Orada fasulyeden mi görüşüyorsunuz

BENCE artık zamanı geldi.

“İmralı’da” “devlet adına” görüşmeleri kim yapıyorsa bilmeliyiz.

Adıyla, sanıyla, unvanıyla.
Ve bir de, “kimden aldığı”, “hangi yetkiyle” bu görüşmeleri yapıyor.
Evet artık bunu bilme zamanı geldi.
Hem de 13 delikanlı beden henüz soğumadan.
Neden mi bilmeliyiz?
Anlatayım.
* * *
Geçen hafta ne oldu?
“Flaş... flaş... flaş...”
“İmralı’dan çok önemli açıklamalar...”
Avukatları Abdullah Öcalan’la görüşmüş ve daha kapıda onun ağzından açıklamalara başlamıştı.
“Devletle anlaştık...”
Vooooov, acayip iddialı bir laf.
Öyle fasulyeden bir laf da değil. Ayrıntı var. Hem de somut ayrıntı.
“Barış konseyi kurulacak...”
Dahası da var.
“İmralı’ya göre”, DTP’liler boykotu bırakıp yemin de edebilirler.
Eh, güzel bir anlaşma. Öyle kesin dille yalanlayanı da yok.
Ben bile içimden “Acaba barış konseyinde kimler olabilir” diye isim totoya başlamıştım.
Ne diyordu açıklamada?
Öyle resmi sıfatlı kişiler olmayacak, konseyin resmi yapısı olmayacak.
Her şey gayriresmi olacak, ne devleti, ne de kendini “muhatap” kabul edeni bağlayamayacak.
Hani kafamdan birkaç ehil isim de bulmuştum.
* * *
Biz umutla beklerken ne oldu?
Önümüze tabut içinde 13 delikanlı bedeni koyup bıraktılar.
O zaman sormazlar mı adama: “Hani nerede o anlaşma?”
O mutasavver “barış konseyi”?
Nerede Allah aşkına.
Yoksa İmralı’da “fasulyeden görüşmeler” mi yapılıyor?
* * *
Yani ne “muhatap alınanı” ne “muhatap alanı” kimse takmıyor mu?
Dağdakiler “İmralı sakini”ni, Ankara’dakiler, “İmralı ziyaretçisi”ni iplemiyor mu?
Herhalde öyle oluyor ki, İmralı kapısından kelli felli açıklamalar gelirken, dağdan nanik geliyor.
Yanlış anlamayın.
İmralı’daki ile görüşülmesin demiyorum. Tam aksine bunu ilk ve açık savunanlardan biriydim, halen de öyleyim.
Ama artık bilelim.
Adada, kim, kimden aldığı “mazbata” ile masaya oturuyor.
Bilelim ki ondan hesap soralım. “Arkadaş ne oluyor orada” diyebilelim.
Yoksa bu 13 tabut, musalla taşından inmeyecek.
* * *
Bakıyorum, bugün sorunun çözümünde elini taşın altına koyan yok. Her şey, “devlet görüşüyor” lafının altına süpürülmüş.
Karşımızda öksüz, yetim, adı sanı olmayan bir süreç var.
Yarın başarılı olursa, sahip çıkanı bol olacak, ama bugün herkes toz olmuş.
İyi de işler böyle sarpa sardığında kimin yakasına yapışacağız?
O nedenle diyorum, orada kim, ne adına hangi yetkiyle görüşüyorsa, artık bilmeliyiz.
İnanın işler çok daha iyi gider...
Yazarın Tüm Yazıları