Onlar da depresyona giriyor ayrılık anksiyetesi yaşayabiliyor

Kedi ve köpeği yetiştirirken sahibinin yaptığı bazı hatalar davranış bozukluğuna, sonrasında da depresyona sebep olabiliyor. Özellikle çalışan insanların kedi ve köpeklerinde görülen psikolojik sorunların başında obsesyon, anksiyete ve agresiflik geliyor.

Depresyona giren köpek, aynı insandaki gibi tepkiler veriyor. Ya aşırı mama yiyor kilo alıyor, ya da tam tersi iştahtan kesiliyor. Sahibinin başka bir kediyi sevdiğini anlayan kedi ise kıskançlık krizine girip sahibine saldırabiliyor. Boşanmış ailelerin köpekleri ise ayrılık anksiyetesi yaşabiliyor. İnsanlar için kullanılan çoğu antidepresan onlarda da kullanılıyor. Bu gibi durumlarda yurtdışında çoğu yerde hayvan sahibinin de psikolojik tedavi görmesi sağlanıyor. Köpeklerde sıklıkla görülebilen diğer bir sorun da veteriner ve araba fobisi. AKUT Ankara K-9 Birimi Köpek Eğitim Uzmanı Veteriner Hekim Tarkan Özvardar, çalışan insanların pug, cavalier king charles, Yorkshire terrier, İngiliz bulldog cinsi köpekleri tercih etmesi gerektiğini söylüyor.

İnsan toplum içerisinde davranış bozukluğu gösterebilen bir canlı olduğu için, birlikte yaşadığı canlıyı da yaptığı hatalarla davranış bozukluğu edinmeye yönlendirebiliyor. Çalışan, çok fazla vakti olmayan insanların evcil hayvanlarında da sorunlarla karşılaşılabiliyor. İnsan ve hayvan psikolojileri zamanla birbirine benziyor çünkü birlikte yaşıyorlar. Normalde bu tip davranış bozuklukları kedi ve köpeklerin doğal yaşamlarında yok. İnsan eliyle davranış bozukluğu edindiriliyor. Bazı türler yalnızlığa daha tahammülsüz oluyor. Örneğin yoğun çalışan, köpeğine çok vakit ayıramayacak birinin golden retriever cinsi köpek alması yanlış. Yoğun çalışan insanların pug, cavalier king charles, Yorkshire terrier, İngiliz bulldog edinmeleri daha doğru. Erkek köpeklerin gezmeye ve dolaşmaya daha çok ihtiyacı oluyor. Apartman dairesinde yaşayan ve çalışan insanların dişi köpek almaları daha doğru.

SİZİN İŞİNİZ BİTTİĞİNDE ONLAR İÇİN HAYAT BAŞLIYOR

Çalışan birinin köpeği akşama kadar sahibini bekler. Çünkü köpeğin hayatının merkezinde sahibi var. Sahip, gezinti, arkadaş, oyun, yemek demek. Akşam işten yorgun geliniyor ama köpek için hayat başlıyor. Heyecandan ne yapacağını bilemiyor. Aynı zamanda köpeklerde zaman kavramı yok.

Eve gelip köpeği sevip ekmek almaya gidip geri döndüğünüzde, kırk yıldır görmemiş gibi yeni baştan seramoni yapıyor. Her gidiş onun için ayrılık demek.

Köpek almayı düşünen birinin kendi programını dikkate alması lazım. Çünkü köpekler rutin yaşamayı seven hayvanlar. Aynı saatlerde dışarı çıkmak, aynı saatlerde yemek yemek istiyorlar. Rutin çalışma düzeni olmayan, bir gün gece bir gün gündüz çalışan birinin kedi beslemesi daha doğru. Çünkü kedi, gezmeye çok fazla ihtiyacı olan bir canlı değil.

Kediler bireysel yaşayan canlılar olduğu için dirsek temasına çok fazla ihtiyaçları yok. Ama kedilerin de rutinini bilmek gerekiyor. Gündüz uyuyup gece hareketli oluyorlar. Kediler de uygun ortam oluşturulmadığında davranış bozuklukları yaşıyor. Bir de alanlarına çok düşkün oluyorlar. Bir arkadaşınızın kedisini sevip eve geldiğinizde, bir yerlere idrar bırakıp, kıskançlık krizine girebiliyor, saldırganlaşabiliyorlar. Kedi misafiri de çok fazla sevmiyor.

İLGİLENİLMEYEN KÖPEK DİKKAT ÇEKMEYE ÇALIŞIR

Köpek eve ilk geldiği zamanlarda, sahibi, yalnız kalmasın diye yanında yatırıyor. Bu, köpekte sahibe karşı obsesyona neden oluyor. Sahibin rutini değişip işe gittiğinde ya da boşanmış ailelerin köpeklerinde yalnızlık korkusu ayrılık hezeyanı başlıyor. Belirtileri, sahibi gelene kadar sürekli havlama, uygunsuz yerlere özellikle sahibinin yatağına ya da halıya idrar yapma. Köpek bu davranışlarla dikkat çekmeye çalışıyor. Buna karşılık kediler yalnızlığa karşı daha duyarsız. Kendilerini eğlendirebiliyorlar.

