Ölüleri rahat bırakın siz asıl putları öldürün

DENİZ Kuvvetleri Komutanlığı’nın binasına o devasa Atatürk rölyefini vinçle koyduklarında, “Bu da kim?” demiştim.

Haberin Devamı

- O devrimci Mustafa bu mu?

- O maceracı Kemal böyle midir?

- Halep’teki eli kırbaçlı şövalye, Çanakkale’deki büyük komutan bu mudur?

- Külüstür bir Mercedes’le Erzurum’a giderken yolunu kesen Vali’ye rest çeken isyancı kahraman böyle mi gösterilir?

Kötüydü. Ucube değildi ama, estetikten yoksundu.

Ve ben bunu yazdım diye birileri öylesine öfkelendi ki...

Kızdılar, hakaret yağdırdılar.

Atatürk’ün bir “tören büstü” bir “iktidar putu” haline getirildiğini, macerasının, devrimciliğinin o puta mahkûm edildiğini söyledim.

Yine kızdılar...

Şimdi yine benzeri bir şey oluyor.

Bu defa karşı kamptaki putseverlik öfke nöbetine giriyor.

Niye?

Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni küçük düşürülüyor diye.

Çünkü dizide içki içiyor.

Oysa biraz araştıran herkes bilir ki padişahlar içki de içer, her türlü eğlenceyi de yaşar.

Haberin Devamı

Çoğunun annesi Hıristiyan’dır.

Kardeş de boğarlar, harem de kurarlar, kadınları hediye, ganimet alırlar, verirler.

Ama bu onların cihan padişahı olmasının engeli değildir.

Peki niye bu öfke?

Çünkü bu “kamptakiler” kendi zihniyetlerinin ikbaline göre Osmanlı putu yaratmışlardır. Padişahları kendi ideolojilerine göre yontup cilalamışlardır.

Türkiye bugün ne yazık ki işte bu karşı kamplar arasındaki “putlar savaşı”na düşürülmüştür.

Kendisine “Kemalist” diyenlerin putlarıyla, “Osmanlıcı” ya da “muhafazakâr” diyenlerin putlaştırma merakı...

Bir ölüseviciliği. Ölenin yaşarken ne yaptığının değil, ölümünün sevilmesi.

“Aziz hatırası...”nın önünde diye başlayan nutuklar.

Birisi ülkenin ve milletin getirildiği zavallı hali, içler acısı durumu, açlığı bilmezden gelir.

İşsizler ordusunu görmez, ama her 29 Ekim’de tanklı toplu ordusuyla övünür.

Birisi gecekondularla kuşatılmış İstanbul’u görmezden gelir, Fatih’in surları kuşatışını kutlar...

Fatih’in kuşattığı İstanbul’un bugün nasıl bir beton ve gecekondu kuşatmasına düşürüldüğünü kendinden bile saklar.

Budur işte put kampları.

Budur kampların putları.

Yeri gelir “Enver Paşa” övülür. Heykeli dikilir, törenler yapılır?

Kimse soramaz:

“Enver Paşa 90 bin Mehmet’i bile bile kara kışa sürmedi mi?”

Kimse araştırmaz:

Haberin Devamı

- Mesela Enver Paşa’nın, Mustafa Kemal için İstanbul’u kurtaran kumandan diye başlık atan gazetenin baskısını durdurup durdurmadığını sorgulamaz.

Niye?

Çünkü kamplar putlarına göre yaşarlar.

Ve her kampın en büyük iktidar meydanında böyle bir put vardır.

Bronzdan ve betondan krallıkların putları...

O kamplarda tarihin gerçekleri değil, putlar egemendir.

Önemli olan ideolojilerini ve statükolarını sürdürmelerini sağlayan putlardır.

Neyse ki, Türkiye’de Halil İnalcık, İlber Ortaylı gibi tarihçiler, Ekrem Işın, Soner Yalçın, Murat Bardakçı gibi araştırmacılar da var.

Ancak onlar sayesinde, biraz olsun; ölüleri rahat bırakıp, putları öldürebiliyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları