Onları bir araya getiren Doğu Perinçek

Güncelleme Tarihi:

Onları bir araya getiren Doğu Perinçek
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2006 22:44

12 Mart Mamak askeri cezaevinden 12 Eylül cezaevlerine, 1968’li üniversite yıllarından ta Aydınlık gazetesine kadar uzanan köklü bir dostluk bu.

Onları bir araya getiren Doğu Perinçek
Kendilerine şaka yollu "Öz Hakiki Aydınlıkçılar" diyen bu grubun, senede birkaç kez bir araya gelmelerini sağlayan, 1978-1980 arası yayınlanan günlük Aydınlık Gazetesi’nin Müessese Müdürü Gürhan Ertür’ün oluşturduğu nostaljik "tertip komitesi." Gürhan, o yıllarda gazeteye yardım için toplantılar düzenler, herkesi bir araya getirirdi. "Öz Hakiki Aydınlıkçılar"ı senede bir iki kere bir araya getirmeyi de bu nedenle o üstlendi. O dönemin gençlik örgütü DGB’nin bugün artık olgunluk yaşlarını süren üyeleri Mahmut Özdemir, Latif Şimşek, Macit Çopur, Hürriyet Karadeniz ona destek vermeye devam ediyor.*12 Mart Mamak askeri cezaevinden 12 Eylül cezaevlerine, Aydınlık gazetesinden ta 1968’li üniversite yıllarına kadar uzanan köklü bir dostluktu bu. Birlikte işkence görmüşler, mahkeme salonlarında "Enternasyonal"i söylemişlerdi. Aydınlık hareketinden kopuş yaşarken birbirlerinden kopmamışlardı.
/images/100/0x0/5679280df018fb0a48b70d15
Buluşmalar günler önceden planlanıyor. Planlama süreci de buluşmalar kadar heyecanlı oluyor. Geniş mekanlar bulmak gerekiyor, zira toplananların sayısı 70-80’i bulabiliyor. Mevsimine göre yer seçiliyor. Boğaz’da tekne gezisine çıkılıyor (Teknenin üzerine "Öz Hakiki Aydınlıkçılar" diye yazıyorlar), Mavi yolculuğa gidiliyor, grup küçük olduğunda da evler yetiyor. Armada Otel’deki 2000 yılına giriş partisi hálá konuşuluyor.2006’nın buluşması ise yılbaşı gecesinden iki hafta önce İstinye’deki Meyyali Restaurant’taydı. Her buluşmanın da kendine göre bir konusu oluyordu. Bu kez, 1951 TKP’lilerinden -o yıl tevkifata uğramış- Türkiye İşçi Köylü Partisi İstanbul İl Başkanı Halim Spatar ve eşi Sabahat Spatar’ın, Datça’ya uğurlanması için bir araya gelindi.Elinde zillerle, dedikodu yapan topluluğu susturup mikrofonun başına geçen Gürhan, geçmişten öyküler anlatmaları için insanları birer ikişer çağırıyordu. İlk öykü bendendi: AB müzakerelerinin başlaması öncesi geçen yıl Brüksel’deydik. Büyükelçilikte gazeteciler ve toplantıya katılan diğer konuklar bir araya geldik. Biz beş Maocu Cüneyt Ülsever, Cengiz Çandar, Gülay Göktürk, Hadi Uluengin ve ben bir araya gelince eski günleri konuşmaya başladık.Hadi, Cüneyt Ülsever’i görünce geçmişe yönelik bir anısını anlattı. "12 Eylül’ün hemen ardından, bizimkilerden bir kısım aranan arkadaşımız Brüksel’e geliyordu. Ben de havaalanında onları karşılıyor ve bir yerlere yerleştirmeye çalışıyordum. Cüneyt Ülsever’le aynı gazetede yazdığımız halde ilk kez karşılaşıyorum. Daha önce sorma fırsatım olmadığı için şimdi soruyorum. Benim karşıladığım kaçakların hemen hepsinin pasaportu Cüneyt Ülsever adınaydı. Bu iş nasıl oldu, hep merak ederim."Cüneyt gülerek onu şöyle cevapladı: "Çok sevdiğim bir arkadaşımdı Mehmet Emin Yıldırım. Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciyiz. Mehmet Emin aynı zamanda Aydınlık’ın Yazıişleri Müdürü’ydü. Hakkında açılan davalar nedeniyle mahkum olmuştu. Bana, Cüneyt benim yurtdışına çıkmam gerek, pasaporta ihtiyacım var dedi. Ben de kimliğimi ona verdim ve sanırım benim adıma bir pasaport çıkardı. Sonrasını bilmiyorum."