Köpeklerde pitbull, rotwailer, doberman, agresif olma ihtimali yüksek ırklar arasında. Yurtdışında bu köpekleri zorunlu eğitim programlarına sokmak zorundasınız. Bir de hayvan sahipler köpeklerinin evin içerisinde çok hareketli olmalarından şikayet ederler. Evin içinde oyun oynanırsa köpek evi oyun alanı olarak görür ve inanılmaz hareketli davranışlar sergileyebilir. Bunu önlemek için köpekle dışarda oyun oynanmalı.

DEPRESYONA GİRİYORLAR  FOBİLERİ VAR

Tıpkı insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da fobi gözlemlenmekte. Türkiye’de, veteriner ziyaretine sadece aşı ya da bir hastalık olunca gidilir. O yüzden evcil hayvanlar her veterinere gittiğinde travma yaşar. Çoğu köpek veterinerini sevmez. Vetfobi oluşur. Mama almaya birlikte gidilmesi, muayene masasında veterinerin köpeği sevmesi lazım. Bunun haricinde hayvan sahibi sadece veterinere götüreceği zaman köpeğini arabaya bindiriyor. Bu da arabaya karşı fobi oluşmasına neden oluyor. Bunu önlemek için de kedi veya köpek araba çalışmazken bindirilmeli ve sevilmeli. Sonra kısa bir gezinti, sonra biraz daha uzun bir gezinti yapılmalı. Gezintinin sonunda mutlu bir yere ulaşması sağlanmalı. Örneğin bir arkadaş köpeğin yanına götürülüp oynatıp geri getirilebilir. Böylece arabayı iyi bir şey olarak algılaması sağlanır. Fobi titreme, huzursuz davranış, bulantı ve kusmayla kendini belli eder. Ya da korkudan dolayı ısırmaya başlar.

Depresyon, sahibin ilgisizliği, sahipten ayrılma, ölüm sonucu ortaya çıkabilir. Hayvan mutsuz bakmaya başlar, dik kulaklı bir köpekse kulakları düşer, sürekli yatar, oyun oynamak istemez, iştahı kesilir ya da tam tersi çok yer kilo alır. Annesinden erken ayrılan kedi ve köpek, annesinden öğrenmesi gereken şeyleri sahibine uygular. Normalde annesinin yanına gider ısırır, biraz abartınca anne uyarır. Çoğu yavru hayvan sahiplerinin sorunu kedi veya köpeğinin sürekli ısırması. Bu nedenle anne gibi onu uyarmak gerekiyor. Elini kolunu kaçırırsan av gibi görüp daha da ısırmaya başlar. Zamanla anlayacaktır sabırlı olmak lazım. Deniz BİLİROĞLU

Kedilerde kansızlık

Kedilerde anemi (kansızlık), kandaki alyuvar sayısının ve/veya hemoglobin düzeyinin düşmesi olarak bilinen ve kendi başına spesifik bir rahatsızlık olmayıp bazı hastalıkların seyri sırasında veya sonucunda ortaya çıkan bir durum.

Anemi olan kedilerin fiziksel olarak gösterdiği en bariz ve klasik belirti, dişetlerindeki pembeliğin azalması. Bunun yanı sıra halsizlik ve çabuk yorulma gibi fiziksel belirtiler de ortaya çıkabilir.

Kesin teşhisin konabilmesi için kan tahlili gerekir. Aneminin tipine ve şiddetine göre şüphelenilen hastalıklarla ilgili başka tetkiklerin de yapılması faydalı olabilir. Kan üretimi ile ilgili organların durumunu incelemeye yönelik kemik iliği biyopsisi, kan biyokimyasal analizleri bu tetkikler içinde sayılabilir. İdrar ve gaita muayeneleri de anemiye yol açan asıl sorunun tespit edilmesi açısından faydalı olabilmekte. Benzer şekilde feline leukemie ve immunodeficiency virüslerinin tespitine yönelik yapılacak testler de bu tarz tetkikler arasında.

Kedilerde anemiye sebep olan asıl hastalıklar kan kaybına yol açarak, alyuvarların tahribatına yol açarak veya alyuvarların üretimini aksatarak bu sonucu oluşturur. Kanamaya yol açan travma ve yaralanmalar, pire, kene ve kancalı kurt gibi parazitler, bağırsak, böbrek ve idrar kesesindeki tümörler ve pıhtılaşma faktörlerinin üretimini azaltan hastalıklar bunlara örnek. Alyuvarların tahribatına yol açarak anemiye sebep olan hastalık için kedi leukemi virüsü, kan parazitleri, kimyasal maddeler ve zehirler, kanser ve otoimmun hastalıklar örnek olarak gösterilebilir. Alyuvarların üretimini aksatarak anemiye sebep olan hastalıklara ise kronik ve şiddetli seyreden tüm hastalıklar, çok dengesiz ve yetersiz beslenme ve yine kedi leukemi virüsü, kimyasal maddeler ve zehirler, kanserler ve otoimmun hastalıklar örnek verilebilir.

Kedilerde demir eksikliğine bağlı anemi neredeyse hiç yaygın değildir ve ancak kronik olarak kan kaybına yol açan durumları takiben ortaya çıkabilir. Tedavide en önemli faktör, asıl hastalığın ortadan kaldırılması. Aneminin çok şiddetli seyrettiği durumlarda ve hayati tehlikenin ortaya çıktığı kansızlıklarda kan nakli gerekebilir.
Yazarın Tüm Yazıları