Onbir Kezman mı, onbir Tuncay mı?

DÜNYA futbolunun kulüpler düzeyindeki en büyük organizasyonu Şampiyonlar Ligi.. Yarı finalde üç İngiliz, bir de İspanyol devi vardı.. Manchester’ın Barcelona’yı elemesi büyük bir sürpriz değildi.. Ronaldinho gibi önemli bir kozunu sezon içinde yok eden Barça’nın Messi dışında etkili olamadığı maçta Manchester’ın bir özelliği dünya futboluna sunulan değerli bir ders niteliğindeydi..

Manchester United son 20 yılda sadece İngiltere’nin değil, dünyanın en önemli kulüplerinden biri haline geldi.. İstediği yıldızı alabilecek bütçeye sahip.. Yabancı sınırlaması diye bir kriteri de aşmış durumdalar. Ama buna karşın iki maçtaki tek golü atan oyuncu yıllarını bu kulübe veren Scholes.. Bir başka sembol isim Giggs hala kadroda.. Takımın yapısını oluşturan temel isimler Britanya Adaları’nın oyuncuları. Onların yanına takım oyununa uygun yabancılar eklenince ortaya mükemmel işleyen bir makine çıkıyor..Bazı başkanlarımız yabancı sınırlamasının kaldırılmasını istiyor. Bırakın bunun milli takım üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiyi, kendi takımı üzerinde nasıl bir negatif hava estirebileceğini son G.Saray-F.Bahçe derbisi gözler önüne serdi.. Alex, Kezman, Deivid, Edu, Lugano, Maldonado yabancı kontenjanından oynadı. Aurelio, Vederson ve Colin Kazım ise çifte pasaport sahibi futbolcular. Volkan, Uğur ve Gökhan dışında Fenerbahçe sahaya yabancı orijinli bir takım olarak çıktı. Galatasaray ise Türk oyuncularının oluşturduğu iskelete Nonda gibi takım oyununa uyumlu bir yabancıyı koyarak başladı. Maçı kazanan favori Fenerbahçe değil, daha çok isteyen Galatasaray’dı.. Ancak, bu galibiyeti sadece futbol değerleriyle açıklamamız çok mantıklı değil.. Her şeyiyle bu ülkenin havasını soluyan oyuncuların bu tür derbilerin önemini daha iyi kavradıkları bir kez daha ortaya çıktı.. Yıldırım iyi düşünmeliF.Bahçe, tarihinin en istikrarlı dönemini yaşıyor.. Avrupa’da çok çok başarılı oldu. Ama kadrosundan Tuncay, Önder, Semih gibi isimleri kaybetmeyi göze almamalı.. Fenerbahçe’yi bulunduğu yerden ileri götürecek en önemli etken, zor anlarda futbolcuların parayı, pulu, primi, şanı, şöhreti değil de "F.Bahçe" ismini ve "Sarı-lacivert" formayı düşünerek verecekleri mücadeledir.. Maldonado gibi 10 metrekare içinde oynayan bir oyuncu mu kurtarır Fenerbahçe orta sahasını, yoksa Selçuk gibi bir görev adamı mı?Fenerbahçe 11 Kezman ruhuna sahip futbolcuyla mı bulunduğu yerden ileri gider, yoksa 11 Tuncay ruhuna sahip Türk yıldızla mı? Kulüpler Birliği Başkanlığı’nı da üstlenen Aziz Yıldırım’ın bu sorunun yanıtını iyi düşünmesi gerek..Bir de takdir...FENERBAHÇE son üç haftaya girerken hala şampiyonluk umudunu koruyor.. Erkek basket takımı Avrupa’da başarılı bir sezon geçirdi. Ligde şampiyonluğun en güçlü adaylarından..Bayan basket takımı final oynuyor.. Erkek voleybol takımı da, bayan voleybol takımı da finale yükseldi. Atletizmde Halil Akkaş gibi önemli bir yıldızla başarılar elde ediliyor. Boks, masa tenisi, kürek, yüzme gibi dallarda Fenerbahçe, Türkiye şampiyonluklarının en önemli adayı..Aziz Yıldırım 10 yıldır kulübün başkanı.. Olumlu, olumsuz birçok icraatı oldu. Ancak, Fenerbahçe’nin sadece futbola yatırım yapan dünya devleriyle mücadele ederken, Avrupa’nın en büyük kupasında yarı final kapısını bile zorlarken, diğer spor dallarını boş vermeyip, başa oynaması takdir edilecek bir gelişme..Marşlı antrenmanPAZAR akşamı Sivas tarihinin en önemli maçlarından birine çıkacak.. Bülent Uygun oyuncularını marşlarla motive ediyormuş.. Çok iddialı konuşmayı sevmeyen biridir Bülent. Futbolculuğundan tanırım.. Efendidir, dürüsttür, inançlıdır, mücadeleyi sever.. Ancak ekranlara da yansıya marşlar eşliğinde antrenman görüntülerini biraz garipsedim.. Mehter Marşı ya da 10. Yıl Marşı olmuş o kadar önemli değil. Sivasspor şampiyonluk maçına hazırlanıyor sevgili Bülent.. 19 Mayıs gösterilerine değil!Teknik patronculuk...TEKNİK direktörlük zor iştir.. Başarıyı yakalayana kadar dikenli yollardan geçersiniz. En üst noktaya gelseniz bile acımasız eleştiriler hep sizi bekler.. Zico’yu, Ersun Yanal’ı, Ertuğrul Sağlam’ı, Kalli’yi eleştirmek işimizin bir parçası.. Ama Şampiyonlar Ligi’ndeki Chelsea-Liverpool maçından sonra ülkemizdeki bazı isimlere, hele hele Zico’ya biraz haksızlık yaptığımızı düşünmeye başladım..Chelsea 1-0 önde.. Liverpool’un en etkili oyuncusu Benayoun adam eksilterek Torres’e nefis bir pas veriyor, o da tek vuruşla maçı uzatmaya götüren golü atıyor.. Kariyerinde, Milan’ın hediye ettiği bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu bulunan Rafael Benitez sanki Abramovich’ten talimat almış gibi bir hamle yapıyor. Kalkıyor önce Benayoun’u, sonra Torres’i oyundan çıkarıyor.. Chelsea uzatma bölümünde daha üstün oynayıp skoru 3-1’e taşıyor. Son 4 dakikada skor 3-2’ye geliyor.. Bu kez "saçmalama" sırası Avram Grant’ta.. Maç 3-2.. Yenecek tek gol Chelsea’yi tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi finaline çıkmaktan edecek.. Sahada forvet olarak Drogba ve Anelka var.. Liverpool bastırıyor.. Grant, orta sahanın önemli ismi, pas isabet oranı Avrupa’nın en yüksek oyuncularından biri Lampard’ı oyundan alıyor.. Yerine üçüncü forvet, savunma özelliği sıfıra yakın Shevchenko’yu sahaya sürüyor..Dediğim gibi, teknik direktörleri eleştirmek işimizin bir parçası.. Ama böylesine önemli maçta böylesine büyük hatalar yapan teknik patronları görünce insanın şaşkınlığı daha da artıyor..
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları