Onlar üvey evlat Ankara duyarsız

ALMANLAR da yeni yıla (bizimki kadar olmasa da) 'keyifsiz' giriyorlar. Çünkü 2002 vergiler açısından (yine bizdeki kadar olmasa da) yük getiriyor Almanlara.

Berlin'de Ku'damm Caddesi üzerindeki 'Anı Kilise' kar altında, yanındaki Noel pazarı eski yıllardaki canlılığı yaşamıyor. Türklerin gözü anavatanda, yakınlarının yaşadıkları zorlukları izliyorlar. Kendilerinin ne de olsa (işsizin de) bir gelirleri var. Birkaç gün içerisinde görüp izleyebildiğimiz, Ankara'nın kulak arkası ettiği birkaç sorunu aktaralım.

80’i minareli

Türkiye'
de sermaye yetersizliğinden işletilemeyen tesisleri Avrupalı Türklere satamadık.

Hazine arazilerinin satımında Avrupalı Türklere hálá öncelik veremedik.

Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Üst Kurulu'nu işlevsel bir konuma getiremedik. (Göstermelik iki toplantı dışında somut bir sonuca gidilemedi.)

Zaman zaman gündeme geldiği halde Yurtdışı Türkler Bakanlığı hayata geçirilemedi. 3 bine yakın cami derneği kuruldu, 80’i minareli 1000'e yakın cami yapıldı. Bir Türk lisesi veya bir üniversite kurulması düşüncesi yıllardır gerçekleşmedi.

Merkez Bankası'nda döviz hesapları bulunan vatandaşlar faiz girdilerini Almanya'da deklare etmedikleri için suçlu duruma düşürdük, kara para soruşturmasına uğradılar. (Merkez Bankası'nın vatandaşları uyarmamasının bu sonucu doğurduğu belirtiliyor.)

Alman uyruğuna geçmek isteyen Türklerin, Türk vatandaşlığından çıkma süreleri hálá kısaltılamadığından sürüncemede duruyor.

Alman uyruğuna geçenlere Türkiye'de seçme ve seçilme hakkı dışında tüm hakları saklı kalmak garantisiyle verilen 'pembe kart' yüzünden Türkiye'de çeşitli nüfus ve tapu sorunları yaşanıyor.

1995 yılında Anayasa'da yapılan değişikliğe göre, yurtdışındaki Türklere Türkiye'de yapılan genel seçimlerde oy kullanma hakkı verildiği halde hálá uyum yasaları çıkarılamadığı için bu anayasal hak kullandırılmamaktadır.

RAKININ RANTI

Almanya'
daki Türk toplumu bir araya getiremedik. Almanya'nın çeşitli kesimlerinde binlerce dernek, cemiyet olduğu halde Almanların muhatap olacağı 'bir çatı örgüt' kuramadık. Birkaç önder dışında temsilci çıkaramadık. Almanlar nezdinde Türk toplumunun sorunlarını çezecek bir lobi oluşumunu gerçekleştiremedik.

Almanya'ya çeşitli yollarla giren Türkiye Cumhuriyeti pasaportlu 400 bine yakın Kürt Türklerden ayrı örgütlenmeye başladılar. Aynı topraklarda yaşayan insanların birliğini yaratamadık. (Yahudilerin Almanya'daki tek çatı örgütü gibi)

Berlin'de Osmanlı döneminden kalma arazimiz üzerine hálá yıllardır bir büyükelçilik binası yapamadık. Birçok konsolosluk binasında hizmetler aksıyor, vatandaşlar uzun kuyruklarda mustarip oluyorlar.

Ekonomik gücü fazla Almanya'da tohumlanan bölücü terör ile köktendinciliği Türkiye'ye ithal ettik. Bunun yanında çağdaş, akılcı, ahlaklı ve dürüst toplumun normları Türkiye'ye yansıtılamadı.

AB ülkelerinde yaşayan 3,5 milyon Türk arasında çoğunlukla gıda üzerine çalışan 81 bin Türk girişimci, toplam 17,4 milyar marklık yatırımı, yıllık 68,1 milyar marklık ciro yatırımı olmasına karşın Türkiye'den yapılan ithalat çok düşük kaldı. 'Yeni Rakı'nın Almanya'daki dağıtımını siyasetçilerin ellerinde rant aracı yaptık.

Türkiye'de 40 yıllık göç sürecinde 100 milyar DM'nin üzerinde döviz gönderildi, Türk ekonomisinin gelişmesine önemli katkıda bulunuldu. Ancak birçok işçi yatırım şirketini de batırdık.

Komik işçilikten 60 bin müteşebbis yaratmışız.

Yüksek öğrenim kurumlarında okuyan 24 bin öğrencimiz olmuş, ancak bunların okuduğu bilim dallarını Türk üniversitelerine aktarıp, verim alamadık.

Sicil puanı indiriliyor


BAYINDIRLIK ve İskan Bakanı Porf. Dr. Abdülkadir Akcan (19.12.2001) tarihli ‘‘Şaibe Kalksın Deniliyorsa’’ başlıklı yazıya açıklama gönderdi. Akcan'ın açıklaması şöyle: Yazıda konu edilen ‘‘Yeterlik Sicil Puanı’’, Tebliğdeki adı ile ise ‘‘İsteklinin İş Durumu ve Tutumu’’ kriteri için (bu kriter, iş deneyimi kriterinin alt kriter olarak yer almaktadır) Bakanlığımızca 2001 yılında 0 ile 9 puan arasında değerlendirme yapılması öngörülmüştür.

Bu kriter isteklinin genel durumuna bağlı olarak gerekçesi belirtilmek suretiyle yani matematiksel bir hesaba dayanmamakla beraber kabul edilebilir bir gerekçeye dayalı olarak daha nitelikli isteklinin ihaleye katılımını sağlamak yeterlik komisyonunun yetki ve sorumluluğunda belirlenmektedir.

Bakanlığımızca yapılan genelgede konu ile ilgili olarak: ‘‘Yeterlik komisyonlarının iş deneyimi kriterinin alt kriteri olan iş durumu ve tutumu kriterinin değerlendirilmesinde azami titizliği göstermeleri ve bu kriter için verilen puanı bir gerekçeye dayandırmaları gerekmektedir’’ denilmek suretiyle ilgili komisyonların bu konuda dikkati çekilmiştir.

Bununla birlikte, bu kriter için uygulanan tavan puanın istismarlara neden olmaması için 2002 Yılı Tebliği'nde 9 puanın altında belirlenmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

Reçete tatili


İÇEL'in Erdemli Sağlık Grup Başkanı Atilla Küçük'ü bir ilaç firması Antalya'ya kongreye götürüp, 3 gün 5 yıldızlı otellerde krallar gibi eğlendirdi. Milliyetçi ve muhafazakár olan bu doktorumuz 3-5 milyonluk romatizmal ilacı yazacağı yerde tatile götüren firmanın 60 milyonluk ilacını yazıyor. Hem de bir tane iki tane değil günde en az 20 tane. Vatandaşa ve devlete yazık değil mi?

Devlet böylelerinin yüzünden tek tek ilaç veriyor. Haksız mı? Doktorların başındaki bunu yaparsa diğerleri ne yapmaz?

R.A-İÇEL

Sayın İstanbullular


SON günlerde siz abonelerimizden yoğun olarak doğalgaz fiyatlarıyla ilgili şikayetler geliyor. Doğalgaza gelen zamların sorumlusu İGDAŞ değil. KDV'ye gelen zamlar ve dövizin anormal yükselmesi doğalgaz fiyatlarını artırdı. Türkiye'de en ucuz doğalgazı siz İstanbullular kullanıyorsunuz. Oluşturduğumuz yeni yönetimle daha şeffaf, çağdaş, dinamik ve en önemlisi çevreci bir İGDAŞ ile sizlerin karşısına çıkacağız. Dünyanın en hızlı büyüyün doğalgaz şirketi olarak gelişimi önemseyen bir anlayışa sahibiz. 2002 yılı yatırım yılımız olacak, 800 km hat döşeyerek abone sayımızı 2 milyona çıkaracağız. Çünkü sizin memnuniyetiniz bizim için mükafattır.

Süreyya POLAT İGDAŞ GENEL MÜDÜRÜ

MESAJ


GÜNLERDİR Bülent Ersoy ile eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in tartışmaları gündemde. Sayın Evren, ‘‘Bugün olsa Ersoy'a sahne yasağı koymazdım’’ demiş. Şaşırmadım.

Ama merak ediyorum o günden bugüne ne değişti? Ersoy'un sesi aynı ses, görüntü ve cinsel tercihi aynı. Yoksa Evren'in mi dünya görüşü değişti. Hayır, bence değişen Evren'in üzerindekiler. Çünkü Evren Bey üniformasını çıkardı. O artık sivil. Bizim gibi sade bir vatandaş.

Y.İ-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları