Otolar kaldırımları işgal ederse yayalar ne yapsın

Geçtiğimiz haftalarda trafik kurallarına uymayan yayalarla ilgili bir yazı yazmıştım.

Yaşanan trafik kaosunda sürücülerin ‘günah keçisi’ olarak gösterildiğini, ancak üst geçitleri kullanmayan, otoyolda karşıdan karşıya geçen, yaya kaldırımı yerine yolda yürüyen yayaların da suçlu olduğunu söyleyerek, yayaların dikkatini çekmek istemiştim. Trafiği birlikte paylaştığımız yayaların da trafik kurallarına özen göstermesi gerektiğini yazmıştım. İrfan Arı adlı okurumuz, gönderdiği elektronik posta ile tartışmaya yeni bir boyut getirdi. Yayaların kaldırım yerine yolda yürümelerine sürücülerin neden olduğunu yazan okurumuzun iddiası ise şöyle:

‘Araçların park etmesinden dolayı yayalar yürüyecek yaya kaldırımı bulamıyor. İstanbul’un her yerinde yaya kaldırımları araçlar için ücretsiz park yeridir. Özellikle galerilerin önleri. Bu insanlar, ne bebeklerini puset içinde gezdiren anneleri, ne de kaldırım inip çıkmanın bir ıstırap olduğu yaşlıları düşünürler. İkaz edildiği zaman da dayak yemediğiniz kalır. Trafikte öncelik hiçbir zaman yayaların değildir. Aksini iddia ettiğinizde bunu kaç sürücü bilir ve uygular.’

Okurumuz bu konuda haklı, kaldırımlar otomobiller tarafından işgal edilmiş durumdalar... Herkes aracını evinin önüne park etmek istiyor. Böyle olunca, kaldırımlar yayaların olmaktan çıkıyor. Yayalar, otomobillerin aralarından dolaşıp kendilerine yol açmaya çalışıyorlar.

Ancak, bu durumun en önemli nedenlerinden biri de, İstanbul gibi büyük şehirlerde yeterli park alanlarının olmaması. Böyle olunca sürücüler kaldırımları park yeri gibi kullanıyor ve yaptıklarını haklı gösterebiliyorlar. Polisler de buna göz yumuyor, ses çıkarmıyorlar.

Sorunun çözümü için öncelikli olarak belediyelerin daha fazla sayıda park yeri açması ve sürücülerin de park konusunda duyarlı olması gerekiyor. Unutmayın, kaldırımlar yayalar, yollar ise motorlu araçlar için... Birbirine karıştırmayalım...

2005 yılı dilekleri

Borusan Otomotiv’in geçen hafta yeni yıl kutlaması için verdiği bir ilanı çok beğendim. İlanda 2005 yılı dilekleri yer alıyordu. Bu dileklerin bugüne kadar Otoyaşam’da savunduğumuz ve defalarca bu köşeden dile getirdiğimiz konuları içermesi dikkat çekiciydi. İlan şöyle:

Dileriz; trafiğimiz su gibi akar, herkes birbirine saygılı olur.

Ticari araçlar hız limitini aşıp, sol şeridi işgal etmez.

Emniyet şeritleri gerçekten acil durumlarda kullanılır.

Siyah dumanlı egzozlar trafikte zehir saçmaz.

Direksiyon başında değil de, yatakta, hamakta kestirilir.

Motosiklet sürücülerine daha saygılı olunur.

Tüm sürücüler kışın kış lastiği kullanır ve Memur Bey’ler hiç zincir sormazlar.

Telefon görüşmeleri yolda direksiyon başında değilken yapılır.

Yollarımız dümdüz, çukursuz, engebesiz ve güvenli olur.

Vergi sistemi düzenlenir, herkes dilediği otomobile sahip olur.

Hürriyet-Otoyaşam ailesi olarak biz de aynı düşünceleri ve dilekleri paylaşıyoruz.

Otomotivciler YTL’ye hazırlıksız yakalandı

YTL’ye geçişin uzun süreden beri belli olmasına rağmen, otomotiv firmaları internet sitelerindeki fiyatlarını değiştirmekte geciktiler. 3 Ocak Pazartesi yani ocak ayının ilk işgününde yaptığımız araştırma sonucunda, birçok otomotiv firmasının internet sitesinde otomobil fiyatlarını YTL’ye çevirmediğini tespit ettik. Sadece bir iki firma internet sitelerindeki fiyatları YTL’ye uygun hale getirirken, bazı firmaların da fiyatlarını güncellemek için internet ulaşımını kapadıklarını gördük. Sanırım, otomotivciler yılın son günlerinde daha fazla satış yapabilmeye odaklandıkları için, YTL konusunu sona bırakmışlar.
Yazarın Tüm Yazıları