Operasyon araştırması

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Bizim memlekette her şeyin bir tuhaf halde olmasının en büyük nedeni, Türkler'in ‘operasyon araştırması' bilim dalına antipati duymalarında yatmaktadır.

‘Operasyon araştırması' (Operations resarch), bir hedefe varılırken, en etkin, en maliyeti düşük ve en verimli yolların bulunması bilimidir.

Meseleye ‘operasyon araştırması' çerçevesinden baktığımızda, Türkiye'de olup bitenler ‘The End' yazısı hiç olmayan bir korku filmi dizisine benzemektedir.

Hemen bir örnek vereyim. Bugün hafif bir yağmur yağdığında her tarafı sular basıyor ya...

Bunun tek nedeni, şehirler kurulurken planlayıcıların, şehire yerleşmeye gelen insanların tuvalete çıkma ihtiyacını bir gün duyacakları varsayımını yapmayı unutmalarıdır.

Bir başka deyişle, yönetici klikler, halka hâlâ ‘kabız' muamelesi yapmakta ısrarlıdırlar.

Türkiye, Avrupa Topluluğu'na üye olmaya başvurduğu halde şehirlerinin büyük bölümünde kanalizasyon sisteminin gerçek anlamda bulunmamasını kafaya pek takmayan dünyadaki tek ülkedir.

* * *

Operasyon araştırması, bunu en çok kullanma ihtiyacı duyacağını tahmin ettiğim toplumsal kesimlerde de bir kenara itilmiş bilim dalıdır Türkiye'de.

Bunun en net göstergesi de ANAP, DSP, DTP'den oluşan ve CHP ile desteklenen bir koalisyonun, memlekette demokrasinin yolunu tamamen açacağı yolundaki umutlara destek verilmesidir.

İnsanlar biraz operasyon araştırması biliminden haberdar olsalardı, teknik anlamda kurulması gereken neden-sonuç bağlantısının bu iktidar bileşimiyle sağlanamayacağını görürlerdi.

Örneğin, iyi bir operasyon planlamacısı bugünkü iktidarın oluşum biçimine baktığında, ya sağlanması beklenen sonucu (demokrasi) değiştirecek, ya da sonuç aynı kalıyorsa iktidarda (neden) oynamalar yapacaktır.

Ancak bu da tabii pratik anlamda kabul görmeyecektir kuşkusuz.

* * *

Şimdi diyeceksiniz ki, ‘Peki ama ne yapalım. Önceki iktidar da pek mi iyiydi yani?'

Değildi be kardeşim, tamam kabul.

Ama bu, operasyon araştırması bilim dalının Türkiye'de sadece şimdi değil, geçmişte de katiyen kullanılmadığının göstergesinden başka bir şey değildir.

Alın 8 yıllık eğitim üstüne tartışmayı.

Ülkeyi yöneten insanların, eğer bu konuda bir sorun varsa bunu henüz üç ay önce keşfetmiş olmaları, operasyon planlaması bilim dalı açısından son derece utanç verici bir olaydır.

Eğer sorun yoksa da zaten olanları açıklayabilmek operasyon planlaması bilim dalının çerçevesi dışında kalmaktadır, bilmem anlatabiliyor muyum?

* * *

Sadece makro düzeyde görülmüyor operasyon araştırması yokluğunun acı sonuçları.

Gündelik hayatta da, mikro düzeyde de bunu her an, dakika dakika yaşıyoruz.

Klişe bir örnek vereyim. İstanbul'un bir noktasında yol kapandığında, bundan tam 30 kilometre ötede bile trafik sıkışıklığı yaşanması, bir operasyon araştırmacısını intihar ettirtecek düzeyde acıklı olaydır.

İki eliyle tuttuğu makineyle beton delen bir işçinin, aynı anda ağzında tuttuğu sigarayı içmeye çalışması da, bireysel düzeyde yaşanan binlerce zihinsel operasyon planlaması deformasyonlarından sadece bir tanesidir.

* * *

Birkaç gündür yazıyorum... Türkiye dışarda son derece rasyonel çalışan herhangi bir sistemi ithal edip, bunu kısa sürede tamamen irrasyonel hale getirmekte uzmanlaşmış bir ülke haline geldi.

Bu noktada en klişe örnek, demokrasi kavramının başına gelenleri anlatmak olabilirdi, ama ben daha basit bir örnek vermek istiyorum.

Ankara'da ‘Paul' adında bir kafe var.

‘Paul'de bir operasyon araştırması, hilkat garibesine dönüşmüş durumda.

Bir kere ‘Paul'deki servis sistemi, insanların buraya ilk kez gelmesinin mümkün olmadığı gibi son derece saçma bir varsayım üstüne kurulmuş.

* * *

Diyelim ki Paul'e ilk kez gittiniz. Mönü konulmuş masada servis bekliyorsunuz.

Kesinlikle rahatsız edilmeden yıllar boyu orada oturmanıza kimse ses çıkarmayabilir.

Çünkü birisini çağırıp sormadığınız takdirde, masada sipariş alınmadığını size söylemek ihtiyacını hissetmiyorlar.

Sonra diyelim, kasa önünde elinizde mönü sıraya girdiniz. Siparişinizi bu noktada da alamıyorsunuz. Elinize bir numara alıp masaya gidiyor ve bekliyorsunuz.

Sonra bir garson, bütün masalara tek tek bakarak ilerleyip sizi arıyor ve yemekleri getiriyor.

Bu aşamada bir de gidip içeceklerinizi getirmelerini söylemezseniz, onlar da gelmiyor.

Böylesine gayri pratik sistemi kim kurmuşsa kendilerini tebrik eder, onları ilerde mutlaka Meclis'te görmek istediğimi belirtirim.

Yazarın Tüm Yazıları