Ölmek veya yaşamak!

DAYANAMADIM ve İzmir Atatürk Stadı’nda maçın 60.dakikasında gömleğimi fırlatıp attım... Sıkan ayakkabılarımın bağcıklarını çözdüm, pantolonun kemerini gevşettim...

Gece saat 22.30 sıralarında adeta İzmir’in sıcağı ile boğuşuyordum. Birden acıma duygularım kabardı. Denizli-Beşiktaş maçı için yazdığım eleştirideki, kötü sözcüklerin büyük bir bölümünü hemen silip attım. Böyle bir havada koşmak-savaşmak ve bir lig kavgasına girişmek yürek işiydi.

Herkes gibi oyunun bir an önce bitmesini bekliyordum. Bu arada yan masalardaki konuşmalara da kulak kabartıyordum...

Bir ara sevgili dostum Yemen Ekşioğlu’nun bir sorusu beni maçtan iyice kopardı...

Denizli-Beşiktaş PAF maçı saat kaçta oynandı, biliyor musunuz?

Bilen çıkmadı. Yanıtını da kendi verdi...

Saat 16.00’da!

Hemen sordum Ekşioğlu’na...

Vukuat var mı?

Şükürler olsun. Sağ-salim tamamlamışlar oyunu.

Ve yine yan masalardaki sıcak konuşmalardan kulağıma gelen bir haber...

2.Lig B Grubu’ndaki Marmarisspor-Tarsus İdmanyurdu maçında hakem Yusuf Yılmaz oyunu 40.dakikada durduruyor. Ve futbolculara sesleniyor...

Bir dakika su molası!

Futbolcular hemen kenara koşuyor. Kana-kana içiyorlar suyu. Ve o anda termometreler gölgede 39 dereceyi gösteriyor.

Daha sonra baktığım 2.Lig programındaki birçok maçın başlama saati adeta tüylerimi ürpertiyor. Saat 17.00’de oynanan maçların sayısı hiç de kulak ardı edilecek gibi değil.

Ve cumartesi günü oynanan Vestel Manisa-G.Saray PAF maçının başlama saati 16.00 olarak belirleniyor. O sıralarda sıcaklık 39 ila 40 derece arasında gidip-geliyor...

Ani bir kararla maç saat 18.00’e alınıyor. Sıcaklık mı?

Gölgede 35 dereceye düşüyor!

Ve gencecik bedenler bir topun peşinde adeta Rus ruleti oynuyor. İki ayaklı bir kumar... Kazanmak ve kaybetmekten de önemli bir kumar...

Ölmek veya yaşamak!

Tanrı, futbolcularımızı ağustos sıcağından korusun.

* * *

GÖKMEN Yıldıran ile Emre Aydın’ın ölümü ve Vestel Manisporlu Meduna’nın geçirdiği kalp spazmı, geçen hafta bazı sağlık önlemlerini ön plana çıkardı.

F.Bahçe, artık idmanlarda bile bir acil yardım ambulansını kenarda hazır kıta gibi bekletiyor.

Ve Beşiktaş, İzmir’deki Denizli maçında yedekler kulübesinin bir köşesine, kalp rahatsızlıklarında kullanılan bir elektro şok aleti koydu.

Ayrıca, 90 dakika boyunca 3 ambulans stattan hiç ayrılmadı.

Ve İzmir dönüşü Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ilginç bir olay yaşandı. Beşiktaş kafilesini terminale taşıyan otobüs boşaldıktan sonra, bir görevli avaz avaz bağırmaya başladı...

Bu paketin sahibi kim?

Sarı ambalajlı bir paket otobüste unutulmuştu ve sahibi aranıyordu. Bir el görevliye doğru uzandı ve aldı paketi...

Bu pakette ne vardı?

Kalp rahatsızlıklarında acil müdahale için kullanılan elektro şok aleti!

Şu ağustos sıcağında olur böyle vakalar!

* * *

VE yine ağustos sıcağından yakınan iki demeci gündeme taşıyorum... G.Saray Başkan Yardımcısı Adnan Polat 19.00’da oynanması gereken V.Manisa maçını kişisel çabalarla saat 20.00’ye aldırdığını söyledi. Ve dedi ki...

Eğer maç 19.00’da oynansaydı, Meduna daha zorlu dakikalar yaşayacaktı.

Ve UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik’ten ilginç bir söylem...

Sıcakta oynanan maçlar için bir suçlu aranıyorsa, o da futbolun patronlarıdır!

Erzik
daha sonra bu sözlerine bir açıklık getiriyor ve diyor ki...

UEFA ile FIFA’nın yaptığı ve kısa bir süreye sıkıştırdığı ulusal-uluslararası maç programlarının yoğunluğu futbolcuları ağustos sıcağına atıyor.

Oysa, Futbol Federasyonu Başkan Vekili Kemal Kapulluoğlu hiç de böyle düşünmüyor. Ve konuyu kesip atıyor...

Adana’daki vatandaş ağustos sıcağında pamuk topluyor.
Zonguldak’taki maden işçisi ağır bir yükün altına giriyor. Sıcaklar bahane edilmemeli. Kulüpler gerekli sağlık önlemlerini alsın, yeterli. Yapabileceğimiz bir şey yok. Avrupa’da da ligler oynanıyor.

Bu da karşıt bir görüş. Yine de bana biraz ters geldi. Galiba bir kavram kaosu var bu sözlerde...

Ve ağustos sıcağı muhabetini G.Saraylı Orhan Ak’ın sözleri ile noktalıyorum. Lütfen kulak verin...

Yüzüme sanki bir alev topu çarpıyordu. Devre olsa da kana kana bir su içsem diyordum..

Dayan sevgili Orhan, ağustos bitiyor. Dilerim, aradığın huzuru eylülde bulursun!
Yazarın Tüm Yazıları