Ordu ve yerel medya semineri

YEMYEŞİL dağların uzandığı koya baktıkça Karadeniz’in neden turizmde geri kaldığını anlamakta zorlanıyorum.

Ordu’nun İl Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen’in heyecanla anlattıklarını dinlerken de, kente tepelerden bakarken, sahilde denizin kokusunu içime çekerken de burayı sevmek için ille de Oktay Ekşi olmak gerekmediğini düşünüyorum. (Oktay Bey, bir Mesudiyeli olarak büyük bir tutkuyla kendi topraklarına bağlıdır. Mesudiye’nin gelişmesi için köy kent projesinin gerçekleştirilmesi de dahil çok önemli işler yaptı bölge için.)

Karadeniz artık eskisi gibi zor gidilen bir yer değil. Sahil yolu mesafeleri kısaltmış. Derin tarihi geçmişten gelen hikayeleri, turizmini çeşitlendirecek zengin değerleri, çok güzel doğası ile Ordu Karadeniz’in mutlaka gidilmesi gereken yerlerinden. Otları, mantarları, balık çeşitleri, pideleri ile mutfağı da özel. Ama Türkiye’nin birçok bölgesi gibi burası da kendi değerini bilmiyor.

Gazeteciler Cemiyeti ve Konrad Adenauer Vakfı’nın düzenlediği yerel gazetecilik meslek eğitim programı için Ordu’dayım.

Farkında değiliz ama Türkiye’de çok sayıda yerel gazete çıkıyor, televizyon ve radyo yayınları yapılıyor. Ordu’da sekiz günlük gazete var. Samsun’da 11, Giresun, Vezirköprü, Gümüşhane’de günlük gazeteler dışında haftalık ve aylık gazetelerin sayısını da katarsak yüzlerce gazete yayınlanıyor bu bölgede. Sorunları, çabaları, sıkıntıları ile yalnız başlarına bırakılmışlar.

GÜMÜŞHANE’DE BİR KİŞLİK GAZETE
Hürriyet
ŞAHİNDE TURHAN
, emekli olduktan sonra gazete çıkartmaya karar veren Gümüşhaneli bir ilkokul öğretmeni. Ekin adlı aylık bir gazete çıkartıyor. Gazetenin dağıtımına kadar her işini kendisi yapıyor. Gazete, 1996 yılından beri yayınlanıyor. Köşe yazarları da kadın. Şahinde Turan, gazetesini hem Gümüşhane’nin sorunlarını dile getirmek, hem de halkı eğitmek için çıkardığını söylüyor. Bu sayıda Gümüşhane’de şoförlerin "feryadı" manşet. Şahinde Hanım’ın kaleme aldığı başyazı ise İstanbul’daki Dünya Su Kongresi ve suyun dikkatli kullanımı üzerine.

Anadolu sürprizlerle dolu. Şahinde Hanım’ı görünce bunu bir kez daha düşünüyorum, gazetecilik heyecanı genç, yaşlı, kadın, erkek demiyor insanı peşinden sürüklüyor. Şahinde Hanım’ın heyecanının, eğitim seminerlerini izleyen genç meslektaşlardan aşağı kalır tarafı yok.

OT GİBİ YAŞAYIP MURADA ERMEK Mİ?

Yerel basındaki meslektaşlarımızı dinliyorum. Yerel basın çok zor durumda. Ekonomik açıdan büyük çoğunluk resmi ilanlara bağımlı. Bu da, resmi ilanların siyasi baskı aracı olarak kullanılmasına yol açabiliyor. Eleştirinin dozu artarsa ekonomik yaptırım derhal devreye giriyor.

Oysa yerel medya, yolsuzlukların üzerine gitmezse, yöneticilerin hatalarını eleştirmezse hatalar nasıl düzelecek? Gözden uzak bölgelerde dönenler nasıl ortaya çıkacak?

Vali yasakladığı için yazı yazamayan gazeteciler var yerelde. Basın üzerindeki baskılar yerelde daha yıkıcı olabiliyor.

Ama yıkılanın demokrasi olduğu fark edilmiyor.

Bir gazeteci meslektaşın sözleri durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor, "En iyisi ot gibi yaşayıp murada er, etliye sütlüye karışmadan işi idare et" diyor.

Türkiye’de yerel medya çok sesli ve çok renkli olarak gelişiyor. Bu gelişmenin desteklenmesi, resmi ilan bağımlılığının kırılarak, hükümetin ekonomik ve mesleki teşviklerle bu gelişmeyi desteklemesi gerekiyor. Eşit ve proje bazlı destekler kayrımcılığı da önler.

Yeter ki yerel medya ot gibi yaşayıp etliye sütlüye karışmayı bırakmasın.
Yazarın Tüm Yazıları