Öngörülemeyen büyüme

BİR ekonominin gidişatı izlenirken, bakılması gereken ilk ve en önemli gösterge "büyüme" yüzdesidir.

Geçen hafta Türk ekonomisinin 2005 yılında yüzde 7.6 oranında büyüdü açıklandı. Bu son derece sevindirici bir sonuçtur. Demek ekonomimiz öyle bir momentum kazanmış ki, önüne çıkan "düşük kur" engeline rağmen hızlı büyümesini sürdürebiliyor. Burada hemen bir hatırlatma yapayım. Bilindiği gibi milli gelir hesaplanırken önce "tüketim" ile "yatırım" harcamaları toplanır, sonra bu toplama "ihracat" rakamı eklenir, "ithalat" rakamı ise düşülür. Düşük kur, ihracatı köstekleyen, ithalatı özendiren bir oluşumdur. Yani milli geliri yükselten ihracat yeterince artamazken, milli geliri düşüren ithalat hızla artar. Nitekim bizim ülkemizde de olay böyle cereyan etmekte ve esas olarak ihracat, ithalat farkından doğan "cari açık" hızla büyümektedir. Türkiye, işte bu olumsuz gelişmeye rağmen 2005 yılında yüzde 7.6 büyümüştür.

Ben böylesi bir milli gelir artışını beklemiyordum. Hadi diyelim ben, "ihracata dayalı sürdürebilir büyüme" ekolünün bir mensubu olarak, böyle bir hatalı tahminde bulunma riskine açıktım. Ama tam tersi görüşte olanlar dahi böyle bir büyümeyi, rakamlar geçen hafta açıklanıncaya kadar öngörememişti. İster istemez insanın aklına, acaba burada bir ölçme hatası mı var sorusu takılıyor. Ölçme hatası, istatistiğin doğasında olan bir şeydir. Bu yüzden istatistikte "nokta" tahminleri veya ölçümlerinden çok, zaman serilerine bakmak doğrudur. Çünkü hatalar hep aynı yönde oluşmaz. Zaman içinde "hata, hatayı düzeltir".

Buna rağmen, yapılan ölçümlerde beklenmeyen büyüklükte bir fark ortaya çıkarsa, "hata, hatayı düzeltir" demeyip, olayın mutlaka üstüne gitmek gerekir. Benim bu son sürpriz büyüme yüzdesiyle ilgili kuşkum "deflatör" denilen ve cari fiyatlarla hesaplanan milli geliri, sabit fiyata indirgeyen fiyat endeksi üzerinde toplanıyor. Kısaca deflatör yüzdesinin olması gerekenden "küçük" hesaplandığı kanaatındayım. Bunun çok da geçerli bir sebebi var. 2005 yılbaşında "deflatörü" oluşturan temel verilerin toplandığı TEFE "Toptan Eşya Fiyat Endeksi" kalktı ve yerine ÜFE "Üretici Fiyat Endeksi" kondu. Ve ne oldu biliyor musunuz? 2004 yılında yüzde 13, 8 olan TEFE, ÜFE’ye dönüşünce, 2005 yılında yüzde 2.7’ye düştü. Bu arada yapısı değişmeyen TÜFE ise, 2004 yılında yüzde 9.3 iken, 2005’te yüzde 7.7’ye geriledi. Yani TÜFE sadece yüzde 1.6 düşerken. TEFE (ÜFE) bir yıl içinde yüzde 11.1 düştü. Dikkatinizi çekerim, ÜFE’deki düşüş, TÜFE’deki düşüşün 7 katı olmuş ve ÜFE’de Avrupa seviyesine gelinmiş.

2004 yılında kullanılan deflatör yüzde 9.5. 2005 yılı deflatörü ise yüzde 5.3. TÜFE’ye paralel olarak düşmüş olsaydı, 2005 yılında deflatör yüzde 7.8 olacaktı. O zaman da sabit fiyatlarla (reel) büyüme 2005 yılında, (resmi makamların da öngördüğü gibi) yüzde 5.2 olarak ölçülmüş olurdu.

Son Söz: Rakamların, seni yanıltmasına izin verme.
Yazarın Tüm Yazıları