Ondan öğrenilecek çok şey var

Güncelleme Tarihi:

Ondan öğrenilecek çok şey var
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2011 00:00

Onun adı Camila Vallejo... Şili hükümetine kök söktüren öğrenci liderlerinden. Hakkında birçok haber yapıldı. Muhtemelen hikâyesinden çok güzelliğiyle çekti dikkatimizi. Oysaki Camila’nın başardıkları, Arap dünyasının isyanlar sonrasında bugün yaşadığı açmazları analiz edebilmek açısından ders niteliğinde.

Haberin Devamı

Camila, ABD destekli askeri darbenin, halka eşit haklar sunan sosyal devleti yıkıp, ileri kapitalizmi işkencelerle dayattığı Şili’de doğdu, büyüdü. Çocukluğu, faili meçhullerin, kayıpların, adaletsizliğin, yoksulluğun kararttığı bir ülkede geçti. 

Hakkında çok şey yazıldı, söylendi. Ama şimdi, “devrim” kavramının Arap coğrafyasında sık sık dile getirildiği şu günlerde, tekrar hatırlamak lazım Camila’yı ve onun gibi binlerce Şilili genci. Devrimin “devirmek”ten ibaret olmadığını, Arap Baharı’nın bugün neden topalladığını anlamak için, Camila’nın sahip olduğu “devrimci ruhu” yeniden okumak gerekiyor.  

Arap Baharı denilen ve “devrim” olduğu iddia edilen isyan ve değişim silsilesi, yüzünü dini radikalizme ve iç savaşa dönmüşken… Mısır’da Tahrir Meydanı yeniden turuncuya bürünmüşken ve kan akmaya devam ederken… Tunus’ta demokratik seçimle başa geçen Ennahda, “yalnız annelerin toplumda istenmediği” gibi söylemleri ağzında gevelerken… Libya karanlık bir “Bundan sonra ne olacak?” sorusuna yanıt veremezken...

Haberin Devamı

Camila, neyi yıkıp, neyi yeniden inşa etmek istediğini bilen, mağrur, azimli, tutkulu ve kendinden emin Şili gençliğinin güzel yüzü. Yumruğunu sıkıyor, nabzı yükseliyor yoldaşlarına hitap ederken. Kin, intikam isteği ve öfke gibi insani zayıflıklar yüzünden değil bu heyecanı. Aksine, “güneşli günler göreceğine” duyduğu sarsılmaz inancın verdiği güçle sesleniyor Şili halkına.

Hürriyet"YOKSULLARIN BAŞKANI" GİTTİ CIA DİKTATÖRÜ GELDİ

Camila, adil olmayan eğitim sistemini değiştirmek ve darbe öncesindeki sosyalist Şili’de var olan öğrenci haklarını geri kazanmak için başlatılan örgütlenmenin liderlerinden biri. Onun gibi düşünen binlerce Şilili genci temsil ediyor. Onları anlamak için, ülkenin yakın geçmişine bir göz atmak gerekiyor.

Camila’nın doğduğu 1988 yılında Şili,  “yoksulların başkanı” Salvador Allende’yi, CIA destekli bir darbeyle deviren Augusto Pinochet isimli diktatörün yönetimindeydi.

Haberin Devamı

Pinochet dönemini rakamlarla anlatmak gerekirse; 3 bini aşkın kişi kaybedildi ya da infaz edildi, en az 80 bin kişi hapse atıldı, yaklaşık 200 bin Şilili siyasi nedenlerle ülke dışına kaçmak zorunda kaldı.

DİRENMEK ÖLÜM DEMEKTİR

Siyasi suçluların çoğunluğunu köylü ve işçiler oluşturuyordu. Pinochet’nin askerlerince kaçırılıp, işkence edilip öldürülen insanlar toplu mezarlara gömülüyordu. Mayıs 1990’da kurulan Şili Olaylarını Araştırma Komisyonu’na göre, sivil polisler, bazı tutukluları “suyun yüzeyine çıkmaması için karnını bıçakla yardıktan sonra” helikopterlerle okyanusa bırakarak yok ediyorlardı.

Buhar olup havaya karışırcasına aralarından eksilen yakınlarını gören Şilililere, “Direnmek ölüm demektir” mesajı güzelce veriliyor, halk isyanını sessizliğe gömmek zorunda kalıyordu.

Haberin Devamı

“TARİH BİZİMDİR, ONU HALK MEYDANA GETİRECEKTİR”

Askeri yönetim, halkı, hafızası silinene dek kanla yıkadı. Ancak özgür Şili hayalleri bir darbeyle son bulan Allende’nin, tankların makamına gelişini izlerken yaptığı son radyo konuşması, o günkü çaresizliğe rağmen, Camila’ların Şili’yi uyandıracağı bugünleri müjdeliyordu.

