Oya Berberoğlu: Soygunun üç çeşidi

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

SIRADA başka bankalar var deyince hakkında suç duyurusu yapılan İTO Başkanı Mehmet Yıldırım'la başlayan tartışmalara ana sorundan yaklaşmıştık. Kuralsız toplum, yasaların zamanında uygulanmaması, uygulandığında da eşit davranılmaması gibi meselelerden. Şeffaf olmamaktan, bilgilerin saklanmasından filan. Esas suçluların rahat rahat dolaşmasından...

Başka suç duyurusu mu dediniz başlıklı yazımıza çok sayıda destek mesajı geldi.

Örneğin bazı sanayiciler diyorlar ki, ‘‘Bu bankalara zamanında el konulmadı. Bazı hırsız uğursuzlar hortumladı cep harçlığı yaptı. Devlet buna göz yumdu. Göz yumanlar için de souşturma açılmadı. Bu bankalar bir gecede boşaltılmadı herhalde? Türkiye'nin finansa bizim krediye ihtiyacımız var. Mevduatı korumak görevimiz. Halkın menfaati doğrultusunda uyarılar yapmak da görevimiz. Tasarrau sahipleri korunsun bankalar güvenilir olsun. Vatandaşlar bizlere de hangi bankalara para yatıralım acaba diye soruyorlar...’’

Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün de gönderdiği mektupta özetle şöyle diyor:

- Doğru söylüyorsunuz. Bankalar da denetlenmiyor değildi. Bunlara birileri göz yummuş olmalı ki kasa tamtakır olduktan sonra devletin haberi oldu. Kimlerdi bunlar? Görevi ihmalden kimse soruşturma görmeyecek mi?

- Diğer yandan siyasiler kamu bankalarının özelleştirilmesi konusunda inatla ayak sürümeye devam ediyorlar. Yarın emin olun ki belki bir tek Emlak Bankası'nı göstermelik olarak özelleştirecekler. Ziraat ve Halk Bankası'nı olduğu gibi bırakacaklar. IMF'ye de ‘ Biz elimizden geleni yaptık ancak bunu tabana anlatamıyoruz milletvekillerini ikna edemiyoruz’ diyecekler.

- Türkiye'de erken kalkan banka kurduğu için, hırsızlar, 3 tür soygun yapılabilme imkanı buldular. Devlete yüksek faizle para satarak resmi tefecilik yaptılar. Bu yol kapandığında bu kez tüketiviyi yedeğe alarak yüksek oranlı kredi kartı faizleri ile vatandaşın kazanılmamış parasına göz koydular. Yetmedi, bankalarını soydular. Öyle küçük rakamlar değil. Götüren 1.8 milyar dolar götürüyor. Bu nasıl bir mali sistem? Bu nasıl bir serbest piyasa ekonomisi?

Havaalanında fatura tartışması

ÖNCEKİ gece yarısı havaalanında fiş-fatura tartışmasına tanık oldum.

Hem sevindirici, hem üzücü yanı vardı doğrusu.

Ekonominin kayda alınması, vergi kaçağının önlenmesi, sorumlu, bilinçli vatandaşlık hassasiyetimiz var. Vergi konusunda bilgilerimizin tazelenmesi, doğru bilgiye sahip olmamız açısından bu olayı sizlere anlatmak istiyorum:

Dediğim gibi önceki gece yarısı İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaydık. 15 gün kadar önce açılan yeni İç Hatlar Terminali'nde. Son uçakla konuğumu Ankara'ya uğurlayacaktım. Rötar vardı. Ünlü bir markanın bayilik sistemiyle işletmeye açtığı küçük kafede oturduk. Kahve içiyor, koyu sohbete dalmış hasret gideriyorduk.

