Ölüme bakarken pilav yemek...

Güncelleme Tarihi:

Ölüme bakarken pilav yemek...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2004 00:00

BİR cesedin yanına masa kurup kahvaltı yapmak ya da akşam yemeği yemek olası mıdır?Biz bunu yapıyoruz.Dün gece biz yemek yerken, iki buçuk metre uzaktaki ekranda Güney Asya’dan gelen ‘canlı’ dehşet görüntüler vardı.Adapazarı depreminden sonra da bu böyleydi, İkiz Kuleler’e uçak girdiğinde de.Kimi akşamlar bir ev yanarken, ceketi tutuşan ve biraz sonra ölecek olan adam balkonda yardım için bağırırken, bizlerin sofrasında hiçbir şey değişmez: ‘Tuzu verebilir misin?..’‘Çok tuz iyi değil...’*O ölümler, o felaketler, o cesetler, o cansız çocuk, o ağlayan kadın gerçek değil mi?Elbette gerçek...Kimi zaman biraz gecikmeli, kimi zaman canlı yayınlarda o an ve birebir yaşanmıyor mu o acılar, o feryatlar, o çığlıklar?..Çocukların bedenlerini topluyorlar, bir yere sıra sıra diziyorlar, cansız bedenler arasında yavrusunu arayan çılgına dönmüş anneler.O sırada insanlığın geri kalan yanı evlerinde, o görüntülere birkaç metre uzaklıkta, arada bir çıkan ‘Nasıl da ölmüşler?..’ sesleri... Diyelim ki bir sofranın başında neyin derdindedir insan:‘Tuzluğu uzatır mısın?..’*Bence uygarlık yeni bir insan tipi yaratıyor.Yeni insan; dünyanın öbür ucundaki hemcinslerinin başına gelen felaketi o an görecek kadar donanımlı ve güçlü.Ama o dananım ve güç, ona ölümleri sofra başında izleme olanağı da getiriyor.Bu yüzden zaman içinde buna alışıyor insan.Ve uygarlaşırken duygusuzlaşıyor.Yeni insan böyle olacak demek ki:Güçlü-donanımlı, ama duygusuz.*‘Ah vah’ derken tuzluğu isteyebiliyoruz.‘İnsanı insan yapan gücü-donanımı mı, yoksa duyguları mıdır?’ diye sorarsanız...‘Duygularıdır’ deseniz de yararı yok.Uygarlık bir tsunami dalgası gibi geliyor üzerimize ve duygularımızı alıp götürüyor.Cesetlere bakarken pilav yiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!