“Binlerce Şililinin bilincine ektiğimiz tohumun köklerinin sökülemeyeceğinden kesinlikle eminim” diyordu Allende ve devam ediyordu: “Ellerinde güç var, bizi ele geçirebilirler, fakat ne suç işleyerek ne de zor kullanarak toplumsal gelişmeleri durdurabilirler. Tarih bizimdir ve onu halk meydana getirecektir.”

KEHANET GERÇEK OLDU

Allende’nin bu tarihi konuşması, bugün, âdeta gerçekleşmiş bir kehanet. 1990’da başlayan demokratikleşme çabaları kapsamında eğitimde sürekli reformlar yapılıyor. 2003’te Ricardo Lagos hükümeti eğitimde kısmi de olsa reforma gitti, orta öğrenim ücretsiz oldu, fakat bu da yeterli değildi. 2006’da büyük bir öğrenci eylemi yaşandı. Çünkü halk, kâr amacı güdülmeyen eski eğitim sistemini, yani Allende’nin sosyalizmini talep ediyordu.

Haberin Devamı

Protestolar 2011’de yeniden alevlendi. Hatta bu eylemlere, “Şili Kışı” denildi. Her ne kadar öğrenciler öncülük etse de eylemlere farklı kesimlerden Şilililer de katıldı. Bunun nedeni, halkın genelindeki derin memnuniyetsizlikti.

ASIL TEPKİ SINIF AYRIMCILIĞINA

Ülkedeki eşitsizliğin yıldırdığı halk birçok zararsız gösteri düzenledi. Şili Ticaret Birliği Kongresi’nin eyleme çağırdığı 600 binden fazla işçi 48 saatlik bir grev gerçekleştirerek ülkeyi kısa süreli de olsa felç etti. Hürriyet

Hükümet, bu protestolara, üç farklı reform teklifiyle yanıt verse de öğrencileri ikna edemedi. Araştırmalar, halkın yüzde 70’ten fazlasının genç eylemcileri desteklediğini gösteriyor.

Haberin Devamı

Öğrenci hareketini başlatanlara göre, bu eylemler zinciri sadece öğrenci harçlarıyla ilgili değil. Tepkiyi asıl doğuran etken “sınıf ayrımcılığı”.

NERUDA OKUYARAK BÜYÜDÜLER

Genç yürekler, ne istediklerini çok iyi biliyor. Santiago Öğrenci Birliği'nin lideri Carmen Sepúlveda, eğitim sisteminin geldiği son durumu şu sözlerle açıklıyor: “Size düşünmeyi öğretmiyorlar. Bilgisayar kullanmayı öğretiyorlar, ancak tarihi öğretmiyorlar. Bilim sunuyorlar, fakat felsefeden kaçınıyorlar.”

Ancak görünen o ki öğrencilerin düşünmesini engellemekte pek de başarılı değiller. Çünkü onlar, davanın en keskin savunucularının çocukları. Göbek adları “Devrim”.  Ülkesindeki insanlardan “sevda ve yükümlülükle birleşmiş bir halk” diye bahseden şairi, Pablo Neruda’yı okuyarak büyüdüler. Demokrasinin ne olduğunu ne olmadığını ve hiçbir yerden sipariş edilemeyeceğini gayet iyi biliyorlar.

DEVRİM SADECE “DEVİRMEK” DEĞİLDİR

Arap Baharı, ideolojik zemini olmayan isyana “devrim” denmeyeceğini, demokrasinin, hakkın, hukukun, somut bir yol haritası olmazsa kolay kolay tesis edilemeyeceğini göstermiş oldu. Acı reçetedir yine bu halkları bekleyen. Bizler de, bir rejimi yok ederken yerine ne koyacağını bilmemenin nelere mal olacağını, uzaktan da olsa içimiz burkularak seyredeceğiz.

Öte yandan, Şili, “ders” olmayı sürdürecek, anlayana elbette. “Binlerce Şililinin bilincine ekilen tohumlar” patlayıp filizlenecek. Var olan bir öz, güçlenip, yükselip yeniden gün yüzü görecek. Olağanüstü bir durum veya bir dış müdahale olmadıkça, Camila ve daha niceleri, hükümetle aynı masaya oturup taleplerini sunmaya devam edecek. Tarih, gencecik iradenin idareye baş kaldırışını, “devrim ruhu” başlığı altına not düşecek.

skutsal@hurriyet.com.tr

 

http://twitter.com/seblakutsal

 

Sebla Kutsal


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!