OVP’nin IMF nedeniyle geciktirdiği kesinleşti

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, dün yaptığı açıklama ile orta vadeli program üzerinde çalıştıklarını, bu programa IMF desteği arandığını söyledi.

Haberin Devamı

Bir süredir tahmin ettiğimiz gibi Babacan bu açıklamasıyla hükümetin Orta Vadeli Programı (OVP) açıklamak için IMF’nin kararının beklendiğini itiraf etmiş oldu. Bir başka OVP taslağı üzerinde IMF ile müzakereler devam ediyor,   IMF’nin isteği doğrultusunda gerekli düzeltmeler yapılıyor ama bence mali uyumun dozu ve zamanlaması konusunda hala orta yolun bulunmasına çalışılıyor.

Geçenlerde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de zaten, önlemler üzerinde anlaşıldığını ama miktar için görüşmelerin yapıldığını söylemişti. IMF Türkiye Temsilcisi Samiei’nin geçenlerde yaptığı açıklama ise, bence IMF’nin hükümetin ısrar ettiği esnek mali uyum nedeniyle, verilecek kaynak miktarının düşük olacağının bir göstergesi idi.

Özetle; IMF’nin de desteğiyle bir orta vadeli program hazırlanıyor ama öte yandan da hâlâ müzakereler sürüyor. Anlaşma sağlanırsa hükümet çıkıp, “Biz kendi orta vadeli programımızı yaptık, IMF de bunu kabul etti, anlaşma yaptık” diyecek.

Haberin Devamı

BABACAN İSTEKLİ AMA

Yok, mali uyumun dozu ve kredi miktarı üzerinde anlaşma olmazsa, bu kez çıkılıp, “Biz kendi orta vadeli programımızı yaptık, bu programla yolumuza devam edeceğiz” denecek.

Uzun zamandır “IMF’yle anlaşma yapacağız” diye oyalanan piyasalarda artık sona gelinmesini bekliyor. Ekim başındaki IMF-Dünya Bankası toplantıları bu beklentilerin sona
ereceği bir tarih olacak. İşte bu beklentilerin artık sona erecek olması nedeniyle Babacan, şimdiden bu senaryonun beklentilerini hazırlamaya girişti. Babacan’ın anlaşmadan yana olduğunu biliyoruz ama belli ki Başbakana kabul ettirmek istediği zorunlu tedbirler var...

Bu somut gerçeklere rağmen Babacan, “IMF ile olmazsa olmaz noktasında değiliz artık” diyerek pazarlık gücünü yüksek tutmaya çalışıyor ki, bence makul bir söylem...

Bugün içinde bulunduğumuz ortamda, hızla kamunun kendine çeki düzen vermesi gerektiğini kaydeden Babacan, “Türkiye’nin bunu başarabilecek imkanı var. Güven oluştuğu takdirde bunu yapacaktır” demiş. Babacan, piyasadaki mevcut kaynakların özel tüketime kaydırılabilmesi için kamu kesiminin borçlanma gereğinin hızla düşürülmesi gerektiğini, büyümenin de buradan geleceğini de ifade etmiş.

Haberin Devamı

Bence Babacan tabloyu net görüp doğru yorumluyor. Başbakan’a rağmen anlaşma yapmak istemekte de haklı çünkü aksi takdirde güven vermenin zorluğunu biliyor. Umarız başarır...

İHRACATÇININ TALİMATLARI

İhracatçılar, artık Merkez Bankası yönetimini seviyorlar. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Merkez Bankası’na faizlerin düşmesi konusunda çağrıda bulunduklarını” hatırlatmış ve Banka’nın bu doğrultuda faizleri düşürmesinden memnuniyet duyduklarını söylemiş. Bununla da yetinmemiş, Türkiye’nin dünyada en çok faiz düşüren ülke olmasını söyleyip ardından, reel faizin daha da azalması gerektiğini düşündüklerini söylemiş. Büyükekşi, “Merkez Bankası’nın döviz alım ihalelerine girmesi gerektiğini söylemiştik” diyerek, bunu 30 milyon artı 30 milyon opsiyonlu yaptığını ama kendilerinin 50 milyon artı 50 milyon opsiyonlu olmasını istediklerini ifade etmiş. Buna gerekçe olarak da “dolar 1.50, 1.49, 1.51 arasında dolaşıyor. İhracatçının bundan sonra rekabet edebilmesi için bizim 1.55-1.60 aralığında bir beklentimiz var” demiş.

Haberin Devamı

TİM Başkanı, “TL’nin istikrarının da bundan sonra Merkez Bankası’nın görevi olması lazım. Çünkü bu zamana kadar Merkez Bankası, hep fiyat istikrarı konusunda çalışmalarda bulundu” demiş. TİM Başkanı’nın Merkez Bankası’na ilişkin söylemindeki üslup dikkatinizi çekti mi?

Sanki altındaki bir memura ya da kuruluşa “şunları şunları yapın” talimatı veren, karardan sonra da “aferin şurayı iyi yaptınız ama şunu da böyle düzeltin” talimatı veren Bakan gibi...

Büyükekşi, “Bağımsız kurum” için bu üslubu kullanırken kimden cesaret alıyor dersiniz?

Yazarın Tüm Yazıları