OrtaöÄŸretime de gönder babası

DoÄŸan Gazetecilik tarafından yürütülen Baba Beni Okula Gönder kampanyasının 32’nci kız öğrenci yurdu, çarÅŸamba günü Konya EreÄŸli’de açıldı. Bu yurt, geçtiÄŸimiz yıl düzenlenen müzayedeye eserlerini veren sanatçılar ve tablo satın alanların katkılarıyla inÅŸa edildi. Açılışa katılanlar arasında Hüsamettin Koçan, Melisa Mey ve Feridun DüzaÄŸaç gibi isimler de vardı.Â
Baba Beni Okula Gönder verdiği burslar ve yaptığı yurtlarla bu ülkede kızların okullaşması için, ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda madden küçük bir katkıda bulunsa da 2005’ten beri muazzam bir farkındalık yarattı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre 2001’de ilköğretimde kızların yüzde 88.50’si, orta öğretimde ise yüzde 43’ü okula gidiyordu.
2011’e geldiğimizde bu oran ilköğretimde yüzde 98.20’ye, ortaöğretimde ise yüzde 66.10’a yükseldi.
Ne var ki kız öğrencilerin 2009’da okula devamsızlık oranı yüzde 8,9 iken ile 2011’de bu rakam yüzde 10,3’e yükseldi.
2009-2010 yılında 8. sınıf olan kız öğrencilerin yüzde 85’i mezun olabildi.
2006’da dördüncü sınıfa giden 621 bin 438 kızdan, 2010’da 538 bin 301’i mezun olabildi.
Yani, ilköğretime kayıtlı kızların yüzde 13’ü ilköğretim süresince eğitim hayatından kopuyor.
İlkokulu terk oranlarına bölgesel bazda baktığımızda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çok fazla sorun olduğunu görüyoruz. Kız ve erkek öğrencilerin mezuniyet oranları arasında Türkiye genelinde yüzde 3,7 olan fark bu bölgelerde yüzde 30’ların üzerine çıkabiliyor.
Ortaöğretime gelirsek...
Kız ve erkek öğrenciler arasındaki fark yok denecek kadar az. Yani, eğer kız çocukları ilköğretimi bitirebiliyorlarsa, erkeklerle aynı oranda ortaöğretime devam edebiliyorlar, cinsiyet farkı kapanıyor.
Ancak merkezden uzaklaştıkça kız öğrencilerin devamsızlığı yine başa bela.
Ortaöğretimde terk oranları Kuzey, Güney ve Orta Doğu Anadolu bölgelerinde Türkiye geneline göre daha yüksek.
Türkiye genelinde kız ve erkek öğrencilerin mezuniyet oranları arasındaki fark yüzde 6,3 iken, bu bölgelerde yüzde 14 civarında.
MEB geleneksel aile değerlerini kız çocuklarının okullaşması önünde bir engel olarak gösterdiğinden, kız okullarını artırmaya yönelik bir çalışma başlattı.
Ancak bu politika epey tartışmalı.
Sonuçta, sadece kızların gittiği okullardan mezun olanlar eğitimli anneler oluyorlar, o kadar. Yoksa istihdamda öncelik sırasında olduklarını söyleyemeyiz.
O zaman ne anladım ben bu eğitimden...

Eğitim cinsiyetçi olmasın

- Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için eğitim materyalleri, öğretmen ve okuldaki görevlilerin tutum ve davranışları dahil tüm sürecin cinsiyetçi öğelerden arındırılması gerekiyor.
- Kızlar erkeklere kıyasla daha dezavantajlı durumdalar. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kızların aktif yurttaşlar olmaları, liderlik yapmak üzere inisiyatif almaları, temel becerilerini geliştirmeleri gerekiyor.
- Öğretmenlerin cinsiyet ayrımcılığına yol açan tutum ve davranışları kızların yaşadığı sorunları derinleştiriyor. Kızların eğitimden ayrılmasına dahi neden olabilecek bu davranışlar, kız ve erkek çocuklara farklı roller verilerek buna göre davranılmasından kaynaklanıyor.
- Öğretmenler ve öğrenciler arasındaki iletişimi kolaylaştıran, sağlıklı, güvenli, şiddetten arındırılmış öğrenme ortamları eğitimin kalitesini ve sonuçlarını olumlu yönde etkiliyor.