Oportünistçe bir yazı mı

BEN yazmayı düşünüyordum, ama Doğan Hızlan benden önce davrandı.

Doğan Bey yaşça benden büyük, ama iş şiir olunca refleksi benden çok daha zinde ve atik bir yazardır.

Onun, "Siz şiir okumaya devam edin" yazısını gece eve gelen Kıbrıs baskısında okuduğumda, "Hay Allah, keşke daha atik davransaydım" diye hayıflandım.

Tahmin edeceğiniz gibi konu, Başbakan Erdoğan’ın Fazıl Hüsnü Dağlarca ile Faruk Nafiz Çamlıbel’i karıştırmasıyla ilgili.

Doğan Hızlan, aynen şöyle diyor:

"Bu, gazeteler için kuşkusuz bir haberdir. İşin o yanını tartışmak istemem. Ama bu haberin birinci sayfaya çıkarılmasının abartılı olduğunu düşünüyorum.

Keşke bir politikacının bütün hatası ezberindeki şiirlerin şairlerini karıştırmakla sınırlı kalsa.

Bülent Ecevit şairdi.

Erdoğan’ın da iyi bir şiir okuru olduğu anlaşılıyor.

Ben, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın şiir okumaya devam etmesini tavsiye ediyorum."

İki şairi birbirine karıştırmasını da, "Bir bellek yanılması, olağan görüyorum" diyerek, büyütülmemesi gerektiğini söylüyor.

* * *

Belki gözünüzden kaçmıştır, Hızlan’ın bu yazısı, ufak çaplı bir tartışmayı başlattı.

Milliyet Gazetesi yazarı Meral Tamer, dünkü yazısında, "Başbakan’ın Dağlarca diye Çamlıbel’in şiirini okuması birinci sayfa haberidir" diyor.

Ayrıca, Başbakan’ın şiiri ezberinden değil, önündeki prompter’dan okuduğu için bunu bir "bellek yanılgısı" olarak değerlendirmenin doğru olmadığını belirtiyor.

Geç de olsa, bu konuya ben de müdahil olmak istiyorum.

Meral Tamer’in yazısında okuduğum ve o ana kadar hiç üzerinde durmadığım bir ayrıntıyı aktarayım.

Erdoğan, bu konuşmayı Türk Dili Kurultayı’nda yapıyor.

Şiiri okuduktan sonra salonda büyük bir alkış kopuyor ve şairlerin karıştırıldığına dair hiçbir uyarı da gelmiyor.

O zaman insanın aklına iki soru geliyor:

Acaba Türk Dili Kurultayı’na katılanlar da mı bu yanlışlığın fakında değildi?..

Veya salondakiler, Türk Dili Kurultayı ile ilgisi olmayan, bindirilmiş alkış kıtaları mıydı?

Veya yarısı delege, yarısı bindirilmiş kıta...

Bence bu ihtimallerden hangisi doğru olursa olsun, ortada Başbakan’ın şairleri karıştırmasından daha vahim bir durum var.

Yani biz birinci sayfaya Başbakan’ın karıştırmasını değil, dinleyicilerin durumunu çıkarsaydık belki daha doğru bir iş yapmış olurduk.

* * *

Peki bu tartışmada ben hangi taraftayım?

Genel itibarıyla Doğan Hızlan’a katılıyorum.

Başbakan’ın şiir okumaya meraklı olması, takdir edilecek bir şeydir.

Gerçi şiire ilgisinin, bizim gençliğimizdeki şiir merakı gibi, biraz "Davamıza retorik destek" amaçlı olduğu inkár edilemez.

Başbakan, şiiri, belagat tutkusunun en göz alıcı aksesuvarı gibi kullanıyor.

O tavır da, tutkuyu bazen belagat şehvetine çeviriyor.

Yine de olsun diyorum.

Şiir okuyan bir başbakan iyidir.

O nedenle Fazıl Hüsnü ile Faruk Nafiz’i karıştırmasını ben de büyük bir ayıp olarak görmüyorum.

Ben dahil birçok yazarın yazılarında, bazen ne çamlar devirdiğimizi, ne hatalar yaptığımızı, elmayla armudu nasıl birbirine karıştırdığımızı hatırlayınca, Başbakan’ı ayıplamaya pek hakkımızın olmadığına da inanıyorum.

Ama bu birinci sayfa haberi olmaz mı?

Bu arada Hızlan’ın yazısında adı verilmeyen genel yayın yönetmenini de deşifre edeyim.

Ertesi gün Doğan Bey’e, "Keşke birinci sayfaya koymasaydık" diyen o genel yayın yönetmeni bendim.

Ne yalan söyleyeyim, Meral Tamer’in yazısını okuduktan sonra biraz Kararsız Kasım’a dönmedim de değil.

Yine de esası itibarıyla Doğan Hızlan’ın yazısına gönülden katılıyorum.

Kendi yazdığıma bakınca da içimden, "Hakikaten oportünist bir yazı olmuş" diyorum.

Ne yapacaksınız, iki arada bir derede kaldığınız zaman, ya yazmayıp susacak ya da oportünistlikle suçlanmayı göze alacaksınız.

Ben gözü kara bir yazarım.

Döneklikle suçlanmaktan hiç korkmadım, oportünistliği hayli hayli göğüslerim.
Yazarın Tüm Yazıları