiz Yasemin Yalçın’ı izlemeyi...

Uzun süredir kendisini görmüyorduk, Oyunun Oyunu’yla sahnelere döndü. Ama ne dönmek!..

Tiyatro patroniçesi Dotty ve Bayan Clackett olmak üzere oynadığı iki rolde de muhteşem.

Hele oyunun başdöndüren bir hıza ulaştığı ikinci perdede, tam anlamıyla döktürüyor Yasemin Yalçın.

Sadece Yasemin Yalçın değil bütün oyuncular çift rolde oyunda.

Michael Frayn’ın yazdığı oyun, tiyatro dünyasında son 20 yılın en zeki tekstlerinden biri olarak kabul ediliyor. Aynı oyunu iki kez izlediğiniz bir tiyatro bu...

İlk perdede normal bir tiyatro oyunu, ikinci perdede ise dekor ters dönüyor ve aynı oyunu bu kez kulisten izliyorsunuz...

İkinci perdeden itibaren de o büyük koşuşturmaca başlıyor.

Nefes nefese giden, oyuncuların kan ter içinde kaldığı, seyrederken yorulduğunuz bir gösteriye dönüşüyor Oyunun Oyunu.

Allahı var, oyuncuların hepsi de hakkını veriyor.

Alkol kullanmayan İlyas İlbey kör kütük sarhoş Selsdon rolünde, oyunun en eğlenceli karakterlerinden birini çiziyor.

Ben dizilerde rastladığım Serhat Tutumluer’in bu kadar iyi oyuncu olduğunu bilmiyordum.

Sahnede resmen devleşiyor.

Oyunun Oyunu cuma, cumartesi, pazar BKM’de sahneleniyor, izleyin, gülmekten yorulacaksınız...

Polisin imaj sorunu

Şimdi size yaşanmış bir olay anlatacağım; polisin imajının daha çocuk yaşta nasıl hafızalara kazındığını anlamanız için...

Bizim magazin müdürü Selim Akçin’in kızı Selin ve 10 arkadaşı geçen cuma korku dolu dakikalar yaşadı.

Çocukları okuldan eve götüren servis şoförü, polisin dur ikazına uymuyor ve yoluna devam ediyor.

Polis içinde 6-7 yaşlarında 10-12 çocuğun olduğu okul servisinin peşine düşüyor.

Servisin önünü kesiyor.

Arabasından inen polis silahını çekerek kabzasıyla, öğrenci minibüsünün camına vuruyor.

Cam tuz buz, çocuklar arabanın içinde ciyak ciyak...

"Ne yaptınız" diye soruyorum Selin’e, "Hepimiz koltukların altına yere yattık" diyor.

Hala olayın etkisinden kurtulabilmiş değil.

Dört gündür bu olayı anlatıyor bize...

"Polis şöyle geldi, silahı böyleydi" diye...

Dört gündür polisin iyi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz Selin’e...

Dinlemiyor bile...

(Şoförün neden polisten kaçtığı muamma, okul yönetimi bu yüzden şoförü işten çıkarıyor zaten.)

Kaplıca dedikleri...

Hayatım boyunca kaplıcalara gitmedim, şifalı sulara girmedim.

Bir kez çocukluğumda babam Yalova’da bir yere götürmüştü bizi, "Bu insanlar niye bu kaynar suyun içinde duruyor" dediğimi hatırlıyorum...

Çeşme Sheraton’da 40 derece suya girerken bu geldi aklıma.

Yerin 300 metre altından, 65 derece olarak gelen Ilıca’nın meşhur termal suyu, 39-40 dereceye düşürülerek havuzlara alınıyor.

Koyu, biraz da çamur rengi bir su... Ama dünyanın ve Türkiye’nin her yerinden insanlar bu su için Ilıca’ya geliyor.

Ameliyat sonrası tedavilere, egzama, sedef hastalıklarına, kemik erimesine iyi geldiği söyleniyor...

Çeşme Sheraton, geçen kış 6 ay kapalı kaldıktan sonra muhteşem bir spa merkezi açmış.

Balili kızların masaj yaptığı özel Bali evleri kurulmuş, masaj salonları açılmış, bu termal su da o merkezde bulunuyor işte.

Çeşme’ye üç yıldır gitmiyordum fırsat oldu, bir günlüğüne ’ateş almaya’ gittim hafta sonunda...

O bile dinlendirdi beni.

Bayramda Emel Sayın-Cenk Eren çıkacakmış, bu spa’ya mutlaka daha uzun geleceğim dedim...

İki doz tiyatro, bir doz eğlence

BKM’nin patronu Necati Akpınar’a "Aynı gece iki doz tiyatro fazla gelir" dedim dinlemedi...

Oyunun Oyunu’ndan sonra aldı bizi Mutfak’a soktu hemen. Geçen yıl gitmiş, hayran kalmıştım.

O zaman "Bu oyuncuya dikkat" diye yazdığım Önder Açıkbaş, şimdi programlarda, reklamlarda oynuyor, filmlerde rol alıyor.

Dinlemedi Necati, "Yeni gençleri gör" dedi...

Tiyatro adına yapılmış en iyi projelerden biri bu Mutfak!

Yeni isimler de var kadroda, eskiler de aynen yola devam ediyor.

Dizi oyuncuları, senaryo yazarları olarak her geçen gün yıldızları parlıyor.

O gece eski Beşiktaşlı futbolcu Recep Çetin de ben de sahneye çıkmamak için iyi direndik.

Şirin Sever’in de Oylum Talu’nun da gazına rağmen Mutfak oyuncularına rendeletmedik kendimizi...

Ama çok güldük. Sonra dedim ki Necati’ye; "Bak iki doz tiyatro bize iyi geldi gel ben de seni başka bir yere götüreyim"...

Hiç gitmemiş Cahide’ye...

Ona da bir doz eğlence iyi geldi...
Yazarın Tüm Yazıları