Oya Berberoğlu: Cim Bom lise diploması verecek

Oya BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Lig bitmeden şampiyonluğu kucaklayan Galatasaray'ı kutluyorum...

Bizim Fenerbahçe de, üst üste kazandığı şampiyonluk günlerini tekrar yaşatır inşallah! Ne yapayım, buruk bir taraftar olarak öyle ummak istiyorum...

Geçenlerde, Galatasaray'ın Florya'daki tesislerini gezdim. Galatasaray Kulübü'nün genç yöneticisi Burak Elmas davet etmişti. Tesis güzel, çim sahalar şahane... Okul da öyle...

Sezginler Grubu'nun veliahtı Burak Elmas için Galatasaray herşeyden önce geliyor. İşinden çok Galatasaray'la ilgileniyor. 800 bin dolar harcayarak Cim Bom'a bir futbol eğitim merkezi kazandırdı. Bu altyapı tesisi, Galatasaray'ın eski futbolcu ve teknik direktörlerinden Gündüz Kılıç'ın adını taşıyor. Otel konforunda bir okul... Sporcu odaları, yatak odaları, sağlık odası, bilgisayar, ingilizce sınıfları, spor salonları, dinlenme üniteleri... Tabii bazı şirketler de iç donanıma katkı sağlamışlar. Vestel, Panasonic, İstikbal Mobilya gördüklerim.

En güzel yanı da önümüzdeki öğretim döneminden itibaren burada Anadolu'dan öğrencilerin olacak olması. Yani Gündüz Kılıç Futbol Eğitim merkezi aynı zamanda bir akşam lisesi. İlköğretim sonrası çocuklar burada yatılı olabilecekler. Minikler iyi birer futbolcu olarak yetiştirilirken ortaöğretim eğitimi de alacaklar. İngilizce ve bilgisayar da öğrenecekler. Akşam lisesi diplomasına sahip olacaklar. Kulüp kayıt için duyuru yapacak.

Galatasaray'da başka yenilikler de var. Örneğin bayilik vermek gibi. Hani futbol maçları öncesi sokaklarda görürsünüz. Futbol kulüplerinin renklerini taşıyan bayraklar, kaşkollar, flamalar satılır. İşte bu sokak satıcılarına bayilik vermeyi düşünüyorlar. Ayrıca önce İstanbul'da olmak üzere bir de GS mağazası açmayı planlıyorlar. (Mağaza konusunda öncelik Trabzonspor'da. Trabzon'da mağazaları var...)

Spor kulüplerine böyle Burak Bey gibi gönül verip çalışanlar olduktan sonra, ekonomik krizleri çok kalıcı olmaz sanıyorum...

Hadrianus Kapısı’nda temizlik

Sarayları , heykelleri, trenleri, okulları, stadyumları, yolları bir çok yeri, şeyi temizliyorlar. Üç yıldır bu işi yapıyorlar. Ücret de almıyorlar. Lever'in ‘Cif Adamları’, siliyorlar da siliyorlar.

Günlerdir Ege ve Akdeniz'in çeşitli şehirlerini dolaşan Cif Adamlar, bu hafta sonu yine Antalya'da olacaklar. Hadrianus Kapısı'nı ve çevresini temizlemeye devam edecekler.

Hadrianus Kapısı, M.S. 130 yılında Antalya'yı ziyaret eden Bizans İmparatoru Hadrianus adına yaptırılmış bir zafer tak-ı. Üç kapı gözü, kalın paye ve beşik kemerlerden oluşuyor. 1960 yılında aslına yakın tamir edilmiş ve bu tamirde anayolun bir kısmı açığa çıkmış.

Lever'in söz konusu temizlik kampanyasına vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Şurayı da temizleyin buraya da gelin talepleri yüksek. Örneğin sözünü ettiğim Hadrianus Kapısı'nın temizlenmesi istemi vatandaşlardan geldi. Üzeri çeşitli illegal örgütlerin yazılarıyla bezeliydi.

Tabii Topkapı Sarayı, Hadrianus Kapısı gibi tarihi yapıların temizliği özel ekip ve tekniklerle yapılıyor. Kültür Bakanlığı Restorasyon ve Konservasyon Merkezi Laboratuvarınca belirlenen yöntemlerle. Restoratörler eşliğinde.

Yine talep üzerine İzmir Milli Kütüphanesi de temizleniyor.

İstanbul'daki Galata Mevlihanesi de talepte bulundu.

Temizlik imandan gelir diye atasözümüz var. Çevre temizliğine pek özen gösteren, tarihi eserlerine sahip çıkabilen bir millet olduğumuz söylenemez. O kadar da zor değil aslında. Birazcık özen...

Emlakbank'ın net zararı 32.5 trilyon

Bir banka genel müdürünün esprisi manidar: ‘‘Politikacılar, kamu bankalarının yönetim kadrolarına suç potansiyeli olan insanları atamakta müthiş becerikliler. Keşke bu becerilerini ülke yönetiminde gösterseler!’’

Bir kaç gün önce Emlakbank, tüm kredileri durdurduğunu açıkladı...

Hazine tarafında konuyu araştırmaya çalıştım.

Emlakbank'tan, Hazine'ye ve Banka'nın bağlı bulunduğu Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'a kısa süre önce mektup gidiyor. Bankalar Kanunu'na göre artık kredi verilemeyeceğinin altı çiziliyor. Aksi takdirde suç işlenmiş olacağı vurgulanıyor.

