Ortadoğu’da böyle bir barışa ne dersiniz?

BEN 1 Mart Tezkeresi’nden beri Ortadoğu’ya "müdahale"yi savunuyorum ve bu konuda hiç taviz vermiyorum.

1 Mart Tezkeresi’ni zamanında savunmuş bazı gazeteciler zaman zaman "esasında ne demek istediklerini" yeniden açıklama ihtiyacı hissetseler de ben; ama Irak’ta, ama Lübnan’da pervasız bir şekilde "müdahale"yi savunuyorum.

Zira 2003’ten beri de açıkça yazıyorum. "3. Dünya Savaşı"nın içinde olduğumuzu ve her savaş gibi bunun da bir "yeniden paylaşım savaşı" olduğunu düşünmekteyim.

Dileğim ve beklentim Türkiye’nin bu kaçınılmaz ve önlenemez yeniden paylaşımda hak ettiği payı ve yeri almasıdır.

Ben 21. yüzyılda Türkiye’yi Ortadoğu’da etkin emperyal bir devlet olarak görmek istiyorum!

Bu düşüncelerimi ağır şekilde eleştirenler var. Onlar hakkımda şu veya bu iddialarda bulunuyorlar ama bir noktada birleşiyorlar. Bu yazarlar hümanist bir tavır aldıkları ve barış istedikleri görüşündeler.

Bugün onlara bir barış yazısı yazacağım.

İşte barış:

* * *

Görünürdeki aktörler kimler olursa olsun esas savaş ABD ile İran arasında!

Zira, birisi (ABD) lehine olan statükonun aleyhine değişmekte olduğu endişesi ile statükoyu yeniden tarif etmek istiyor, diğeri gelişen yeni şartların kendi lehine (İran) dönüşeceği yeni bir statüko arıyor.

Bu anlamda taraflar yaman bir çelişki içinde gözüküyorlar.

Ait oldukları ideolojik kamplar da aralarında bitmez tükenmez bir husumet olduğu duygusu yaratıyor.

Savaşın ana unsuru yeniden paylaşım ise onu besleyen güdü ise birinin diğerine karşı kendisini fiziken ve moralman üstün hissetmesidir.

Ancak, adına diplomasi denen maharet ise savaşın maliyetini asgariye indirmeye çalışır.

Savaş "maksimum" (azami) menfaat beklentisi güdülerken, diplomasi "optimal" (mümkün olan en iyi ve en ucuz) menfaat peşinden koşar.

* * *

Ya bir gün gelir de İran elindeki kozları yeteri kadar kullandığına, daha ötesinin maliyeti aşırı artıracağına kanaat getirir, ABD de o an bulunan nokta itibarıyla İran’ın üstüne daha fazla gitmenin kár-zarar tablosunu artık aleyhine çevireceğine inanırsa ne olur?

Barış!

Eğer iki taraf "optimal" noktaya geldiklerine birbirlerinden bağımsız karar verirlerse o zaman barış yapmayı tercih ederler.

Bu ne demektir?

İki taraf da kendi açılarından mümkün olan en iyi Ortadoğu’yu birlikte kuracaklar demektir!

Böyle bir ortamda İran Ortadoğu’da ABD’nin yeni ve en güçlü müttefiki haline gelebilir!

* * *

Bu durumda Türkiye’ye ne olur?

Türkiye "barış içindeki bir Ortadoğu"da yaşamaya başlar.

Bir köşeye çekilir ve görevsizleşir!

İran-İsrail çelişkisi ne olur?

İç müşteri açısından kayıkçı kavgası başlar. Güney Lübnan üzerinden taşeron örgütler ile İsrail arasında arada bir it dalaşı yaşanır. Filistin’de bazı yeni tavizler verilir.

Buyurun size bir barış hikáyesi!
Yazarın Tüm Yazıları