Arka masadan yükselen seslerle irkildik. Bir beyefendi ‘‘Hırsızlık bu yaptığınız’’ diye hiddetle bağırıyordu. ‘‘Fiş değil fatura istiyorum. Sizi Maliye'ye şikayet edeceğim’’ diye devam ediyordu. Genç garsonlar korkmuş bir durumda ‘‘Efendim fişinizi verdik ya’’ diyorlar, ama müşteri ısrarla ‘‘fatura’’ istiyordu. ‘‘4.5 milyon lira önemli bir tutar değil, ama ben şirket adına fatura istiyorum, siz burada fatura defteri bulundurmak zorundasınız’’ diye bağırıyordu. İşletmeci, ‘‘Daha üç gün önce buraya taşındık, fatura defterimizi unutmuşuz’’ diyordu. Fişi kabul etmeyen fatura isteyen beyefendinin arkadaşı da ‘‘Siz görürsünüz, arabaya gelin benimle, zabıt tuturacağım’’ gibi şeyler söyleyerek tartışmaya devam ediyordu.

Son tahlilde o kafe işletmecisi, müşterisine fatura veremedi. Ankara merkezli bir gurupta çalıştıkları söylenen o beyler de İç Hatlar Nöbetçi Amirliğine giderek dilekçe (isimsizmiş) verdiler ve Ankara'ya uçtular.

İşletmeci garsonlarıyla konuşuyordu. ‘‘Harcamalarını vergiden düşmek için şirket adına faturada ısrar ettiler sanıyorum. Biz fişimizi veriyoruz, vergi kaçırmıyoruz’’ diyordu...

Doğru. O müşteri başkalarına vergi ahlakı dersi verirken bence kendi vergi ahlakını da sorgulamalı öyle değil mi? Fişi zaten kendisine verilmişti. Bu tutar için illa fatura olması gerekmez. Oradaki 4.5 milyon liralık özel harcamaları acaba yaptıkları işle ne kadar ilgili. Bir hakkın suistimali yok mu? Yorumu sizlere bırakıyorum...

76 milyon lirayı geçerse zorunlu

ŞİMDİ bu fiş-fatura tartışmasında doğrular ve yanlışlar neler?

Bizim vergi uzmanımız Abdülkadir Küşin'le konuştum.

Bir kere o işletme hesabı getirirken fişi de vererek sorumluluğunu yerine getiriyor. Fatura kesmek zorunda değil. Müşteri baştan fiş yerine fatura tercihi yapmadıktan sonra. Ancak işletmenin fatura defteri bulundurması lazım. Bir ticari işletme istiyorsa 5 milyon lira da olsa fatura kesmeleri gerekiyor.

Abdülkadir Bey'den aldığım bilgiler çerçevesinde şunları söyleyebiliriz:

- Buradaki olayda müşteri ‘‘çiğlik’’ yapıyor, ‘‘İyi niyetli’’ değil. Fişi verilmesine rağmen şirket adına fatura istemiş tabii vergiden düşmek için. Ancak, kasa fişini şirkete verebilir. Maliye niye fiş var, fatura yok demez. O müşterinin doğru savunduğu tek nokta muhatap olduğu işletmede fatura defterinin bulunması gereğidir.

- Bu yılbaşından itibaren belirlenen fatura kesme limiti, yani zorunlu olan 76 milyon liranın üzerindeki harcamalardır. İster özel kişi ister tüzel kişi olsun 76 milyon liranın üzerindeki her harcama için fatura kesilmesi zorunlu. Fiş olmaz.

- Fatura defteri de bulundurmak durumunda olan işletmelerde fatura defteri yoksa usülsüzlük cezası veriliyor. Sembolik bir para cezası oluyor bu da.

Bu noktada siz sevgili okurlarımı bir şey söylemek istiyorum. çoğumuz bir-iki milyon lira gibi fişleri pek almıyoruz, istemiyoruz, tenezzül etmiyoruz. Abdülkadir Bey diyor ki ‘‘Oysa bu noktada da büyük vergi kayıpları oluyor. Perakende yerlerin sirkilüsyonu çok fazla, kazanç da.’’

Bu anlamda 800 bin liralık alışverişimiz olsa da mutlaka kasa fişimizi almayı unutmayalım diyorum. Bilirsiniz ünlü ünlü restoranlarda bile- ki büyük tutarlardır- bunlar hesabı getirirken genelde fiş getirmiyorlar. İsteyin. İstemekten utanmayalım. Yıllar önce başlatılan ‘‘Bir alışveriş bir fiş’’ kampanyasını devam ettirelim...

Yazarın Tüm Yazıları