Kredilerin durdurulmasının nedeni olarak bankacılık dışı işlemlerden doğan büyük zararlar gösteriliyor. Emlakbank'ın 1998 yılı bilançosunda, inşaat faaliyetleriyle ilgili sözleşmeler, uygulamalar ve mevzuattan kaynaklanan toplam zararı 112.5 trilyon lira olarak görülüyor. Bankacılık faaliyetlerinden ise 80 trilyon lira kár var. Bu bağlamda Banka'nın nihai hesaplarında toplam net zarar 32.5 trilyon lira olarak ortaya çıkıyor. Bankanın öz kaynakları da 66 trilyon liradan 38 trilyon liraya iniyor.

Hikmet Uluğbay'a, 24 Mayıs 1999 tarihiyle giden yazıda bu bilgilere yer veriliyor ve Emlakbank'ın, Bankalar Kanunu'nun ilgili maddesi gereğince artık kredileri durdurmak mecburiyetinde olduğu kaydediliyor. Yeni kredi kullandıramamak bir yana mevcut kredi limitlerinden de kullandırım yapılamayacağı, vadesi gelmiş kredilerin uzatılmayacağı dolayısıyla kanuni takipler, hacizler ve iflasların kaçınılmaz olacağı anlatılıyor.

Bankalar Kanunu'nun ilgili maddesince, Emlakbank'ça açılabilecek kredi sınırının 763 trilyon lira olduğu, yine bankanın adı geçen madde kapsamındaki toplam kredi tutarının 1.057 trilyon lira olduğu bu anlamda 294 trilyonluk bir aşım meydana geldiği de verilen bilgiler arasında. Sözün özü, bu yazılarda Emlakbank, sermaye artışı talep ediyor. Sermayesinin 150 trilyon liraya yükseltilmesini ve ödenmesini istiyor. Ayrıca Banka'nın gayrimenkullerinin değerlendirilmesi çalışmalarının Hazine'ce desteklenmesini de talep ediyor.

Ankara bürokrasi kulislerinden öğrendiğime göre Emlakbank'ın sermayesinin ilk etapta 50 trilyon liraya yükseltilmesi gündemdeymiş. Hazine Maliye'ye tahsis için yazıyı göndermiş. Önümüzdeki hafta başında sermaye artırımı gerçekleşecekmiş. O zaman krediler açılacakmış..

Bu arada Emlakbank hangi partinin uhdesinde olacak acaba? MHP'de olacağı konuşuluyor. ANAP da çok bastırıyor...

Yalım Erez'in kitabı Tony Blair Mucizesi

Yarın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurul'u toplanacak. Seçim yok. Seçimler bir sene sonra. Ama bu demek değil ki heyecansız geçecek. TOBB genel kurullarında tansiyon her zaman yüksek olur. Çünkü politikacılar bu birliğe hep yakın durmak isterler...

Hele ekonominin S.O.S. verdiği, şirketlerin birbiri ardına kapandığı, iflasların yaşandığı, yüksek faizin kıyım kıyım kıydığı şu günlerde iş aleminin yeni hükümete vereceği mesajlar toplantının önemini artırıyor.

Siyasetten kopmayan, TOBB Başkanlığı'na da tekrar hazırlandığı dedikoduları olan Yalım Erez'i aradım dün. Dost yuvası dediği TOBB'daydı. TOBB eski Başkanı olarak yarınki toplantıya gelecek tabii.

Erez'e TOBB Başkanlığı'nı tekrar düşünüp düşünmediğini soruyorum: ‘‘Hiç bir şey düşünmüyorum. TOBB da gayet iyi yönetiliyor. Bol bol kitap okuyorum, dinleniyorum’’ diyor.

Yalım Bey'in okuduğu kitaplar siyaset ve değişim üzerine. Şimdi okumakta olduğu kitap da İngiliz İşçi Partisi Lideri ve İngiltere Başbakanı Tony Blair'le ilgili. Tony Blair Mucizesi adını taşıyor.

Türkiye'deki ekonomik ve toplumsal sorunlarının nedeninin ülkenin iyi yönetilememesi olduğunu sık sık vurgular Yalım Bey. Politikaya sıkı hazırlandığı görülen Yalım Erez ne yapacak peki?

DYP içindeki arkadaşlarıyla, örgütle yakın teması sürüyor. DYP'de muhtemelen sonbaharda kurultay olacak. Her an olağanüstü bir kongre de olabilir. ‘‘DYP'deki sıkıntıyı ortadan kaldıracak çalışmalar münferit olarak devam ediyor. Tek bir hareket haline gelir bu’’ diyor. Sorum üzerine hareketin içinde olacağını söylüyor. DYP'den ihraç edilmiş olan Yalım Erez, hukuken DYP'ye tekrar üye olmasına gerek bulunmadığını belirtiyor. Erez, merkez sağdaki birleşmenin suni değil halk tarafından yapılacağını, bunun sinyalinin 18 Nisan seçimleriyle verildiğini anlatıyor.

Bakalım iki merkez sağ parti ANAP ve DYP'nin akıbeti ne olacak? Hangisi halka daha çok güven vermeyi başarıp liderliğe oturacak.



Yazarın Tüm Yazıları