Önce seyirciyi kazanalım

Güncelleme Tarihi:

Önce seyirciyi kazanalım
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 04, 2005 00:00

Ahmet Hakan, ‘Kimse çıkıp ‘Ferhan aÄŸabey film kötü’ demiyor. Olaya ‘Ferhan aÄŸabey bir filmde baÅŸrol almış, aman aÄŸabeyimizi üzmeyelim, iyi ağırlayalım’ anlayışıyla yaklaşılıyor’derken, Mehmet Ali Erbil ise ‘Önce seyirciyi sinemaya çekelim, öncelikli olan seyirciyi kazanmak’ diye ısrar ediyor.Leman kültürü ve onun uzantısı Cem Yılmaz’la Türkiye’deki mizah anlayışı da deÄŸiÅŸti deÄŸil mi? Ama bu deÄŸiÅŸime raÄŸmen yine promosyon bombardımanına tutulup, kendi espri anlayışından uzak filmlere gidiyorlar.A. Hakan: Türkiye’de insanlar fazla ince eleyip sık dokumuyor. Hafta sonu tatilinde kafalarını dinleyip, gülmek için ‘Aaa bu filmde ÅŸu popüler isimler var’ deyip, sinemanın yolunu tutuyorlar. KiÅŸisel kanaatimi söylüyorum, insanlarımız bu tarz magazin gündeminde öne çıkan filmlere büyük bir iÅŸtahla gidip, genellikle mutsuz ayrılıyorlar. Ve bu durumun Türk sinemasına en büyük darbeyi vurduÄŸuna inanıyorum. Birçok insan tatmin olmadıktan sonra bir daha Türk filmine gitmemeye yemin ediyor.M. A. Erbil: ÖrneÄŸin ‘Gora’ 4 milyon izleyici sayısına ulaÅŸtı, ama sorun bakalım kaçı filmden memnun ayrıldı... YÖNETMENE HATASINI SÖYLEMEZSEN AYNI HATAYI BÄ°R KEZ DAHA YAPAR A. Hakan: Türk sinemasında ‘Beyaz Sinema’ diye bir kavram ortaya çıkmıştı. 80’li yıllarda Ä°slamcı yönetmenler film çekmeye baÅŸladılar. ‘Minyeli Abdullah’ gibi filmlerle hiç sinemaya gitmemiÅŸ, geniÅŸ bir dindar kesimi sinemaya çekmeyi baÅŸardılar. Ama sonra ne oldu? O berbat filmleri izleyen insanlar bir daha sinemaya gitmemeye yemin ettiler. M. A. Erbil: Ben diyorum ki, Türk sinemasındaki bu yükseliÅŸle yakalanan yeni Türk seyirci profili, belki daha sonra daha kaliteli yapımlarda seyirciyi sinemaya çekecek. Åžimdi neden Altın Portakal kazanan filmler 10 binde kalsınlar? Bu trendle birlikte seyircileri yakaladıktan sonra daha kaliteli, daha drama ağırlıklı, daha sanatsal filmlere de seyirci çekebileceÄŸimizi düşünüyorum. Yoksa ben de isterim ki daha sanatsal, daha drama ağırlıklı rollerde oynayayım. Ama halk, insanı bu tür filmlere yönlendiriyor. Åžimdi en saÄŸlam kadroyla bir drama çeksek, 300 bini geçmeyiz. En son ‘Gönül Yarası’ örneÄŸinde olduÄŸu gibi. - Ama kötü ama iyi sonuçta sinemadan para kazanıldıkça yapımcı ÅŸirket sayısı artıyor. A. Hakan: Mehmet Ali Erbil’in sözlerinin içinde en karşı olduÄŸum nokta ÅŸu: Sinemanın Türkiye’deki yazarlar tarafından korunmasını talep ediyor. Böyle bir ÅŸey olmaz. Amerikan sinemasına karşı torpil yapalım. Türk sinemasındaki ufak tefek hataları, kusurları görmeyelim. Kollanarak deÄŸil, kendi bileÄŸinizin hakkıyla filminizi seyrettireceksiniz. Yoksa torpille, korumayla, kollamayla, eÅŸ dost çıkar iliÅŸkileriyle yürümez bu iÅŸ. Benim itirazım buna. Sonra bunları söyledi diye insana vatan haini falan demeyin.M. A. Erbil: Bu olayı gurur meselesi olarak algılamayın. Türkiye’de kaç kiÅŸi kitap, kaç kiÅŸi gazete okuyor? Bu yüzden de Türk insanını birazcık yönlendirmek gerekiyor. - Peki Mehmet Ali Bey, Ahmet Hakan Bey’in bir Türk filmini eleÅŸtirmesini nasıl vatan hainliÄŸi olarak algılıyorsunuz?M. A. Erbil: O sözler o andaki bir çıkıştır! Ben de tüm deÄŸerli köşe yazarlarını hiçe sayarak ‘Hürriyet’i almayın’ diye bir baÅŸlık atsam, o zaman Ahmet Bey belki ‘Times mı alalım, ne yapacağız’ derdi. Benim eleÅŸtirim, Ahmet Bey’in büyük maddi zorluklarla çekilen, birçok insanın ekmek parası kazandığı filmleri her ÅŸeyi ile hiçe sayarak attığı ‘Uzak durun bu filmlerden!’ baÅŸlığına. A. Hakan: Vatan haini de diyebilirsiniz, baÅŸka bir söz de kullanırsınız, bunlar önemli deÄŸil. Benim asıl üzerinde durduÄŸum konu, Amerikan sineması karşısında Türk sinemasının korunması gerekmediÄŸidir! Yönetmene hatasını söylemezsen yine aynı hatayı yapar ve bizler de kalitesiz filmler izlemeye devam ederiz. Gerek yok bu kollamalara.M. A. Erbil: Filmlerimiz hakkında baÅŸka kötü eleÅŸtirilerde de bulunanlar oldu ama ben sizin yazı ve çizginize deÄŸer verdiÄŸim için böyle reaksiyon verdim. MEDYADA SÖZÃœ GEÇEN Ä°NSANLARIN SÖZLERÄ° SÄ°NEMAMIZA ZARAR VERÄ°R - Fatih Altaylı’nın ‘Ben bir gazetenin başında olsam, bu ‘eleÅŸtirmenlere’ satır yazdırmam’ görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?A. Hakan: Sinema eleÅŸtirmenleri kendi sinema anlayışlarına göre oturup yazıyorlar. Ben bunu biraz tatmin duygusu olarak görüyorum. Popüler filmlere eÄŸilmeleri lazım. Ama onlar küçümsemeyi tercih ediyor. Tabii hepsi deÄŸil. - Artık birçok köşe yazarı film eleÅŸtirisine soyundu. ‘Paranıza yazık’, ‘Bu film adamı uyutur’ tarzı baÅŸlıklar trend haline gelirse ne olur?M. A. Erbil: Biz deÄŸer verdiÄŸimiz kiÅŸilerin, köşe yazarlarının, aydınların ve medyada sözü geçen insanların bu tarz sivri çıkışlarla sinema sektörüne biraz zarar verdiÄŸine inandığımız için böyle bir reaksiyon gösterdik. - KarşılaÅŸtığınız tepkiden sonra bir korku mu oluÅŸtu?A. Hakan: Yoo, neden korkayım? Asıl sorun medyada aslında. Düzen yanlış. Hataları söylememe düzenine itiraz ediyorum.- Siz de bir dönem TV dünyasının önemli kiÅŸiliklerinden biriydiniz. Herkes gündemin ortasında yer almak zorunda.A. Hakan: Ben de TV programı yaptım. Ama kötüyse kötü, iyiyse iyi. Ben bunları irdelerim. Ama bizim talk-show programlarında bir ahbap-çavuÅŸ iliÅŸkisi söz konusu. Kimse çıkıp ‘Ferhan aÄŸabey film kötü’ demiyor. Olaya ‘Ferhan aÄŸabey bir filmde baÅŸrol almış. Aman aÄŸabeyimizi üzmeyelim, onu en iyi ÅŸekilde ağırlayalım’ anlayışıyla yaklaşılıyor. Bu iÅŸin parayla pulla alakası yok- Fransa’da vizyona giren filmlerin % 40’ının yerli yapımlar olması yönünde kanun var. Fransa gibi güçlü ülkelerde bile böyle destekler yapılıyorsa, Mehmet Ali Erbil’in sadece yazarlardan istediÄŸi bu desteÄŸe karşı getirdiÄŸiniz eleÅŸtiri, biraz acımasızca olmuyor mu? A. Hakan: Türk sinemasında Yılmaz Güney’in çektiÄŸi ‘Yol’ ve en son ‘Uzak’ filminden baÅŸka Cannes’da uluslararası baÅŸarı kazanmış herhangi bir örneÄŸe rastlayamıyoruz. Bence bizim popüler filmlerimizdeki genel kalitesizlik, ‘sanatsal’ diyebileceÄŸimiz filmleri de kolaycı yaklaşımlara sürüklüyor. Bakın Meksika’dan Alejandro Gonzalez Inarritu diye bir yönetmen çıkıyor ve ‘Paramparça AÅŸklar, Köpekler’ filmini çekiyor ya da Brezilyalı yönetmen Fernando Meirelles’in baÅŸyapıtı ‘Tanrı Kent’ filmini düşünün. Meksika ve Brezilya hem ekonomik açıdan, hem de sinema sektörü açısından bizden öyle fazla ilerde ülkeler deÄŸiller. Ve bu baÅŸyapıtlar bütün festivallerde ödül yaÄŸmuruna tutuluyorlar. Demek ki bu iÅŸ parayla pulla alakalı bir ÅŸey deÄŸil. Hani imkansızlıklardan söz ediyorsunuz ya Yılmaz Güney, ‘Yol’u büyük imkansızlıklar içerisinde çektirdi, hem de hapishaneden. M. A. Erbil: Ben de diyorum ki, önce seyirciyi sinemaya çekelim. Belli bir platform oluÅŸturalım, daha sonra biz de baÅŸarılı sanatsal filmler çekeriz. Ama öncelikli olan seyirciyi kazanmak. Bu iÅŸin parayla pulla alakası yok. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!