Ortak seste buluşmanın coşkusu

TÜRK Halk Müziği sanatçıları ile birlikte pazartesi akşamı AKM’de (Atatürk Kültür Merkezi) coşku, sevgi dolu bir gece yaşadık. Sanki hepimiz ödül almıştık.

Aydın Doğan Vakfı Ödülleri’nin bu yıl teması Türk Halk Müziği idi, ödül de bu müziğin büyük ustası, büyük hocası Yücel Paşmakçı’ya verildi.

AKM’nin büyük salonu, bu geceyi yaşamaya gelenlerle doluydu.

Zafer Gündoğdu yönetimdeki ses ve saz sanatçıları, hocaları Yücel Paşmakçı’nın derlediği türküleri okudular. O ne emektir, o ne çabadır, 1200 liralık bir Grundig teybe aldığı türküler, bizim halk müziğimizin hazinesi olmuştur.

Türküler, bir ülkenin insanlarının bütün serüvenini; söz ve sesle anlatırlar. O akşam Türkiye coğrafyasını türküler eşliğinde yeniden gezdik.

Her ilin, her yörenin kendine özgü mutluluklarına, sevdalarına, acılarına katıldık, türkünün çekici, büyülü dünyasına kendimizi kaptırdık. Dinledik, söyledik.

Öyledir türküler, uzun havalar, bozlaklar, dinleyeni bir yerinden yakalar; kimi zaman dağ başına götürür, kimi zaman bozkırlarda dolaştırır, kimi zaman da yaşamın coşkusunun içine, kalabalığın ortasına bırakıverir.

* * *

NÁZIM HİKMET
bir şiirinde; ‘türkülere düşman’ olanlardan yakınıyordu. Çok doğru, türkülere düşman olanın, ben de özgürlüğe, insana, hayata düşman olduğuna inananlardanım. Attilá İlhan da bir mısraında, ‘birader mırç’ın yurtdışındayken bir uzun havayla, türküyle koca bir memleketi yanlarına getirdiğini yazmıştı.

Anılacak, anısı belleklerde kalacak bir gece geçirdik.

Sahne ile seyirci türküde birleşti.

Yıllar önce bir yazıda, bizim ses birliğimiz olmadığından söz edilmişti. Hatta o yazıda ‘Dağ başını duman almış’ şarkısının da birlikte bir şey söyleyebilmek için dilimize çevrildiği bilgisi veriliyordu.

Türküleri unutmadık ki... Ortak serüvenimizin, ortak duygularımızın sesini duyacağımız türkülerin ne olduğunu, bizim içimizde nasıl yaşadığını bir kez daha gördük.

Zafer Gündoğdu’nun yönettiği koronun söylediği türkülere herkes eşlik etti, çünkü birbirimizin sesinde buluştuk.

Hele Yemen Türküsü’nde bütün salon Yücel Paşmakçı’nın yönetiminde iki bin kişilik bir koro olmuştu.

Ödüllerin insani yanı beni her zaman ilgilendirmiştir. Köşelerinde kozalarını ören ipekböcekleri gibi kişileri çok az insan bilir, ödüllerin asıl işlevi onları kamuoyunun önüne çıkarmaktır.

Radyolarda, televizyonlarda, kasetlerde, CD’lerde dinlediğimiz, içimizi saran, dilimizden düşmeyen nice güzel türkünün ardında Yücel Paşmakçı gibi bir ustanın emeğinin olduğu gerçeğini öğrenenlerin sayısı artar.

Bu kadar mı? Ödüllerin bireysel ve toplumsal yanı bu...

Ötesi, türkülerin, Türk Halk Müziği’nin yükselişinin onay gecesiydi.

Salonda onun dostları, öğrencileri de bulunuyordu, sonra hepsi sahneye geldi ve coşku doruğa çıktı.

Ödül gecesinde sazını, sesini sevdiğim nice ustayı da gördüm, kuşaklararası bir buluşma yeriydi ödül töreni ve sonrası.

Öğrenciler, hocalar, arkadaşlar, birbirini uzun süre görmeyenler özlem giderdiler.

* * *

ORTAK
seste, ortak duygularda buluştuğumuz geceyi ben anı defterimin içine not düştüm. Unutulmazlar arasında yerini alsın diye.
Yazarın Tüm Yazıları