Öncü bir işadamı

ÇARŞAMBA gününden beri Sakıp Sabancı’ya ilgili dedikodular yayılıyor.‘Vefat etti, etmek üzere, makineye bağlanmış, son birkaç günü, vefat etti ama saklıyorlar. Borsa kapandıktan sonra açıklayacaklar’ gibi dedikodular. Sakıp Ağa’nın iyi olmadığını hepimiz biliyoruz. Belki ben bu satırları yazdıktan kısa bir süre sonra emrihak vaki olacak. Bilmiyorum. Ama üzülüyorum. Sakıp Sabancı’yla hiçbir beraberliğim olmadı. Ayaküstü yapılmış birkaç sohbet dışında fazla konuşmadık.Ama o çok önemli bir öncüydü. Türkiye’de işadamlarının siyasetle ilgilenmelerini, ama kendi pencerelerinden ilgilenmeleri gerektiğini ilk o gösterdi. Önemli bir kapitalistti, ama aynı zamanda devrimci bir demokrattı. Fikirlerini açıklamaktan hiç korkmadı. Ülke sorunları hakkında fincancı katırlarını ürkütme pahasına fikir açıkladı. Belki de bu yüzden ailesi hedef oldu. Ama sonunda farklı bir tarzı kabul ettirdi. TÜSİAD onun sayesinde kimlik, kişilik kazandı. Size çoğunuzun bilmediği bir Sakıp Ağa hikáyesi anlatayım da ‘adamlığını’ anlayın. 12 Mart Muhtırası gecesi. Aydınlar, solcular bir bir gözaltına alınıyor. Cuntanın ağır baskısı başlamış. Günün hedef adamlarından biri Çetin Altan. Sakıp Sabancı, muhtıra haberini alır almaz soluğu Çetin Altan’ın yanında alıyor. Bir düşünce adamının, kim olduğu bilinmez adamlar tarafından gözaltına alınmasını, işkence görmesini engellemek için Çetin Altan ve bir arkadaşı ile birlikte İstanbul Sıkıyönetim Komutanı’nın yanına gidiyorlar. Sakıp Ağa, Altan’ın herhangi bir kötü muameleye maruz kalmaması için sabaha kadar sıkıyönetim komutanının odasında Çetin Altan’la birlikte oturuyor.İşte ‘öncü’ bir Türk işadamının portresi bu. Ben onu bu yüzüyle sevdim ve hatırlayacağım. Lara’da rant kavgasıLARA Plajı’nın halka açık, temiz, modern turizm tesisleri haline getirilmesi için başlattığım mücadelede giderek ‘garip’ olaylarla karşılaşıyorum. Antalya’nın elde kalan son ‘pırlanta parçası’ Lara, tam bir rant kavgası alanına dönüşmüş. Mafya, sağdan ve soldan siyaset adamları, işbitirici müteahhitler, kooperatif ağaları herkes orada. Ama Antalya’nın iki güvencesi var. Vali Alaattin Yüksel ve Belediye Başkanı Menderes Türel. İkisi de doğru düzgün adamlar. İkisi de bana buranın ite kopuğa kaptırılmayacağı, Antalya’ya yaraşır bir Beach Park olacağı konusunda garanti verdiler. Vali Yüksel, Antalya’nın aylardır doğal afetlerle mücadele etmesi nedeniyle iş makinelerinin afet bölgelerine yollandığını ve şartların normale dönmesiyle birlikte önümüzdeki günlerde sözünü ettiğim bölgenin temizleneceğini ifade etti.Bu arada konulara hákim bir vatandaş, benim burada adını bile anmaktan imtina ettiğim vali yardımcısı ve bir meslektaşı hakkında, Vali Yüksel’e bir ‘ihbar mektubu’ yollamış. Bu mektupta, biri asayişten, diğeri Lara Birlik’ten sorumlu iki vali yardımcısının mafya olan ilişkilerini valiye aktarıyor. İhale Kanunu’na aykırı davranışlar, ihalesiz sözleşme uzatmalar ve bunların nedenleri hakkında dudak uçuklatacak iddialar. Bu ihbar mektubunun Vali Yüksel’in eline ulaşıp ulaşmadığını çok merak ediyorum. Açıkçası ben ulaşmadığı kanaatindeyim. Çünkü ulaşsaydı, mutlaka bir soruşturma başlatırdı. Sayın Yüksel eğer isterse, bu ihbar mektubunun bir kopyası bende mevcut. Seve seve kendisine de yollarım.NOT: Lara’da benim sözünü ettiğim 2 kilometre uzunluğundaki sahil bandını işgal eden mezbeleliğin hemen yanında Zey-Tur tarafından güzel tesisler yapılıyor. Diğer bölümün de ihaleye çıkarılarak ve en azından turizm sezonu başlamadan temizlenerek bir hale yola sokulması gerekiyor.Kusura bakmayın o seviyeye inememBUGÜN burada bir yanıt bulacağını zannedenler yanılıyor. Kavgadan kaçmam. Her türlüsüne her zaman varım. Ama ben kavgada asgari bir düzey ararım. Hele hele bu kavgayı köşelerden yürüteceksem, biraz zeká, biraz bilgi, biraz fikir ararım. Bunlara sahip olmayan, düzeysiz kişilerle tartışmam. Onları kendi çukurlarına mahkûm ederim. Beni kendi seviyelerine çekme sevdalarına alet olmam. Bu nedenle benim tartışma yürütmem beklenen zatı, kendi ‘çukurunda’ boğulmaya bırakıyorum. Okuyuculardan ricam, yazılar arasındaki düzey farkına bakarak kimlikler ve kişilikler arasındaki farkı görüp kararlarını vermeleri.Genç Parti kapatılacak mı?GENÇ Parti’nin, ‘Anayasa’ ve yasalara aykırı bir biçimde Uzanlar’a ait şirketlerden, illegal yollarla finanse edildiği ortaya çıktı. Ortada birkaç suç birden var. Şirketler Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçu işlerken, Genç Parti de hem Siyasi Partiler Yasası’na, hem de ilgili kanunları işaret eden Anayasa’ya karşı suç işlemiş oluyor. Bunun böyle olduğu baştan belliydi. Anayasa Mahkemesi üyelerinden biriyle yaptığım bir görüşmede, Genç Parti’nin harcamalarına dikkat çekmiş ve ‘Partinin gelir ve giderlerini inceleme yetkisi elinizde. Bu partinin bu kadar büyük geliri yasal olarak bu kadar kısa sürede elde etmesi mümkün değil. İnceleme sonucunda bir kapatma davası açmayı düşünmüyor musunuz?’ demiştim.Konuştuğum Anayasa Mahkemesi üyesi, ‘Henüz bu partinin hesapları bizim önümüze gelmedi. Gelince eğer dediğiniz gibi bir usulsüzlük varsa, kanun neyse uygularız’ diye cevap vermişti. Şimdi her şey ortaya çıktı. Bu gerçekler Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelince herhalde gereği yapılacaktır.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Yalanlarla kişileri karalayanlar, ne önce ne de sonra insan olamayacaklarını anladıkları zaman.
Yazarın Tüm Yazıları