*Bir başka anım da 12 Eylül’den hemen önceki günlerdendi. Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni’ydim, "15 yaşındaki çocuğu terörist diye vurdular" manşetini atmıştık. Haber doğruydu. Ertesi gün gazetenin telefonu çaldı. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Adli Müşaviri Albay Kartal telefonda, "Bugünkü manşetiniz yalan. Hemen Sıkıyönetim’e gelin" diye bağırıyordu. Gazetenin Yazıişleri Müdürü Aydoğan Büyüközden’le Selimiye’nin yolunu tuttuk. Gazetenin kapatılacağı endişesi içindeydik. Kendimize göre bir savunma formülü buduk. Olay yerine askerlerle birlikte gitmeyi önerecek ve eğer yazdıklarımız doğru değilse düzeltmeyi kabul edecektik.Kışladan içeri girdik. Albay Kartal’ın kapısını çalıp karşısına oturduk. Konuşmaya nasıl başlayacağımızı düşünürken, kapıdan etrafındaki askerleri iterek biri girdi. Bağırıyordu: "Komutanım ben gaziyim. Teröristlerle çatışmada yaralandığım için polislikten malulen emekli oldum. Önceki gün sokakta top oynayan 15 yaşındaki yeğenimi polisler (bu arada yere diz çöktü ve nişan alır gibi elini uzattı) vurup öldürdüler. Sonra da Sıkıyönetim ’bir terörist öldürüldü" diye açıklama yaptı. Bunu düzeltin. Yazık bize."Albay Kartal, "Sus evladım, bağırma tamam anlaşıldı" diyerek emekli polisi dışarı çıkarttırdı. Rahatlamıştık, çünkü yazdığımız tam da bu olaydı. Albay Kartal bize döndü. "Siz de çıkın" dedi. Başka bir şey konuşmadan gazetenin yolunu tuttuk. Kurtulmuştuk.Zaman zaman da 1970’lerden kalma Mamak ya da kızların tutulduğu Yıldırım Bölge hikayeleri dile getiriliyor buluşmalarda. Örneğin sonradan Fransa’ya yerleşip orada ünlü bir yemek yazarı olan Leyla Güz’ün öyküsü, hálá hepimizi güldürüyor: Cezaevinde kestane pişirmeye karar vermişler. Kestaneler gelmiş, daha sonra ünlü yemek yazarı olacak arkadaş sobanın üstüne tavayı yerleştirip içine kızartma yağı koymuş, tam kestaneleri yağda kızartmaya başlayacakken zor yetişip kestaneleri kurtarmışlar. Hem bunu hatırlıyoruz, hem de arkadaşımızın sonradan yemek yazarı olmasına şaşıyoruz.İşte Öz Hakiki Aydınlıkçılar’ın masalarında bu tür geçmiş hikayelerinin birisi bitiyor, diğeri başlıyor.Kim onlar?İşadamları Ethem Sancak, Hüseyin Göçer, Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ, gazeteciler Nuri Çolakoğlu, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Kerem Çalışkan, Çiğdem Kömürcüoğlu, İpek Çalışlar, Alev Er, Orhan Bursalı, Gülengül Altınsay, İbrahim Altınsay, Ragıp Duran, Ferai Tınç, Lütfü Tınç, Servet Onay Aşkın, Ömer Madra, Eczacıbaşı’nın danışmanı Alp Orçun, 68 kuşağının ünlü isimleri İlkay Demir, Necmi Demir, Ülkü Ahmet Sağır, Necati Sağır, yayıncılar Atıl Ant, Muzaffer Erdoğdu, Oğuz Ergun, avukatlar Nurperi Sancak, Hars Nuhrat, öğretim üyeleri Fatmagül Berktay, Büşra Ersanlı, Halil Berktay, doktorlar Selahattin Fırat ve Samuel Sivil ve dahası...Ne zamandır buluşuyorlar?Aydınlık hareketinden koptukları 1989’dan beri, Yılda 3-4 kezNerede?Mavi yolculukta, Boğaz’da tekne turunda, İstinye’deki Meyyali Restaurant’ta... Buluşunca ne yapıyorlar?Birbirlerinden haber alıyor, doğum günü kutluyor, dans ediyor, yemek yiyorlarSol taraf: Fatmagül Berktay, Alp Orçun,İlkay Demir, Nuri Çolakoğlu, Orhan Bursalı, İpek Çalışlar, İbrahim Altınsay,Hürriyet Karadeniz. Sağ taraf: Necmi Demir, Halim Spatar, Sabahat Spatar,Gülengül Altınsay,Oral Çalışlar.
Haberin Devamı

<ımg>

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!