Oscar Fingal O'Flahertie Wills Wilde üzerine

TANIDIĞIMIZ adıyla ünlü yazar ve düşünür Oscar Wilde, 30 Kasım 1900'de Paris'te küçük bir otel odasında kırk altı yaşında yoksulluk içinde öldü.

Bagneux mezarlığına gömüldü.

Cenazesine topu topu yedi kişi katıldı.

Şakir Eczacıbaşı, İrlandalı bu sıradışı dehayı ‘‘Oscar Wilde Tutkular, Acılar, Gülümseyen Deyişler’’ adlı kitabında şöyle anlatıyor:

‘‘Wilde romanı, masalları, öyküleri, şiirleri, denemeleriyle; eşsiz konuşmacılığı, nükteleri, özdeyişleriyle; giyimi kuşamıyla; estetikçi davranışıyla 'Victoria Çağı ahlakı'na karşı saldırıya girişmişti. Bu savaşın bedelini 'Queensberry Davası' sonucunda iki yıl hapis yatarak ödemişti. Wilde, Ondokuzuncu Yüzyıl'da yaşamış, 'Bir yirmibirinci yüzyıl düşünürü'ydü.’’

Şakır Eczacıbaşı,
gelecek kuşaklara bırakmaya değecek titizlik ve emekle hazırladığı bu araştırma-inceleme kitabında Oscar Wilde'ı hemen her yönüyle tanıtmış.

Bu dehanın yaşam felsefesini, sanat gücünü, düşünür olarak çağına vurduğu damgayı bütün ayrıntılarıyla ortaya koymuş.

Bu tip araştırma ve incelemeleri içeren kitapları hazırlamanın ne kadar zor olduğunu, ne büyük sabır istediğini çok iyi bilirim.

Ama gerçek kalıcı kitaplar da bunlardır.

* * *

Oscar Wilde,
1891'de ünlü Fransız yazarı Andre Gide ile tanışır.

İki yazar birbirlerinden çok hoşlanırlar. İrlandalı yazar ile Gide ölene kadar dost olarak kalırlar.

Gide'in Wilde'la ilgili ilk izlenimleri şöyledir:

‘‘Konuşma ve davranışlarında zafer kazanmış biri gibiydi. Yapıtları şaşırtıcı ve çekiciydi. Londra'da herkes oyunlarından söz ediyordu. Zengindi, uzun boyluydu, mutluluk ve ünle doluydu.’’

Ölümünün acısıyla da şunları söyler:

‘‘Oscar Wilde gibi kişilere Shakespeare'in tarihsel oyunlarında rastlanır ancak... Onun yaşamından daha trajik bir yaşam düşünülebilir mi? Daha dikkatli davranabilseydi, ne denli büyük bir dáhi olduğu görülecekti.’’

Kitaptan ilginç bir anekdot:

‘‘Emile Zola ile Oscar Wilde birbirlerinden hoşlanmazlardı. 1883'te Paris'te verilen bir yemekte Zola, sanat üstüne yaptığı bir konuşmanın sonunda 'Ne yazık ki Sayın Wilde, barbar bir dil olan kendi dilinde yanıt vermek zorunda kalacak' deyince, kusursuz bir Fransızca ile Wilde:

Ben doğuştan İrlandalıyım, İngiliz soyundanım ve Sayın Zola'nın dediği gibi, Shakespeare'in dilini kullanmak zorundayım.’’


Wilde'dan özdeyişler


Uzun süren güzelim bir intihardır sanatçı yaşamı...

Ölüm yokmuş gibi yaşamalı, yaşamamış gibi ölmeli insan.

Bir çağı harekete geçirenler kişilerdir, kurallar değil.

Gerçek yaşını açıklayan bir kadına hiç güvenilmez. Yaşını söyleyebilen bir kadın, her şeyi söyleyebilir.

Dürüst olmayan bir kadın, yoksulsa fahişe, varlıklıysa modern bir sosyete kadını olur.

Çok gösterişli elbise giymiş bir bayan, İngiliz pazarı için özellikle yazılmış açık saçık bir Fransız romanının lüks baskısına benzer.

Tüm dehamı yaşamıma koydum; yapıtlarıma ise yalnızca yeteneğimi.

Övülünce alçakgönüllü olurum, ama sövülünce yıldızlara eriştiğimi anlarım.

Kendi kendimi şaşırtıyorum hep. Yaşamı, yaşanmaya değer kılan tek şey de budur.

Ne yazık, iş işten geçtikten sonra alıyoruz yaşamdan dersimizi.
Yazarın Tüm Yazıları