Önlerini tıkayan olmayınca...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Önceki gece yarısı TBMM'den, Türkiye'yi ‘‘en fazla sayıda gazeteci hapsedilen ülke’’ olmaktan çıkarmayı amaçlayan yasa tasarısı bir hamlede geçiverdi.

Hem de sadece Anavatan, CHP, DSP ve Demokrat Türkiye Partili milletvekillerinin değil, DYP ve Refah Partili milletvekillerinin de desteğiyle...

Görüşmeleri Meclis'ten yayın yapan televizyon kanalından izledinizse hayret etmişsinizdir...

Daha birkaç ay evvel basına ateş püsküren politikacılar gitmiş, sanki onların yerine yepyeni bir kadro gelmişti. Daha doğrusu onlar aynı idi ama demokrasinin önünü tıkayan irade defolup gitmişti.

Nitekim karşımızda Batı standartlarında bir ‘‘ifade özgürlüğü'' isteyen... Türkiye'yi çirkin ve geri gösteren gerçeklerden kurtulma özlemiyle tutuşan... Uygar bir ulusun evlatları olmanın görüntülerini yansıtan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı.

‘‘Sorumlu yazıişleri müdürü'' sıfatı taşıdıkları için çeşitli hapis cezalarına çarpıtırılan gazetecilerle ilgili cezaların veya başlatılmış olan hazırlık soruşturması yahut son soruşturma işlemlerinin üç yıl süreyle ertelenmesini öngören tasarı işte bu hava içinde görüşüldü ve kabul edildi.

Gerçi görüşmelerde yer yer yanlış bilgiler de verildi. Ama özü itibariyle söylenenler gerçeği yansıtmaktaydı.

Böylece Işık Yurtçu gibi ‘‘Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü'' ile hiçbir kavgası olmayan, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti ile hiçbir ihtilafı bulunmayan bir meslektaşımız başta olmak üzere -eğer bildiğimiz yanlış değilse- toplam altı gazetecinin özgürlüklerine kavuşmaları olanağı doğdu.

Bizdeki bilgiler bu dolaylı af yasasından Hatice Onaran, Naile Tuncer, Mustafa Aslan, Fatih Yeşilbağ ve eğer koşulları müsaitse İbrahim Özen'in yararlanabileceğini gösteriyor. Ama bu konudaki kararı herhalde ilgili mahkemelerin vermesi gerekiyor.

Keza bugünkü hükümetin, -aynen bu dolaylı af yasasının hazırlığında olduğu gibi meslek örgütleriyle birlikte- ifade özgürlüğünü genişleten yeni bir çalışma yapmasının artık zorunlu hale geldiği apaçık görünüyor.

Türkiye'deki hapishanelerde bulunan gazetecilerin sayısı bilindiği gibi ‘‘altı''dan ibaret değil. Gerçi merkezi New York'ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi'nin 1997 yılının ilk günlerinde yayınladığı listede 78 gazetecinin ismi vardı ama, bu listede gazetecilikle ilgisi olmayan suçlardan mahkûm gazeteciler de yer almaktaydı.

O nedenle Basın Konseyi'nin 23 Haziran 1997 tarihli listesine itibar edip bu sayının 24 olduğunu söylemek daha doğru olur.

Ama düşüncelerini ifade etmek yüzünden -cezalandırılmak demiyoruz (örneğin ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden, insanları şiddete tahrik eden, laik cumhuriyeti yıkmayı amaçlayan yayınlar elbet cezalandırılmalıdır) hapse atılmak çağımızda öylesine büyük bir ayıptır ki, bu rakam 24 yerine sadece 1'den ibaret olsa bile, o hepimizi utandırmaya yeter.

Yazarın Tüm Yazıları