Ortakların huzuru bozuldu

Güncelleme Tarihi:

Ortakların huzuru bozuldu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2015 12:26

Almanya’da son dönemlerde ağırlıklı olarak yaşanan sığınmacı tartışmaları yüzünden, büyük koalisyon hükümetinin büyük kanadını oluşturan ve kardeş partiler olarak bilinen Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) arasında ciddi bir sürtüşme yaşanmaya başladı. Yani bir yerde kardeş kavgası...

Haberin Devamı

CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer’in aynı zamanda CDU lideri olan Almanya Başbakanı Angela Merkel’e daha katı bir sığınmacı politikası uygulaması için baskıyı artırması koalisyon krizini bile gündeme getirdi.

Hatta Seehofer, Başbakan Merkel’e bir ültimatom vererek, “Bu sorun Pazar gününe kadar çözülmezse, yapacağımı ben bilirim” diye apaçık tehditte bile bulundu.
Bu Seehofer’in ilk ültimatomu değildir.
İyi de Seehofer ne yapabilir?
CSU, koalisyon hükümetini terk edebilir.
Bu hem teorik hem de pratik olarak mümkündür.
Ancak böyle bir durumda CSU federal düzeyde söz sahibi olma gücünü kaybederken, Bavyera sınırları dışına çıkamayan bir taşra partisi haline gelir.
Bunu Seehofer de diğer CSU’lular da çok iyi bilmektedir.

Tabii CSU’nun Almanya’nın bu yükün altından kalkamayacağını ileri sürerek, sınırların kapatılması yönündeki politikası nedeniyle hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti’li (SPD) politikacıların da sabrı tükenmeye başladı.

SPD Genel Başkan Yardımcısı Ralf Stegner, partisinin Merkel’in politikasına tam destek verdiğinin altını çizerken, “Merkel’siz bir büyük koalisyon hükümetinde yer almayacakları” yönünde ciddi sinyaller de verdi. Yani bir yerde gerekirse büyük koalisyon hükümetini terk edeceklerini dile getirdi.

SPD’nin Gençlik Teşkilatı Jusos daha açık bir tutum sergiledi ve “Şayet Birlik Partilerinde ‘Başaramayız’ diyenler kazanırsa büyük koalisyon biter” diyerek tehditte bile bulundu.

* * *

Henüz Yunanistan krizi tam aşılmadan sığınmacı krizinin yaşandığı böyle bir dönemde büyük koalisyon hükümetinin dağılması, Almanya’nın olduğu kadar, Avrupa Birliği’nin (AB) de işini daha da zorlaştıracaktır.

630 sandalyeli Federal Meclis aritmetiğine göre Almanya’da “Merkel’siz bir koalisyon hükümeti” oluşturulması mümkündür. CDU/CSU’nun 310, SPD’nin 193, Sol Parti’nin 64 ve Yeşiller’in 63 milletvekili vardır.
SPD lideri Sigmar Gabriel’in başbakanlığında Sol Parti ve Yeşiller’le üçlü koalisyon hükümeti oluşturulması teorik olarak mümkündür.
Ancak pratikte değil...

Çünkü böyle bir ortaklık yıllardır “Sol Parti ile asla” diyen SPD’nin inandırıcılığını yitirmesine ve partinin sağ kanadının baş kaldırmasına yol açacaktır.

Tabii gelecek seçimlerde oy kaybına da...

İşte bu yüzden Başbakan Yardımcısı, Federal Ekonomi ve Enerji Bakanı olan SPD lideri Gabriel’in bu yönde bir adım atması, Sosyal Demokratların çöküşünü hızlandıracaktır.

Kamuoyu yoklamalarına göre son dönemdeki sığınmacı tartışması ve kardeş partiler arasında yaşanan sürtüşmeler yüzünden oy kaybına uğrayan CDU ve CSU için de aynı durum söz konusudur.

* * *

CDU içinde bazı politikacıların, “Merkel’siz alternatifler” üzerinde durmaya başladığı yönünde dedikodular bile dolaşmaya başladı.
2017 yılında yapılacak genel seçimlere Angela Merkel’in yerine Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin başbakan adayı olarak katılması yönünde hesaplar yapıldığı söylentileri artıyor.
Evet, Wolfgang Schaeuble tecrübeli bir politikacıdır.
1972 yılından beri Federal Meclis milletvekilidir.

1984-1989 yılları arasında Başbakanlık Dairesi Başkanı, 1989-1991 ve 2005-2009 yılları arasında Federal İçişleri Bakanı, 1998-2000 yılları arasında da CDU Genel Başkanı olarak görev yaptı. 2009 yılından beri de Federal Maliye Bakanı’dır.
1990 yılında uğradığı silahlı bir saldırıdan bu yana tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu halde gerektiğinde 24 saat aralıksız çalışan bir politikacıdır. Ama CDU’nun tabanı Merkel’den yanadır.

Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına göre bile CDU’luların yüzde 80’inden fazlası Merkel’in politikasından memnundur.
CDU’luların yüzde 82’si iktidarın başında Merkel’in olmasını istemekte ve desteklemektedir.

Böyle olduğu halde Schaeuble, başbakanlık adaylığı ile ilgili spekülasyonları şimdilik sadece dinlemekle yetiniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!